GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:33
Tarih:16.12.2020

HDP GRUBU ADINA HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, ben de bu madde vesilesiyle son günlerde HDP etrafında odaklanan bazı tartışmalara dair şahsımın, partimin görüşlerini ifade etmek istiyorum.

Ondan önce, kıymetli arkadaşlar, geçen gün burada çok biçimsiz bir tartışma -üslup- oldu, Bakan buradaydı, İçişleri Bakanı. Gerçekten şaşırmadık -aslında geçen sene, ondan önceki sene de- yani buraya gelip küfür, hakaret yağdırmasını çok şaşkınlıkla karşılamadık. Gerekli cevabı da aldı arkadaşlarımız, o konuya girmeyeceğim fakat orada üzerinde çok düşünmemiz gereken başka bir durum oldu. Burada, Sayın Meclis Başkan Vekilimiz... Ben iki gün önce konuşma aldım Sayın Başkan ama bu konuyu gündeme getirmedim çünkü siz yoktunuz.

BAŞKAN - Tutanakları gördük Sayın Özsoy.

HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Burada bir siyasi partiye küfür, hakaretler edilirken -bir de çok cömerttiniz Sayın Başkan, on-on iki dakika kadar da ek süre verdiniz- ben şaşkınlıkla, hayretler içinde dinledim. Sonra bazı arkadaşlar buradan çıktılar, şu kürsülerden "Bakan iyi yapmış, HDP'ye haddini bildirmiş." babında birtakım şeyler söylediler; farkında değiller, mesele orada HDP'ye had bildirme meselesi değil. Kimse HDP'ye had bildiremez, biz kendimizi müdafaa ederiz. (HDP sıralarından alkışlar) Orada mesele şuydu: Atanmış bir Bakan şu Meclise bütçe istemeye, para istemeye geliyor ve halkın oylarıyla seçilmiş bir siyasi partiye her türlü küfrü, hakareti ediyor ve burada parlamenter demokratik kültür adına hiç kimse -Meclis Başkan Vekili dâhil- çıkıp "Ya, Sayın Bakan, bağırabilirsiniz, çağırabilirsiniz fakat ne partiye ne buradaki şahıslara hakaret, küfür edemezsiniz." diyemedi. Siz de diyemediniz Sayın Başkan, anlayamadım niye, çekindiniz mi veyahut da tasvip mi ettiniz, belki siz de mi zevk aldınız o rezaletten? Ben bilemeyeceğim.

BAŞKAN - Siz duydunuz mu?

HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Fakat en azından bu Meclisin Başkan Vekili olarak...

Ben o gün duyduğumu duydum Sayın Başkanım. Meclis Başkan Vekili olarak, o oturumu yöneten Meclis Başkan Vekilimiz olarak o tartışmaya dair bir açıklama yapmanız gerektiğini ben şahsen düşünüyorum, takdir sizindir Sayın Başkan, yaparsınız, yapmazsınız ama o konuya dair... Çünkü hepimiz buradaydık, çok çirkin durumlar oldu. Bu, yol yapmadır Sayın Başkan, bu yol yapmadır. Nasıl bir yol biliyor musunuz? Yarın, şu iktidarda bir CHP'li bakan gelse, şurada AK PARTİ'li bir milletvekiline küfür, hakaret etse karşısında durmamız lazım. Bakın, burada daha önce de başka küfürler yapıldı, üzerini kapattılar bir şekilde. Dolayısıyla bu Meclis daha fazla çirkinliklere kanımca müsaade etmemelidir; bu birinci konu.

İkincisi, kıymetli arkadaşlar, bir dönemdir, biliyorsunuz, HDP'nin kapatılma tartışmaları bir şekilde gündeme taşınmaya çalışılıyor. Baştan söyleyeyim; ya, kıymetli arkadaşlar, HDP, dükkân mıdır kapatıyorsunuz? (HDP sıralarından alkışlar) HDP'yi kapattığınız zaman, müşterileri sizin dükkânlarınıza mı gelecek? Bu nasıl bir söylemdir?

Bakın, ben bu vesileyle, size biraz "HDP nedir?" onu anlatayım: HDP, bir siyasal platform olarak... Bizim kendi içimizde de çok büyük farklılıklarımız var. Bakın, ben... Şimdi, siz görüyorsunuz, siz buradan bakıyorsunuz ya HDP'ye; hepsini aynı gibi görüyorsunuz fakat ben HDP'nin şu grubu içerisinde en az 12-20 siyasal, toplumsal kesimden gelen, uzun mücadele tarihlerinden gelen insanları görüyorum. Siz, tabii, homojen görüyorsunuz. Mesela, işte, hemen, Hüda ablamız var burada; 28 Şubat döneminden beri hani, dindar, demokrat bir insan olarak mücadele sürdürüyor. Birçok arkadaşımız var, şimdi hepsine giremem; mesela halkevlerinden var, sol partilerinden var, Kürt hareketinden var, kadın hareketinden var, var da var; Ermeni arkadaşlarımız oldu, Süryani arkadaşlarımız var, var... Biz neyiz biliyor musunuz? Çok basit size söyleyeyim: Türkiye'de bir resmî ideoloji var, o resmî ideolojiyi CHP kurdu; şu an sürdürenler Adalet ve Kalkınma Partisi ve ittifak kurduklarıdır. Resmî ideolojinin yüz yıldır ittiği, kaktığı, ezdiği, susturmaya çalıştığı, her türlü vahşetle yok etmeye çalıştığı onlarca toplumsal, siyasal geleneğin bileşkesi olarak biz buradayız. HDP'yi o açıdan iyi anlamanızı ben öneririm. Biz, biraz inatçıyız çünkü hakikat çok inatçıdır. Kıyımlardan, soykırımlardan, köy yakmalarından; 4 bin tane köy yakıldı biliyorsunuz. Sadece ezilen kesimleri temsil etmiyoruz, yüz yıldır bu ülkede mücadele eden değişik siyasal kesimler söz konusu; Kürtler, Aleviler, Ermeniler, diğerleri, işçi hareketi, sendikalar var, insan hakları hareketleri var, kadın hareketi var. Dolayısıyla HDP'yi böyle bir çoğulluk olarak görürseniz, HDP'nin tarihin ta kendisi olduğunu görürsünüz. Dolayısıyla HDP'yi siyasi bir parti, tüzel bir kişilik olarak "Belki biz ketenpereye getirir de hukuken kapatırız." gibi düşünenler varsa, biz kendilerine şunu diyoruz: HDP, tastamamıyla halktır, resmî ideolojinin tam doksan yedi yıldır bitiremediği halkın o değişik kesimleri biziz. Bugün, HDP içinde mücadele ediyoruz, daha önce başka siyasal parti, oluşumlar içerisinde yapıyorduk, otuz kırk yıl sonra belki başka kulvarlarda mücadele yürüteceğiz ama biz, çok ısrarlı ve kararlı bir şekilde bu demokratik mücadeleyi sürdüreceğiz; bu önemli bir konu.

Kıymetli arkadaşlar, 2015 yılından bu yana partimize yönelik çok fazla saldırı oldu, biliyorsunuz, zaten birçoğunu da siz uyguluyorsunuz bize. Rahmetli Çetin Altan'ın güzel bir sözü var, biliyorsunuz, o, düello ile pusu arasına bir fark koyar, Türkiye'yi de kastederek der ki: "Bizde düello kültürü çok fazla yoktur, pusu kültürü vardır hatta, düelloya çağırırlar, pusu kurarlar, vururlar yani." Düello nedir biliyor musunuz arkadaşlar? Düello, bir kavganın eşit ve adil olmasıdır. 2 kişi birbirini görür, eşit koşullarda düelloya gidersiniz. Şimdi biz HDP olarak defalarca düelloya davet ettik. Yalnız, farklı anlaşılmasın burada, kavgadan taraf değiliz, kavga istemiyoruz -siyasi düello başka bir şeydir- bize karşı ilan edilmiş kavgalardan da Allah şahittir ki hiçbir zaman kaçmamışız, kaçmayız da fakat düellodan kastımız şudur, defalarca söyledik: Bizimle hesaplaşmak istiyorsanız artık enstrümana çevirdiğiniz yargının arkasına, polisin arkasına sığınmayın, hodri meydan, sandığa gidelim, halkın önüne gidelim diyoruz. Ama bizimle, halkın sandığında, halkın gönlünde yenişemeyenler birtakım pusular kurarak HDP'yi o pusularda vurdurmaya çalışıyorlar bugünlerde. (HDP sıralarından alkışlar) Biz HDP'liler olarak yüzlerce pusunun zembereğinden geçip gelmişiz. Kimseye bir eyvallahımız yok, kimseyle bir kavgamız yok; haklı olanı, doğru olanı biz savunmaya devam edeceğiz. Eğer varsa, tekrar sizi düelloya davet ediyoruz, sandığa davet ediyoruz. Bakın, beş yıldır 100 tane televizyon kanalında her gün bize küfür, hakaret saydırıyorsunuz değil mi? Saydırıyorlar. Halk bunları dinliyor mu? Dinliyor. 2015 Kasımında biz yüzde 10,7 oy aldık, tam üç yıl boyunca tutuklamadığınız il başkanımızı bırakmadınız, bütün vekillerimizi, belediye başkanlarımızı; artı bir de televizyonlarda küfür, hakaret tam üç yıl devam ettiniz. 2018 yılında ne oldu? Halk, bize bu defa yüzde 11,7 oy verdi. Bu ne demektir kıymetli arkadaşlar, biliyor musunuz? Hesabınız yanlış demektir. Bu şu demektir, halk diyor ki iki şey: Ya bize oy veren halk da bizim gibi -tırnak içinde söylüyorum- "teröristtir" ya da halk sizin bize yakıştırdığınız o "terörist" yaftasını kabul etmiyor, bizi terörist olarak görmüyor. Sizin bu halk gerçekliğiyle yüzleşmeniz lazım. Aksi hâlde ne olur? Bu iktidar da tarihin çöp sepetine çoktan gitmesi gereken resmî ideolojinin basit bir parçası olur ve aşınır. Size söz veriyorum, çok kısa bir zaman içerisinde aşınacaksınız.

Son olarak kıymetli arkadaşlar, bugünlerde yine revaçta, biz o kadar küfür, hakaret yedikten sonra da AK PARTİ'nin Grup Başkan Vekili çıkıp bu kürsüde yine herkese biz kardeşiz, mardeşiz yaptı. Yani bize "Haysiyetsiz." diyen bakanı alkışlayıp, gelip bize burada kardeşlik edebiyatı yaptı.

Şimdi ben gerçek kardeşliği şu partinin içerisinde görüyorum. Biz gerçekten halkların kardeşliği diyoruz arkadaşlar, biliyor musunuz? (HDP sıralarından alkışlar) Sizin kardeşlik söyleminiz niye yanlış, niye doğru değil biliyor musunuz? Ben niye o kardeşliği istemiyorum biliyor musunuz? Çok net söyleyeyim size.

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Peki, "Kürt düşmanı." diyorsunuz, niye diyorsunuz onu?

HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Ben şimdi söyleyeyim size.

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Kürt düşmanı mıyız biz? Niye öyle bir ayrımcılık yapıyorsun?

HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Bakın, uluslararası parlamentolara birlikte gittiğimiz arkadaşlarımız var burada.

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Niye ayrımcılık yapıyorsun?

HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Ben beş buçuk yıldır bu Meclisteyim. Kardeşlik nedir? Bakın, ben sizin ana dilinizi çok iyi biliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Başkanım, bir dakikada toparlıyorum.

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Ben sizin ana dilinizi çok iyi biliyorum, bakın, size ana dilinizle hitap ediyorum, bunda da bir sıkıntım yok. Ben bir Kürt arkadaşınız olarak buradayım, 600 vekil var, kaçı Türk, kaçı Kürt ben bilmiyorum ama şunu söylüyorum size...

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Bizim de bir sürü Kürt arkadaşımız var, evet.

HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Çok güzel... Beyazlar da yapıyor, "Benim de 2 siyah arkadaşım var..." Başka bir şey söylüyorum.

Arkadaşlar, sizin seçmenleriniz arasında da çok Kürt var. Ben merak ediyorum, Türk olup da "Ya, ben gidip on kelime, on cümle Kürtçe öğreneyim." diyen kaç tane arkadaşımız var burada? Beş buçuk yıldır ben uluslararası platformlara gidip geliyorum bütün arkadaşlarımla birlikte, bütün siyasi partilerden. Ya, bir sabah da bana " '...' (x) Hişyar Hoca. " diyemiyor musunuz, aklınıza gelmiyor mu sizin hiç? Kendi Türklüğünüzün nasıl bir ayrıcalık olduğunun bile farkında değilsiniz siz, bunu söylemeye çalışıyorum. Türkiye'de 20 milyon Kürt var, bu Mecliste on cümle Kürtçeyi bu insanların hatırına kurabilecek vekil bulamıyoruz. Eğer kardeşlikse ilk önce...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Hemen bitiriyorum Başkan.

İlk önce, eğer kardeşsek -anamızın dilinden konuşacağız ya, kardeşiz- sizin her birinizi üç beş kelime ya da cümle Kürtçe öğrenmeye davet ediyorum, belki oradan başlayabiliriz kardeşlik tartışmasına.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)