GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Tümü münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:35
Tarih:18.12.2020

CHP GRUBU ADINA SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 bütçesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi ve bizi ekranları başında izleyen tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum.

83 milyonun gözü kulağı burada. Bu bütçenin virgülünün değişeceğini düşündüğü için değil, değişmeyeceğini biliyor ama bir ihtimal, belki bütçeden bunca yaşadığım soruna bir çare çıkar mı umuduyla bakıyor. Bakıyor çünkü bütçeler halkın yaşadığı her şeyi belirleyen temel metinlerdir. Gelirini, işini, aşını, ödeyeceği vergiyi, borcunu, ödeyeceği faizi, hayatının her şeyini etkileyen her unsur buradan geçiyor ve en önemlisi, bütçeler iktidarların ne olduklarını ortaya koyarlar; iktidar üretimden yana mı tercih kullanıyor, ranttan yana mı? İktidar, kimin iktidarı; halkın mı yoksa kendi seçtiği bir avuç imtiyazlı rantçının iktidarı mı? Bir ülkenin bütçesi ülkedeki iktidarı çok açık ortaya koyar. İktidar ne söylerse söylesin, nasıl bir algı yaratmaya çalışırsa çalışsın bütçelerde o gerçek olduğu gibi gün yüzüne çıkar.

İşte, gözü kulağı burada olan esnaf için, çiftçi için, emekli, emekçi için, çalışamayan işsizler için, gençler, kadınlar için bütçe "Acaba yarınım ne olacak?" diye beklediği metinlerdir ve o bekleyen halkın yaşıyor olduğu sorunlara bütçelerin çare olabilmesi için önce o bütçeyi yapanların, halkın yaşadığı gerçekleri anlıyor olması gerekir.

Şimdi, bu bütçede halkın yaşadığı sorunlara çare yok. Niye? Çünkü saraydan halkın yaşadığı gerçekler gözükmüyor. (CHP sıralarından alkışlar) Sarayın söyledikleri başka, halkın yaşadığı gerçekler bambaşka. Mesela, saraya göre uçuyoruz, oysa 2014'ten beri, fiilen bu başkanlık rejimine Türkiye'yi hapsettiğinizden beri fakirleştik. 2014'te kişi başına millî gelir 12.158 dolardı, bugün 8.455 dolar ve düşüyor; uçmuyoruz, yuvarlanıyoruz, hep birlikte fakirleşiyoruz. Yaşanan gerçek bu.

Mesela, saraya göre ülkede işsizlik yok, size göre 4 milyon yurttaş işsiz ama zaten o da önemli değil. Oysaki gerçek veriye baktığınızda, 10 milyonu aşkın işsiz var Türkiye'de, görmediğiniz; iş aramadığı için, iş aramaya umudu kalmadığı için işsiz saymadığınız, yaşanan gerçeği görmezden geldiğiniz. Mucizevi çözüm, yurttaş iş aramazsa o zaman zaten işsizlik sorunu da olmaz. Bu çözüm, yurttaşı kuru ekmeğe mahkûm eder. Hatta saraya göre işsizlik yok, iş beğenmeyen gençler var. Her 3 gençten biri işsiz Türkiye'de ve o gençlerin yüzde 64'ü -bakın altını çiziyorum, yüzde 64'ü- sadece yol masrafını karşılayabileceği, sadece ona yemek verecek bir işe razı; yüzde 64'ü. Öyle burun falan kıvırıyor değiller, iş yok ortalıkta.

Mesela, saraya göre şahlanıyoruz, oysa bırakın şahlanmayı var olan işler kayboluyor ülkede. Son bir yılda 733 bin istihdam yok olmuş, uçmuş var olan işler. Nereye şahlanıyoruz? Saraya göre ülkede yoksulluk yok, açlık yok, dert edecek bir şey de yok. Oysa TÜİK verilerine göre bile 22 milyon yurttaşımız ciddi maddi yoksunluk yaşıyor, bir sıkıntı var; 22 milyon yurttaşımız. Açlık sınırı 2.516 lira, asgari ücret 2.324 lira. Çalışanlarda yoksulluk var, çalışamayan zaten yaşayamıyor. Saraya göre hayat pahalılığı da yok zaten. TÜİK'in enflasyonuna inanırsak yüzde 14 enflasyon varmış, oysa mercimek yüzde 59 artmış, ayçiçeği yağı yüzde 34 artmış, yumurta yüzde 76 zamlanmış, elektrik faturaları yüzde 30 artmış ama bizim, enflasyon olmadığına inanmamız bekleniyor.

Saraya göre pandemi de kontrol altında, orada da bir sıkıntı yok; kapanmaya da gerek yok, destek vermeye zaten hiç gerek yok. Zaten saraya kalsa, veri açıklamaya da gerek yok; kimse bir şey bilmese hayat çok daha iyi olacak. Hâlbuki, Covid rakamlarında, bu gizlenen verilerle bile dünyada en kötü durumdaki 4'üncü ülkeyiz. Bir şey yaşanıyor; sevdiklerimiz ölüyor, tanıdıklarımız hasta, herkes kaygı duyuyor. Saklayınca ne olacak?

Saraya göre, zaten Türkiye'de, ne esnafın ne emekçinin ne öğrencinin ne sağlıkçının herhangi bir desteğe ihtiyacı da yok. Her şey, herkes için çok rahat; saraydan öyle gözüküyor. Saraya göre, günlük 39 lira sefalet ücreti ile esnafa günlük 33 lira destek yeter, oysa herkes borçlu. KOBİ'lerin bankalara borcu 865 milyar lira, tüketicilerin bankalara borcu 830 milyar lira. Var ya o borçlar, "destek" diye diye verdiğiniz borçlar yüzde 40 arttı bu sene. Nasıl ödenecek onlar? O kaygı, o yük nasıl taşınacak çalışamayan bunca insan tarafından? Günde 39 liraya mahkûm ettiğiniz, günde 33 liraya mahkûm ettiğiniz insanlar nasıl ödeyecekler bunları?

Sarayın söyledikleri ile halkın yaşadıkları arasındaki uçurum sadece ekonomide yaşanmıyor, hayatın her yeri aynı. Saraya göre hapiste gazeteci yok ama gerçeğe bakarsanız 387 gazeteci hapiste. Saraya göre demokrasi var, ilerisi var hatta. Oysa halk iradesiyle seçilmiş onlarca belediyeye kayyum atandı. Milyonlarca seçmenin oyunu alan bir partiye "İtlaf edilecek haşere." denildi. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar) Milyonlarca seçmenin oyunu almış bir partiye, o partinin Genel Başkanına, Sayın Genel Başkanımıza tehditler savruldu. Çetelere hukuk sessiz kaldı, o tehditler görmezden gelindi, hatta kimi zaman da desteklendi. Saraya göre hukuk var, var ama ileri reformunda ısrarla devam ediliyor. Ama yerel mahkemeler Anayasa Mahkemesini dinlemiyorlar. Enis Berberoğlu'na oy veren milyonların seçme hakkı gasbedilmiş vaziyette. (CHP sıralarından alkışlar) Sarayın danışmanlarından talimat alan hâkimler, hizmetleri karşılığında Yargıtaya atanıyorlar ama KHK'li akademisyenler, bu ülkenin emek emek yetiştirdiği bilim insanları, suçsuzlukları tescillenmiş ama işlerine geri dönemiyorlar. Niye? Çünkü intikam peşindesiniz. Niye? Saraydan gözükmüyor tabii. Tutuklu siyasetçiler, Osman Kavala, günlerdir değil, aylardır değil, yıllardır tutsaklar tutsak, adalet bekliyorlar. Saraydan gözükmüyor tabii.

Sarayın gerçekleri ile halkın gerçekleri uyuşmayınca e, tabii bütçe de halkın bütçesi olmuyor, sarayın bütçesi oluyor. Bu bütçe bir saray bütçesidir. (CHP sıralarından alkışlar) Bu bütçe bir talan bütçesidir, bu bütçe torpilin bütçesidir, bu bütçe kayırmanın bütçesidir, bu bütçe toplumu bölüp parçalamanın bütçesidir ama hiç kimsenin endişesi olmasın, biz buradayız ve halkla birlikte halkın bütçesini ilk seçimden sonra biz yapacağız. (CHP sıralarından alkışlar) Ve o bütçe, bu yaşıyor olduğumuz ağır yıkımı yaratan bu düzeni değiştirecek.

Bu düzen niye değişmeli biliyor musunuz? Çünkü bu düzen yüzünden fakirleşiyoruz, bu düzen yüzünden milyonlar işsiz. Fiilen bu başkanlık rejimine geçtiğimiz günden bugüne kadar her birimiz ortalama kişi başına 3.723 dolar daha fakiriz. Bugünün kuruyla 30 bin lira demek o, 30 bin lira daha fakiriz, niye? Kurduğunuz düzen yüzünden. O zaman, tarihi ve uluslararası deneyimi dinleyeceğiz. 1990'lardan bugüne kadar baktığınızda, demokrasiler, otokratik rejimlere kıyasla 7 kat daha çok zenginlik yaratmışlar, 7 kat. Biz o demokrasiyi getireceğiz, o demokrasi geldiğinde bu ülke zenginleşecek. (CHP sıralarından alkışlar) Ve biliyoruz ki o refah hakça paylaşılacak, halkın düzeni kurulmuş olacak. Biliyoruz ki güçlendirilmiş bir parlamenter demokrasiyle, "şahsım" devletinin yerine kurulacak hukuk devletiyle, bizim kuracağımız hukuk devletiyle hakça zenginleşmenin önü açılacak, öngörülebilirlik olacak, öngörü olan yerde de yatırım ve istihdam olacak.

Bu düzen değişmeli, niye biliyor musunuz? Çünkü bugünün düzeni yüzünden hepimiz daha pahalı bir hayat yaşıyoruz. Üretici için üretmek hep çok zor, hep çok maliyetli. Ne zaman ekonomi büyürse bu maliyetler artıyor. Niye? Çünkü düzen bozuk, kurduğunuz düzen bozuk. Bugünün düzeni sadece büyümeye odaklı, yanında ne olduğuna kimsenin baktığı yok, sığ bir ekonomik anlayış, yanlış bir makroekonomik çerçeve, sadece talep temelli politikaları bilen bir çerçeve. Ekonomide hangi sorun olsa iktidarın aklına bir tane politika geliyor: "Borç verelim." Adına da "borç" denmiyor, "kredi" deniyor çünkü kredi verince o borcu yüklenenin kim olduğu ortaya çıkmıyor. Borç veriliyor, borç. Hangi sorun olursa olsun, vatandaşa yeni borç vaadi var; bas borcu, bas krediyi; harçla borçla talep artsın, artan talep sonucunda enflasyon artsın, halk hayat pahalılığının altında ezilsin. Ama ne olsun? İktidarın gözü zaten bunu sarayda görmüyor. Üreticiye borç bas; dönsün, ithal ara malı alsın çünkü Türkiye'de ara malı yerli üretim yok; ithal ara malı alınca cari açık patlasın, cari açık olunca o açığı kapatmak için orada burada döviz arasın ülke; orada burada döviz ararken bunca hukuksuzlukla Türk lirası değer kaybetsin, Türk lirası değer kaybedince halkın elektrik faturası şişsin. Kime ne? Sarayın umuru mu? Değil. İşte, bu yüzden biz bu düzeni değiştireceğiz. (CHP sıralarından alkışlar) Hayat pahalılığına son vermek için, elektrik faturalarımızı düşürmek için, mercimeğin fiyatını yenebilir kılmak için, her sofraya her yurttaş et koyabilsin diye biz bu düzeni değiştireceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)

Bu düzen neden mi değişmeli? Çünkü bu düzen yüzünden halk borçlu, her 4 kişiden 3'ü borçlu; AKP seçmeni de borçlu, CHP'nin, MHP'nin, İYİ PARTİ'nin, HDP'nin, bütün partilerin seçmeni borçlu ve 2002'de 6 milyar lirayken hane halklarının borcu bugün 140 kat artmış, 140. Daha borçluyuz hem de sarayın siyasi talimatıyla kamu bankalarının verdiği borçlar bunlar. Vatandaş borcu almış, bir de dönüyor, kamu bankalarının görev zararlarını ödüyor. Niye? Siyasi talimatla iş yaptığınız için. İşte, bu yüzden bu düzeni değiştireceğiz. Borçluluğa son vermek için, batık kredilere son vermek için, acı reçete gerektiren işler yapılmasın diye bu düzeni değiştireceğiz.

Bu düzen niye mi değişmeli? Çünkü bugünün düzeni yüzünden Türkiye'de faizler yüksek; düzen yüzünden yüksek, lobiler yüzünden değil, sizin kurduğunuz düzen yüzünden. Denetimsiz paralel bir hazine kurdunuz, Varlık Fonu; dış borca bağımlı düzen kurdunuz ve işte, o paralel hazine aynı zamanda Hazineyle borçlanmaya çalıştıkça faizler artıyor. Biz bu düzeni değiştireceğiz, hiçbir şeyin paraleline bu ülkede izin vermeyeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, bu düzeni değiştirecek bütçeyi bugünden yapmak mümkün, yeter ki o siyasi irade olsun. O siyasi irade, bu sıralarda olmaz ama bizde var. Cumhuriyet Halk Partisinde, bu düzeni değiştirecek halkçı bütçeyi yapmanın siyasi iradesi var. Türkiye'nin de bu değişimi yapacak kaynağı var. "Kaynak nerede?" derseniz... (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bitti bitti, rahat olun siz.

Şimdi, Ulaştırma Bakanının Komisyonda, 19 Kasım tarihli toplantıdaki kendi ifadelerine bakalım, Bakan Bey söylüyor: "Güncellenmiş ve kur farkından artan tutar nedeniyle 2020'de kamu-özel iş birliği projelerine 83 milyar 700 milyon lira ödedik." diyor. 83 milyar 700 milyon lira. Pandemi almış başını gidiyor, insanlar aç, işsiz, ölümle burun buruna; 83 milyar 700 milyon lira güncellenivermiş, kur farkından ayarlanıvermiş, hop, rantçı 5'li çetenin cebine gidivermiş insanlar o sırada canlarıyla uğraşırken. (CHP sıralarından alkışlar) 2021'de kim bilir hangi güncellemeler olacak? Bunun altına düşmeyeceğini gün gibi biliyoruz.

Şimdi, var ya, o güncellenip 5'li çetenin -Bakanın kendi dediği gibi- cebine attırılmış olan bu 83 milyar 700 milyon lira, o para halkın parası; AKP'li seçmenin ödediği vergiden geldi o para, CHP'li seçmenin ödediği vergiden geldi o para, buradaki bütün siyasi partilerin seçmenleri alın teriyle ödedi o vergiyi, 5 kişi zenginleşsin diye değil. (CHP sıralarından alkışlar) Biz o parayı, halkın olan o parayı halkın yapacağız. Mesela bu paranın sadece bir kısmıyla -hepsiyle değil sadece bir kısmıyla- bugün ne yapabilirdik biliyor musunuz? 1 milyon 900 bin esnafa dört ay boyunca her ay 3.500 lira karşılıksız destek verebilirdik, toplam 26 milyar lira tutardı. (CHP sıralarından alkışlar) Para var, verilebilirdi, vermenin siyasi tercihi yok ama bizde var. Yetmez, mesela bu paranın bir kısmıyla ücretsiz izne mahkûm ettiğiniz 2 milyon emekçiye dört ay boyunca "Sen rahat ol, 3.500 lira gelir desteğini ben veriyorum." diyebilirdik, demediniz, dememeyi seçtiniz, 28 milyar lira tutardı. Kime verdiniz parayı? 5 tane şirkete verdiniz. Bu, açık bir siyasi tercihtir. Bizim de tercihimiz net, sadece bu iki kalemde 4 milyon aileye, dört ay boyunca 3.500 lira destek verilebilirdi, 4 milyon aile. 5 şirket nerede, 4 milyon aile nerede? Ama durun daha bitmedi, paranın sadece yüzde 64'ü bu söylediğim. Devam edelim, ödemesi yapılmadığı için elektriği kesilen hanelere 2,5 milyar lira -onun için kesilmiş- verirdik, o zaman elektriği kesilmezdi. Temel ihtiyaç ya, temel ihtiyaç; hayır, 5'li çeteye verdiniz. Biz, elektriği kesilenlerin elektriğinin kesilmemesi için o faturayı sosyal devletten üstlenirdik. (CHP sıralarından alkışlar)

Yetmez, daha kaynak var, bitmedi, orada duruyor. Bu sene mezun olmuş, yeni iş aramaya koyulmuş gençlerin her birine hayata atılma desteği verirdik, 5 milyar lira. "Sen rahat ol, istiyorsan iş ara, istersen girişimcilik yap, ben buradayım." derdik; 5 milyar lira, niye yapmıyorsunuz? Siyasi tercih, 5 kişiye vermeyi tercih ediyorsunuz. 5'li çeteye aktarmak yerine sadece bu tarif ettiklerimle 5 milyon aileye, 5 kişi değil, 5 milyon aileye bu devlet destek verebilirdi. Vermemeyi siz seçiyorsunuz, biz de vermeyi seçeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)

Üstelik daha o kaynak bitmedi, 83 milyar orada duruyor. Devam edelim, kalan parayla sağlık emekçileri için Covid'i meslek hastalığı sayardık. Atanamayan sağlık emekçilerini atardık, Türkiye kan ağlıyor şu anda. Yetmez, aşı, aşı; alırdık, kendimiz üretmek için AR-GE'ye para yatırırdık. Aldığınızın yetmeyeceğini biliyoruz. Yeterli sayıda aşı alınırdı ve kamu hizmeti olarak verilirdi. Kaynak var, mesele kaynağı nerede kullanacağınız meselesi. Biz, 1 kişinin 5 yerden maaş aldığı; 5 şirketin de Türkiye'deki bütün ihaleleri alarak sömürdüğü bu düzeni değiştireceğiz. (CHP sıralarından alkışlar) Kimse unutmasın, Türkiye ekonomisi 5'ten büyüktür, Türkiye de 1'den büyüktür. Biz, mutlaka bu düzeni değiştireceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, bütçeye halkın kendisini koymamız gerekiyor. "Kaynak nerede?" derseniz işte saydık, rantçı yandaşın cebinde duruyor, 5 tane şirketin, orada duruyor. Biz halk için kullanacağız. "Nasıl?" derseniz, kamu zararı yaratan, haksız kazanç ortaya çıkartan, hukuksuzca yapılan projeleri kamulaştıracağız. (CHP sıralarından alkışlar) Şirket demiyorum, o projeleri diyorum, projeler. Üstelik de bu projeler bütün seçmenlerin verdiği vergiyle kamu zararı yaratıyor, bütün seçmeni geleceğini yok edecek kadar sömürüyor. İşte bunu yaptığımızda milyarlarca, on milyarlarca, yüz milyarlarca dolar yeniden halkın olacak. İşte kaynak, her şeyi yapabiliriz. Bu projeler kamunun olsaydı o kadar çok paramız olurdu ki ama kaynak bununla sınırlı değil. Adına "Varlık Fonu" denilen, kimsenin içinde ne olup bittiğini göremediği, denetlenemeyen bir aile şirketi kurdunuz. Sayıştay denetleyemiyor, Kamu İhale Kanunu'na tabi değil, ne oluyor belli değil. İçine kâr yaparak giren şirket zarar yaparak satılıyor. Harika bir yöntem ve üstelik de cumhuriyetin mirasları, halkın olan mirasları satıyorsunuz. Hepsini, o Varlık Fonunu kapatıp hepsini hazineye devredeceğiz. Halkın olan yine halkın olacak. (CHP sıralarından alkışlar) Üstelik bu Varlık Fonu, bugün devletin hazinesiyle rekabet ediyor. Rekabet ettiği için, aynı borcu almak için iki kurum birbiriyle rekabet ediyor, aynı yerden. Faizler artıyor, o faiz artınca ne oluyor biliyor musunuz? Borçlu olan her 4 kişiden 3'ü için, asgari ücrete mahkûm ettiğiniz, açlığa mahkûm ettiğiniz insanlar için ödenemeyecek faiz yükü artıyor. Niye? Siz Varlık Fonu kurdunuz diye. Niye? Siz orada denetimsiz iş yapabilin diye. Ama Varlık Fonunu kapattığımızda faizler düşecek, halk ve üreticiler rahatlayacaklar.

Bir diğer kaynak: Tabii işte, o faiz düşünce, bu sene 180 milyar lira faiz ödemesi için ayırdınız bütçede, faizler düşünce, o ödemeleri yapmak gerekmeyecek zaten, o kaynak da halk için kullanılacak.

Bir diğer kaynak: Sarayın bütçesinde vergilerin yüzde 67,5'u dolaylı vergi, ne kazandığınızdan bağımsız herkes aynı vergiyi ödüyor. Adaletli mi? Değil, elbette değil. Biz, vergide adaleti sağlayacağız. Ranttan mı kazandınız? Verginizi ödeyeceksiniz. Asgari ücretli misiniz? Vergi ödemeyeceksiniz. Vergi cennetlerine, burada emek emek birikmiş parayı kaçırdınız mı? Vergi cennetleri listesini yayınlayacağız. Kanun bize "yayınla" diyor zaten. Biz yayınlayacağız iktidar olduğumuzda çünkü biz, hukuka uyacağız. O zaman, işte o vergiler burada ödenecekler. İşte kaynak. O vergiler ödendiğinde, kıt kanaat gelirinden yüzde 15 vergi ödeyen ücretlinin vergisini düşürmek için kaynak ortaya çıkmış olacak. Hepsi siyasi bir tercihtir.

Başka bir kaynak daha var: Hukuk olacak, şeffaflık olacak, denetleme olacak, hesap verilebilirlik olacak, keyfî kararnamelerle her an özel mülkün gasbedilmesi riski ortadan kalkacak. Siz çıkardınız o kararnameyi, siz çıkardınız; istediğiniz mala konabiliyorsunuz.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Örneği var mı?

SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) - Biz, biz... İşte, bu mülkiyet haklarını savunacak hukuk düzenini biz kuracağız burada, üretimin ve istihdamın önünü açacağız. (CHP sıralarından alkışlar)

Otel ve turizm tesisi sahipleri Turizm Bakanı olmayacak, özel okul sahipleri Millî Eğitim Bakanı olmayacak, özel hastane sahipleri Sağlık Bakanı olmayacak. Kamu yararı gözetilecek, kâr değil, kamu yararı. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, 83 milyonun gözü kulağı burada. Pandemide, halkın sağlığını canla başla korumak için çalışan Hemşire Esma'nın, Doktor Özlem'in, Kat Görevlisi Mahmut'un gözü kulağı burada; bakıyor, acaba salgına dair bir şey çıkacak mı diye. Sevgili Esma, Özlem ve Mahmut kardeşim, sağlığından endişe duyan değerli 83 milyon yurttaşımız; biz bu bütçeyi değiştireceğiz. Sarayın 2021 bütçesinde sağlık harcamalarında dolar bazında azalma var ama şirket hastanelerinin dolar bazında ödemeleri şiştikçe şişiyor; biz değiştireceğiz. Sağlık bütçesini mutlaka artıracağız, içeriğini de değiştireceğiz. Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsünü kuracağız. Koruyucu hekimliği merkezine alacağız. Kendimize yetecek aşıyı da işte bu parayla biz üreteceğiz.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Aşı üretiliyor ya, kısa zamanda aşı yapılacak.

SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) - Şirket hastaneleri değil, hepimizin mahallesinde erişebileceği kamu hastaneleri açacağız ve canları pahasına çalışan tüm sağlık emekçileri için Covid-19'u meslek hastalığı sayacağız. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Meslek hastalığı oldu, Hıfzıssıhha da kapatılmadı.

SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) - Yapamayacağınız için rahatsız oluyorsunuz ama biz yapacağız.

Kahveci Hasan, Seyyar Satıcı Osman, Servisçi Süleyman ve rehberi Ayten Hanım'ın gözü kulağı da burada "Bizim kapanan kahvehaneler ne olacak? Sokaktan gelir elde eden 6 milyon seyyar satıcının hâli ne olacak?" diye bakıyorlar. Değerli esnaf kardeşim, yaklaşık on aydır açlığa terk edildiğinizi biliyoruz. Saraydan bir kalemde yandaşın 9 milyarlık vergisini affedenler size 33 lira verdiler; biz bunu değiştireceğiz. Kira desteği vereceğiz; yetmez, sigorta prim desteği vereceğiz; yetmez, kiradan stopajın kaldırılmasının bütçesini biz yapacağız. (CHP sıralarından alkışlar)

İSMAİL TAMER (Kayseri) - On sekiz yıldır dinliyoruz aynı şeyleri.

SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) - Çiftçi Mehmet amcanın gözü kulağı burada "Acaba bu sene bizim hasat para edecek mi? Mazotun, gübrenin desteğini alabilecek miyim?" diye bakıyor. Sevgili Mehmet amca, biz hukuka uyacağız, kanuna uyacağız yani mevcut kanuna göre size veriliyor olması gereken 56 milyar lirayı vereceğiz. Bugünkü iktidar 22 milyar lirayı vermeyi uygun görmüş çünkü kanuna uymaya gerek görmüyor. Ve biz bunu yaptığımızda, tarım bittiği için kendine gelecek görmediğinden köyünü, mahallesini terk edip kente giden genç, senin yanına dönecek, isteyerek dönecek ve yine, mahallelere, köylere hayat ve can gelecek.

Selim Ustanın gözü burada, yıllardır emek emek biriktirdiği parayla küçük bir işletme kurmuş, yanında 5 kişiyle alın teri döküyorlar ve gözü burada "Acaba üretim maliyetleri düşer mi, yeniden yatırım yapılır mı?" diye. Selim Usta, biz yapacağız. Üretimi destekleyeceğiz. Bugün ithal girdi nedeniyle, Türk lirası değer kaybettiği için o maliyet yükü altında ezilmeni izlemeyeceğiz, bugünkü iktidar izledi ve ürününü limana götürmek için ihtiyaç duyduğun demir yolunu ve gerçekten kullanacağın köprünün altyapı yatırımını da biz yapacağız, biz. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Rantçı projelere bu parayı aktarmadığımızda 1 değil, 6 tane Osmangazi Köprüsü yapacağız, biz yapacağız ve herkes geçecek. (CHP sıralarından alkışlar) Fabrikada çalışan Ahmet, atölyede kayıt dışı çalışan Ayşe, Banka Memuru Sarp, plazada büro emekçisi Aslı, eve temizliğe giden Meryem, hepsi buraya bakıyorlar "Acaba bütçeden iş aş çıkar mı?" diye. Büşra ve Emre üniversiteyi yeni bitirmişler "Acaba bir özgürlük olur da fiber optik ağlarda yeni bilgilere erişebilir miyim?" diye bakıyorlar. Ağ varsa var da, içinde özgürlük yoksa bilgiye erişemeyecek. Anne babaları bakıyor "Acaba KYK borçları ne olacak?" diye.

Sevgili gençler, biliyoruz, mevcut ekonomik gidişattan dolayı iş bulamıyorsunuz ve bunca istihdam kaybolurken "Arasam da bulamam." diye bir umutsuzluğa kapılıyorsunuz. Biliyoruz, her şey torpille işliyor "Ne yapsam beni almazlar." diye düşünüp kederleniyorsunuz. Umutsuzluğa yer yok, el birliğiyle değiştireceğiz, biz gençlerin bütçesini yapacağız. Rantçı, yandaş bütçelere kaynak ayırmak yerine istihdam alanları yaratacağız, yirmi yıl önce açılmış fabrikayı yeniden açmayacağız, yeni fabrikalar kuracağız Türkiye'nin dört bir köşesine. (CHP sıralarından alkışlar)

Torpile, kayırmacılığa son vereceğiz. Bugün 1 kişi 5 maaş alıyor, 5 kişilik bir aile 1 asgari ücrete mahkûm; işte bunu değiştireceğiz. Kimi tanıdığınız değil, ne bildiğiniz ve siz önemli olacaksınız sevgili gençler ve Türkiye'de doğan tüm çocuklar, hangi siyasi partiye oy veriyor olursanız olun, hangi kimlikten gelirseniz gelin tüm gençler, bu ülkede, Türkiye'de, kendi ülkemizde aldığınız eğitimle Türkiye'nin üniversitelerinde yapacağınız bilimle, burada kuracağınız teknoloji şirketleriyle ülkenizde yaşayarak Nobel Ödülü alacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar) Dünyada yaşanan salgının aşısını siz burada bulacaksınız, hep beraber yapacağız ve yılın insanı olduğunuzda bu coşkuyu ve gururu kendi ülkemizde yaşayacaksınız.

Ve milyonlarca kadın, hayat sizin için çok daha zor; biliyoruz, biz de ortağız. Sizin için iş aramak maliyetli; hatta, evde bakmanız gereken aile büyüğünüz, çocuğunuz varken imkânsız. Arasak da biz kadınlar için iş bulmamız erkeklerden çok daha zor oluyor; bulunsa da daha düşük ücretler ve güvencesizlik oluyor. Acaba değişir mi diye milyonlarca kadın buraya bakıyor. Merak etmeyin, biz sosyal devleti kuracağız, her mahalleye kreş, her mahalleye geceli gündüzlü bakımevi yapacağız. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Asgari ücretten vergi almadığımızda, asgari ücretten dahi düşük ücretlere mahkûm edilen kadınlar için işte o para kadınların özgürlüğü olacak ve kadın bütçesini biz yapacağız ve en önemlisi, aile destekleri sigorta programını başlatacağız. Belli bir gelir düzeyinin altındaki tüm evlere, hakları olduğu için, o evdeki kadınların banka hesabına bir düzeye kadar gerekli para yatırılacak. Devlet vatandaşın sigortası, güvencesi olacak ve bu aile desteği güvencesiyle tüm kadınlar, gençler ve engelliler eğitime ve istihdama erişecekler. Bütün bu saydıklarım yapacaklarımızın sadece çok azı, pek çoğunu daha yapacağız.

Pandemiye rağmen fabrikada tutsak tutulan Gülay ve Hatice'ye de seslenmek istiyorum, sigortasız çalışan 1 milyon ev işçisine de. "Acaba haklarımız olacak mı?" diyorlar. Biz bütçe yaptığımızda olacak. Tüm çalışanlar sendikalı olacak, düzen hak temelli olacak. Sağlık, eğitim, barınma, güvenceli ücret, seçme ve seçilme hakkı; hepsi hukuk ve sosyal devlet tarafından korunacak. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Sayek Böke.

SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Bu saydıklarım yapacaklarımızın azı. Her şey siyasi bir tercihe bakar. Halktan yana mıyız, yoksa bir grup yandaş zenginden yana mı? Vatandaşı mı koruyacağız, kendi koltuğumuzu mu? Kendi bekamızın peşinde mi koşacağız, kamu yararı mı güdeceğiz? Her şey siyasi tercihimize bağlı. Bizim tercihimiz belli: Biz, ülkemize sarayların değil, halkın düzenini getireceğiz; ülkemize baskının, korkunun değil, özgür sokakların ve hukukun düzenini getireceğiz. Biz, ülkemize yoksulluğun, açlığın, sefaletin ve sefalette buluşmanın değil; üreterek hep birlikte zenginleşmenin, zenginliği hakça paylaşmanın düzenini getireceğiz. Bugünün buhranında hiç karamsarlığa kapılmayacağız çünkü artık rantın, yolsuzluğun dönemi bitiyor, artık halkın dönemi başlıyor ve hepimize içinde yer olan ve bir ortak gelecekte buluşabileceğimiz yarınların kapısı aralanıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) - Bitmek bilmeyen bir intikam ve kinle değil, bu topraklarda binlerce yıllık bir geçmişe sahip o birlikte yaşama kültürüyle sarılacağız yarınlarımıza, bu intikam ve kinle değil. Ve biz Türkiye'yi, cumhuriyetin 2'nci yüzyılına hep birlikte taşıyacağız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)