| Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 22.12.2020 |
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Adı üstünde kamusal haklardan yararlanma kamu adına çalışan, kamu adına yarar sağlayan kurumlara destek olmaktır. Birçok ülkeye baktığımızda örgütlenme ile insan hakları beraber seyrediyor. Ne kadar örgütlenme, sivil toplum örgütleri varsa o kadar ifade özgürlüğü vardır; bir taraftan da bunlara yönelik baskı varsa, korku varsa, engeller varsa, müdahale varsa orada da demokrasiden uzaklaşılmış olunuyor. Şimdi, Türkiye'de öteden beri sivil toplumun gelişmesi için, demokratik kitle örgütlerinin gelişmesi için bir çaba yürüten kurumlar var, bir taraftan da bunları kriminalize etmek için, bunları engellemek için her türlü baskı geliştiren ortam var; meslek örgütlerine baktığımızda, derneklere baktığımızda, vakıflara baktığımızda bunlarla karşı karşıya kalıyoruz.
Şimdi, yeni sistemle beraber ne oldu? Cumhurbaşkanlığı rejim sistemi dediklerinde, bu sistemde Cumhurbaşkanının bağımsız olması dile getiriliyordu fakat biz biliyoruz ki Cumhurbaşkanı bir siyasi partinin Genel Başkanı ve gerektiği zaman Genel Başkan olarak kalkıp Tabipler Birliğiyle ilgili, İnsan Hakları Derneğiyle ilgili, İnsan Hakları Vakfıyla ilgili, Türkiye'nin günübirlik birçok kurumuyla ilgili; politika üreten, muhalefet geliştiren kurumlara yönelik söylemlerde bulunabiliyor ama aynı kurum, aynı kişi gerektiğinde kurumlara katkı sağlayabiliyor, destek sunabiliyor. Plan ve Bütçe Komisyonunda arkadaşlarımızla beraber iki yıldır çalıştığımızda bir de şuna tanık oluyoruz: Birçok kuruma destek veriliyor, bütün bakanlıklarda "Hane halkına transferler dışında, kamu kurumu niteliğinde, kamu adına fayda sağlayan, yarar sağlayan kurumlara destek olalım." deniliyor. Kim bu kurumlar diye baktığımızda, araştırdığımızda, birçok arkadaşımızın defalarca bu kürsüden dile getirdiği gibi, genelde nasıl ki bizim Türkiye'de "yandaş" dediğimiz, "taahhüt işlerinde" dediğimiz kurumlar varsa bu "kamu yararına" dediğiniz kurumlar da tekrar yandaş kurumlar oluyor. Kim bunlar? Cemaat kurumları olabiliyor ya da sarayın akrabaları olabiliyor ya da Adalet ve Kalkınma Partisinin yöneticilerinin oluşturduğu vakıflar oluyor. Siz böyle yaptığınız zaman ilerleyemezsiniz, geliştiremezsiniz.
Türkiye'de, asıl hak mücadelesini yürüten, asıl hak mücadelesi konusunda çaba harcayan, kamu hizmeti olan büyük görevi yerine getiren -çünkü kamu burada mağdur eden konumunda olduğu için- işkence konusunda, haklar konusunda mücadele yürüten kurumlara değil destek olmak, sürekli denetlemek ve baskıyı geliştirmek söz konusu. Ve birkaç gündür Adalet Komisyonunda konuşulan sürece baktığımızda, tekrar önümüze gelen süreç, bunlara kayyum atamadan tutun birçok engellerle karşı karşıya kalacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Böyle bir anlayışla biz Türkiye'de sivil toplumu, demokratik kitle örgütlerini geliştiremeyiz; tam tersine, onlara engel oluruz. Ama neyi yaparız? Nasıl ki sermayeye yandaşlık yapıyorsak ona da paralel, kendinize ait sivil toplum örgütlerini geliştirip desteklemeyi yürütürsünüz. Bu, doğru değildir; toplumdan uzaklaşma, toplumu kutuplaştırma, ayrımcılık, kin ve nefreti geliştirmektir. Barıştan yanaysak normalde bütün kurumlara açık olmamız lazım, sivil bir heyetin Meclis adına denetlemesi lazım, katkı sunması lazım, şeffaf olması lazım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)