GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:37
Tarih:23.12.2020

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin bu ilerleyen saatlerinde hepinizi saygıyla selamlıyorum. Başkan yemin içmiş herhâlde, illa bu yasayı geçirecek.

Şimdi, teklifin 26'ncı maddesiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 66'ncı maddesi değiştiriliyor ve ilk kez skuterler de Karayolları Trafik Kanunu'na girmiş olacak. Bunda genel olarak itiraz edilecek bir konu yok, asıl sorun bu elektrikli skuterlere ilişkin düzenleme yapıldıktan sonra kara yollarının, şehir içi yolların buna uygun hâle getirilip getirilmeyeceği. Yasanın ilerleyen bölümlerinde buradaki görevin tamamı belediyelere havale edilmiş durumda, o maddeye gelince ona ilişkin görüşlerimi sunacağım.

Fakat, başka bir konuyla ilgili görüşümü paylaşacağım. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi dün çok önemli bir karar verdi: Selahattin Demirtaş, Türkiye kararı. Şimdi Cahit Özkan burada değil, keşke burada olsaydı. Kasım 2018'de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ilk kez Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğunu söylediğinde biz, Hükûmetin bu karara saygı duyması gerektiğini, kararın gereğini derhâl yerine getirmesi gerektiğini söyledik. Cahit Özkan başta olmak üzere Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili arkadaşlarımız çıkıp dedi ki: "Bu karar kesin değildir." Oysa tutuklama kararlarının derhâl uygulanması gerektiğini her hukukçu bilir. Ama Cahit Özkan dedi ki: "Biz Büyük Daireye itiraz edeceğiz, bu karar kesin değildir." Büyük Daireye itiraz etti Adalet Bakanlığı, ne oldu? Dün, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi çok tarihî bir karar verdi, düşünce ifade özgürlüğünün ihlaline ilişkin kararı ayrıntılandırdı, 18'inci maddenin ihlaline ilişkin kararı ayrıntılandırdı, 5'inci maddeye -makul tutuklamaya- ilişkin kararları ayrıntılandırdı, Ek 1 No.lu Protokol'ün 3'üncü maddesine ilişkin yani seçme seçilme hakkına ilişkin kararı ayrıntılandırdı.

Bakın, o kadar önemli bir karar ki bu, göreceksiniz sadece ülkemizi ilgilendiren bir karar değil, Avrupa siyasi yaşamını doğrudan etkileyecek bir karar. Çünkü yasama dokunulmazlığına ilişkin, yasama sorumsuzluğuna ilişkin, buna ilişkin anayasal düzenlemelerin nasıl olması gerektiğine ilişkin çok ayrıntılı hüküm var, çok ayrıntılı ve bu çok uzun süre tartışılacak. Şimdi, biz buradan her paragrafını ayrıntılı bir şekilde sizlerle paylaşacağız. Bakın, o kadar önemli bir karar ki buradaki her cümle, Türkiye'de edilen her cümle, Cumhurbaşkanı tarafından edilen her cümle, Adalet Bakanlığı tarafından yapılan her itiraz titizlikle incelenmiş ve cevaplanmış. Ben size birkaç tane örnek vereceğim: Hatırlarsanız, Sayın Cumhurbaşkanı ne demişti? "Anayasa Mahkemesini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini tanımayız; bedeli yani parası neyse öderiz." demişti. Adalet Bakanlığı da bunun arkasına sığındı ve dedi ki: "Anayasa Mahkemesi tazminata hükmetmiştir, dolayısıyla zararı ortadan kalkmıştır." Büyük Daire şunu söyledi cevap olarak: "Aferin, iyi yaptınız bu tazminatı ödeyerek. Peki, bu tazminatı ödediniz de tutukluluğuna ilişkin herhangi bir değişiklik yaptınız mı? Yapmadınız. Demek ki Anayasa Mahkemesi kararlarının da artık Türkiye için hiçbir anlamı yoktur."

Bakın, başka bir şey daha, diyor ki Büyük Daire: "Sayın Demirtaş'ın -çünkü böyle bir itirazı var avukatların- konuşmaları yasama dokunulmazlığı ve kürsü dokunulmazlığı kapsamındadır. Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisinde ettiği sözlerin devamı niteliğinde konuşmalar yapmıştır." Adalet Bakanlığı diyor ki: "Hayır, asla böyle bir şey yoktur. O konuşmaların aynısı yapılmamıştır. Ayrıca, bu itirazlar mahkemelerde yapılmamıştır." Bakın, Büyük Daire o kadar utandırmış ki Adalet Bakanlığını, Selahattin Demirtaş'ın hangi mahkemenin, hangi tarihli duruşmasında bu itirazı dile getirdiğini bile söylemiş, "Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinin şu tarihli duruşmasında itirazı gündeme getirdi ama siz ciddiye almadınız." demiş. Ayrıca "Kürsüde yapılan konuşmaların tıpatıp, kelime kelime aynısı olması gerekmez. Aynı minvalde bir konuşmayı eğer dışarıda yaparsanız anayasal dokunulmazlık kapsamındadır." diyor Büyük Daire.

Kararın ayrıntılarında çok çok önemli başka şeyler var, mesela öngörülebilirliğe ilişkin... Süremin sonuna geldim, dört saniye sonra Sayın Başkan konuşmamı kesecek; yarıda kalmasını istemiyorum, ilerleyen bölümlerde bunu da dile getireceğim.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)