| Konu: | Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 25.12.2020 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kurtuluş Savaşı'mızın muzaffer komutanı, Lozan'ın ve çok partili demokrasiye geçişimizin mimarı, ikinci Cumhurbaşkanımız İsmet Paşa'yı 47'nci ölüm yıl dönümünde saygıyla anıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Öncelikle, hepimizin haber alma hakkı için yayına başlayan Olay TV'nin yirmi altı gün içinde, iktidar tarafından patronuna baskı yapılarak yayın yapamaz hâle getirilmesini bu kürsüden kınıyorum. Olay TV'nin karartılması basın özgürlüğüne darbedir, demokrasi ayıbıdır.
Bir başka demokrasi ayıbı da önümüzdeki, sivil toplum örgütlerini bitirme yasasıdır. Değerli milletvekilleri, şunu öncelikle ifade edeyim: Cumhuriyet Halk Partisi olarak teröre her tür desteğin karşısındayız ama bu kanunun sadece adı terörle mücadele, içi demokratik hakların kısıtlanması. Getirenlerin gerekçesi şu: BM ve Mali Eylem Görev Gücü'nün "Türkiye'de eksik" dediği hususları tamamlayıp yaptırım listesine girmemek. Ama "FATF" denen bu kurumun bir dediğini yapacağız derken bir dediğini de açıkça ihlal ediyoruz, farkında bile değiliz. Nedir o? 8'inci tavsiye. Sivil toplumu hedef alan denetim ve yaptırımların STK'lerin katılımıyla belirlenmesi, orantılılık ilkesine uygun olması, risk analizine dayanması, geneli mağdur etmeyecek şekilde uygulanması gerekiyor ama bu düzenleme bu koşulları sağlamıyor. Kim söylüyor bunu? Yüzlerce dernek söylüyor. Bir saat önce sayıları 620'ydi. Türkiye'nin dört bir yanında, çığ gibi büyüyorlar. Dün Eskişehir'de, Rize'de, Batman'da ayaktaydılar. "Sivil topluma ses ver, sivil toplum susturulamaz." diyorlar. Eskişehir'de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ayakta, Diyarbakır'da Rosa Kadın Derneği. "Örgütlenme özgürlüğümüz ortadan kalkıyor, kayyuma hayır." diyorlar. Yine, 80 STK'yi bir araya getiren Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı da ayakta. "Bu kanun sivil alanı daraltacak, geri çekin." diyor. Ayrıca, MAZLUMDER, ÖZGÜR-DER ve benzerleri de ayakta "Bunun öngörülebilirliği yok, bir imzayla kapatılırız." diyorlar. Ayaktalar çünkü belediyelere getirilen kayyum düzeni, aynı, şimdi, derneklere getirilmek isteniyor. Yargı kararı dahi olmadan terör gerekçesiyle açılan soruşturmalarda derneklerin faaliyetleri durdurulacak, yöneticileri İçişleri Bakanı ve vali tarafından görevden alınırken yerine kayyumlar atanacak. Bu yapılan, Anayasa ve yasalardaki sivil örgütlenme hakkına büyük darbedir. Aranızda "Kesinlikle öyle olmayacak." diyenler varsa hatırlatırım, 15 Temmuz sonrasında OHAL düzeninde sadece darbeciler hedef alınmadı; Hayat TV, IMC TV, Gündem Çocuk Derneği gibi yüzlerce kuruluş da KHK'lerle kapatıldı, bir daha da açılamadı. Şimdi aynı büyük kaygı var toplumda, aslında iktidar kanadında da olmalı. Siz değil miydiniz 28 Şubatın mağdurları? O baskıların beterini şimdi kendiniz getiriyorsunuz. Bunu kim söylüyor? 3 bin derneğin bileşimi olan Türkiye Aile Meclisi söylüyor, Umut Kervanı, İslami Dayanışma Cemiyeti, Mustazaflar, Ortak Akıl ve Dayanışma Platformu söylüyor. "Faaliyetlerimiz engellenecek, mal varlıklarımıza el konacak, ciddi mağduriyetler doğacak; geri çekin." diyorlar.
İşin bir de şu boyutu var: Türkiye'den istenen 40 tavsiye var ama hepsi burada yok; sadece derneklere kayyum burada. Hani 12 numaralı tavsiye? Siyasi nüfuz sahipleri tarafından gerçekleştirilen yolsuzlukların takibine ilişkin tedbirler nerede? Neden yok bu pakette? Teröre, kara paraya sadece dernekler, sadece avukatlar mı destek veriyor bu ülkede?
Değerli arkadaşlarım, insanımızı derneklere üye olmaktan, faaliyetine katılmaktan caydıracak düzenlemeler bunlar. Vatandaşa şu mesaj veriliyor: Oturun oturduğunuz yerde, ne işiniz var derneklerde? İyi ama ben olmayayım, sen olma, dernekler olmasın; o zaman kim savunacak bizim haklarımızı, demokrasimizi? Kim savunacak basın özgürlüğünü? Kim koruyacak Kaz Dağları'nı, Salda Gölü'nü, Alpu Ovamızı, Soma'daki maden işçimizin hakkını kim savunacak? Kim engelleyecek kadın cinayetlerini, çocuk tacizlerini? On binlerce kız çocuklarımıza kim burs sağlayacak? Sokak hayvanlarına kim sahip çıkacak? Sosyal dayanışmayı kim sağlayacak? Unutmayın, sivil toplum susarsa hak ihlalleri, tacizler, yağmalar hepsi ama hepsi gizlenir.
Değerli milletvekilleri, "terörle mücadele" adı altında örgütlenme özgürlüğünü yok ediyorsunuz. Türkiye'de derneklere kayyum atayarak reform olmaz, dünyadaki itibarımız artmaz; tam tersine çıkmaya çalıştığımız gri listelerin dibine, kara listelerin ortasına düşeriz. Çözüm, gerçek anlamda hukuk devletini, demokrasiyi egemen kılmaktır. Bunun yolu da hak ve özgürlüklerimizin savunucusu dernekleri özgür kılmaktır. Unutmayın, sivil toplum susturulamaz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)