GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:39
Tarih:25.12.2020

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

"Kitle imha silahları" denilince Mezopotamya'da ilk akla gelen şey "..."(x) "Anne elma kokusu geliyor." (HDP sıralarından alkışlar) Bugün Halepçe'yi anmadan, konuşmadan geçemeyiz.

Saddam 1971'de Kürtlerle özerklik anlaşmasını yaptı, 1988'e gelince ismine "Enfal" dediği saldırıyla 200 bine yakın Kürt katliama uğradı, 4 bin köy boşaltıldı. O gün bugündür "16 Mart" denildiğinde, Halepçe'yle beraber, yaşamını yitirenleri hep saygıyla anıyoruz. O gün o zulmü yapanları lanetle kınıyoruz ve her zaman da zulmün karşısındayız, kitlesel imha silahlarının karşısındayız. Nasıl ki Hiroşima, Nagazaki; nasıl ki Çernobil konuşuluyorsa biyolojik, kimyasal, nükleer silahlara her zaman karşıyız ama gel gör ki bu konuşulmuyor, dernekler konuşuluyor; bu konuşulmuyor, sivil toplum örgütlerinin nasıl engelleneceği konuşuluyor.

Bazen bunlar nereden nereye geldi diye baktığımızda, sizin tarihiniz yazıldığında, geldiğiniz yere bakıldığında "Sivas'tan öte." derler ya, "Bizim bölge." derler ya, Adana'da, Çukurova'da... Anaryaya takmışsınız, mehter marşı da değil. Horon olsa, halay olsa gidersiniz gelirsiniz ama ileriye gidersiniz, zeybek olsa ileriye gidersiniz; siz anaryaya takmışsınız. Artık 12 Eylülü de geçeceksiniz, geriye gideceksiniz.

Bakın, bugün 26'ya girdik, 25'inde... Nedir biliyor musunuz 12 Eylülün bıraktığı şey? TÖB-DER'in kapatılması. TÖB-DER'i kapatmışlardı Marksist Leninist bir düzen kuracaklar diye; 141, 142 diye ama TÖB-DER, Türkiye'de 200 bin öğretmenin kurduğu, Türkiye'nin demokratikleşmesi için harcadığı bir çalışmaydı.

Ben, şimdi, burada 22'nci Dönem arkadaşlarımızla konuştuğumda... Eski Bakanımız Sayın Abdüllatif Şener burada, dönemin Başbakan Yardımcısı; Nurettin Canikli, Sayın Taner Yıldız da... Belki de 22'nci Dönemden daha fazla... Arkadaşlar, şimdi, anarya diyorum, "anarya" kelimesi bile karşılamıyor.

Bakın, demokratik ülkelerde sivil toplum örgütlerinin varlığı kaçınılmazdır. Günümüzde demokratik siyasal sistemlerin kurumsallaşmasında sivil toplum örgütlerinin rolleri büyüktür. Sivil toplum kuruluşlarının yönetimle ilgili karar alması da mutlaka gereklidir. Aday ülkelerde sivil toplumun gelişmesine önem verilmektedir. Ve ne demişler? Demişler ki: "Sivil toplum örgütünün kurulması artık basitleştirilecektir. Siviller denetleyecektir; polisler, askerler bu işe bulaşmayacaktır. Kaymakamlar, valiler sadece destek olacaklardır. Bunlar istedikleri zaman bildirimde bulunup para toplayabileceklerdir, yardım toplayabileceklerdir, her zaman sivil toplumun gelişmesine destek olacaklardır." Kim diyor bunu? 22'nci Dönemin Hükûmetinin Kabinesi. İmza kimin? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Kim sunuyor? İçişleri Bakanı. Ya siz, gerekçeye bunu yazan o İçişleri Bakanına, bugün getiriyorsunuz, diyorsunuz ki: "Bu olmaz, geri dönelim, bunun daha kötüsünü çıkaralım, 12 Eylülden daha geriye gidelim." Ya, arkadaşlar "Sizin tarihiniz nasıl yazılacak?" demezler mi? Hani reformdu, hani gelişmeydi, hani ileriye gitmekti, hani demokrasiydi?

Her deyimde, her şeyde "Sivil toplum örgütüne danıştık." Ya, bir yığın düzenleme çıkarıyorsunuz, bir tek sivil toplum örgütüne danışmadınız, her şeyi fırsatı dönüştürüyorsunuz. Ne yaptınız? Tekelleşme, tekleşme... "Özgür basın" dediniz, medyayı tekelinize aldınız, şimdi de sivil toplum örgütlerini mi bitirmek istiyorsunuz, hedef gösterip yok mu etmek istiyorsunuz? Neden bunu yapıyorsunuz, neden bu duruma geldik? Ne zamanki gidişatın kötü olduğunu, umudun bittiğini, kaybettiğini gördüğünüzde engelleri çıkarmaya çalışıyorsunuz, yasakları çıkarıyorsunuz. İsmi "yasa" ve yasak getiriyorsunuz, yasa özgürlükler için olur.

Bir çelişki; daha geçen ay Plan ve Bütçede konuştuk, burada hepinizin oylarıyla geçti, ismini "varlık barışı" koydunuz, varlık affı. Dediniz ki: "Yurt dışında, yurt içinde kimin ne parası varsa hiç hesap sormayacağız, vergiye tabi tutmayacağız, getirip aktarın. Hiçbir şey sormuyoruz, altın olsun, dolar olsun, ne olursa olsun." Şimdi diyorsunuz ki: "Derneklerin getirdikleri mallara el koyacağız. Gerekirse kayyum atacağız, gerekirse yok edeceğiz." Arkadaşlar, siz otoriterleşmeyi, yasaklamayı, gasbetmeyi siyasi bir darbeye dönüştürdünüz, sivil bir darbeye dönüştürdünüz ve bu darbeyle beraber, siz, kendi önünüzü engelliyorsunuz, kendi gelişmenizi yok ediyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Fakat bütün Türkiye'yi de yok etmeye çalışıyorsunuz, bu olmayacaktır.

Saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)