| Konu: | Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 25.12.2020 |
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 15'inci maddesi hakkındaki düşüncelerimi sizinle paylaşmaya çalışacağım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, demokratik kitle örgütleri hak savunucuları ile insan hakları savunucularının dernekleri, vakıfları ve belki de daha fazlasını zapturapt altına alacak bu yasaya karşı 600 demokratik kitle örgütü bir deklarasyon yayınladı ve geri çekilmesini istedi. Arkadaşlarımız bunların isimlerini tek tek okudular, liste yanımda yok, ben de bunların bir kısmını okuyacaktım.
Bakın, bu kanun, Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun Teklifi. Teklifin ilk 6 maddesi tam olarak bunu düzenliyor; kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının önlenmesini. Peki, onun dışındakiler? Yardım Toplama Kanunu'nda yapılan değişikliklerin içerisinde kitle imha silahları var mı? Yok. Dernekler Yasası'nda yapılan değişiklikler içerisinde kitle imha silahları var mı? Yok. CMK değişikliğinde kitle imha silahları var mı? Yok. Avukatlık Kanunu'nda yapılacak değişiklikte kitle imha silahları var mı? Yok. Peki, ne var? Türkiye'deki bütün derneklerin her yıl denetlenmesi var. Bunu getirerek ne yapmış oluyorsunuz biliyor musunuz sevgili Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilleri? Tam on altı yıl geri gitmiş oluyorsunuz. Örgütlenme özgürlüğü ve demokratikleşme açısından on altı yıl önce Kasım 2016'da attığınız en önemli adımı 5253 sayılı Dernekler Kanunu'nu bugün çöpe atıyorsunuz. Yok muydu Dernekler Yasası'nın eksikleri? Elbette vardı ama ona bugün rahmet okuttunuz. Peki, şu anda görüştüğümüz 15'inci maddeyle ne getiriyorsunuz? En önemli değişiklik bence bu: Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında ve uyuşturucu madde imal ve ticaretinden elde edilen mal varlığından hakkında soruşturma başlatılanların görev yaptığı organları -siz bunu yönetim kurulu diye anlayın- görevden uzaklaştırabileceksiniz, yerlerine kayyum atayabileceksiniz, dernekleri geçici olarak faaliyetten men edebileceksiniz. İçişleri Bakanı önce yönetimi görevden uzaklaştıracak ve kayyum atayacak, ha bu arada tek bir kişi hakkındaki soruşturma bütün yönetimin görevden uzaklaştırılması ve yerine kayyum atanması sonucunu doğuracak, daha sonra İçişleri Bakanı derhâl mahkemeye başvuracak. Bu "derhal" üç gün mü olur, üç ay mı olur, yasada ona ilişkin bir düzenleme yok. Tıpkı İstiklal mahkemeleri gibi, önce asacaksınız, daha sonra mahkemeden karar alacaksınız. Mahkemeye başvurunca ne olacak? Mahkeme kırk sekiz saat içerisinde faaliyetten geçici olarak alıkoyma kararı alacak. Bakın, burada dikkatinizi çekmek isterim, bütün Meclisin dikkatini çekmek isterim: Bu da emredici hüküm yani kanunla mahkemeye emrediliyor. "İçişleri Bakanının isteği doğrultusunda kırk sekiz saat içerisinde görevden uzaklaştırma kararı vereceksiniz." diyor. Mahkemenin başka bir karar alma şansı yok, İçişleri Bakanı mahkemeye başvuracak ve kanun diyor ki: "O mahkeme, İçişleri Bakanının emrini yerine getirecek, daha sonra yargılama olacak." Daha sonra yargılama olacak Ramazan Bey. TMK 89'a göre o kararı, o tedbir kararını verdikten sonra yargılama olacak. Bu yargılama bir yıl mı sürer, üç yıl mı sürer onu bilemeyiz. Bu arada tedbir, görevden uzaklaştırma bu yargı kararı boyunca devam edecek.
Şimdi diyor ki teklif sahipleri: "Niye bu kadar karşı çıkıyorsunuz ki? Yani biz sadece iki konudan bahsediyoruz; terörün finansmanı, bir de uyuşturucu ticaretinden elde edilen gelirler." Arkadaşlar, nerede yaşıyoruz ya? "Terör" lafının geçtiği bir kanundan bahsediyoruz, bu ülkenin genelkurmay başkanı da siyasi partinin genel başkanı da milletvekilleri de belediye başkanları da gazeteciler de insan hakları savunucuları da -bu ülkenin neredeyse yarısı- terörist olarak yaftalanıyor. Bütün belediye başkanlarımızı yasa dışı örgütleri finanse ediyorlar diye görevden uzaklaştırmadınız mı? Kayyum atamadınız mı? Üstelik bu iddiayı kanıtlayacak tek bir kuruş bilgi ve belge olmadığı hâlde yaptınız bunu. Garibim, hak savunucusu, insan hakları savunucusu derneklere mi yapamayacaksınız bunu? Koca koca belediyelere kayyum atadınız da bir iddia üzerine, derneklere mi yapmayacaksınız bunu? Şimdi "soruşturma" yerine, anladığım kadarıyla "kovuşturma" diye bir şeyi getiriyorsunuz. Sanki bütün sorunu çözeceksiniz, hepimizi ve bütün dernekleri kandıracaksınız, biz de yutacağız; öyle mi? Yok öyle bir şey, ne diyeyim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)