GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:40
Tarih:26.12.2020

AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa'nın 2'nci maddesinde "hukuk devleti" olarak nitelendirilen Türkiye Cumhuriyeti'nin bu vasfı, bu kanun teklifiyle bir kez daha ihlal edilmek istenmektedir. Teklifin Komisyonda görüşülme ve Anayasa'ya aykırılık iddiaları müzakere edilmeden Adalet Komisyonunca kabul edilmesi de bir eksikliktir. Ayrıca, görüyoruz ki hibrit bir kanunla veya yine bir torba kanun teklifiyle karşı karşıyayız.

2002 yılından önce TBMM gündemine getirilen torba yasa sadece 1 iken bu sayı, özellikle 2010 yılından sonra hızla artmıştır. Tek adam rejimi ve totaliterleşme ile bu seyir arasında paralellik hatta sebep-sonuç ilişkisi vardır.

Değerli arkadaşlar, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 128'inci maddesine göre, MASAK raporu sonucu mahkeme kara paraya el koyabiliyor. Bir de terör ve terörün finansmanı konusu var. 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'un bu bağlama yöneldiği de anlaşılmaktadır. MASAK yurt dışında, üyesi olduğu FATF ile etkileşim içerisinde çalışmak durumundadır. Amaç, kara paranın aklanmasının önüne geçmek ve terörizmin finansmanını kesmek olarak özetlenebilir. Ben de bir süre Dışişleri Bakanlığında bu konuya bakan bölümü yönettim, sürekli sıkıntı yaşıyorduk çünkü hep eksikliğimiz, aksaklığımız çıkıyordu; taahhütlerimizin gerisinde kalınıyordu veya ihlal şüpheleri oluşuyordu. Bunları telafi etmeye çalışıyorduk. Yurt dışı görevim sırasında da bulunduğum ülke makamlarından, aynı sıkıntı içinde, rengi koyulaşan listelere kaymamak için ricacı oluyordum. Bunu Türkiye'yi korumak adına yapıyorduk. İşte, FATF'ın temel endişesi "Türkiye, acaba AK PARTİ elitlerince kara para cenneti mi yapılıyor? Türkiye, El Kaide tipi örgütlere finansman sağlanmasını kolaylaştırıyor mu?" idi. 2000'li yılların ortasında, gerekli düzenlemelerin de bir an önce yapılmasını istiyorlardı. Şimdi yapılmaya çalışılıyor ama FATF'ın 12 sayılı tavsiyesi tasarıda yok. Bu çok büyük bir eksikliktir. Bu meyanda, Halk Bankası olayının Türkiye'yi mahcup ettiğini belirtmek gerekiyor. Birçok bakan ve bir banka genel müdürü alenen çok kötü görüntü vermişlerdir. Halk Bankası olayı ve bu süreç, ülkemiz açısından büyük bir zafiyettir, çok ciddi riskler yaratmıştır.

Türkiye'nin uluslararası ilişkileri, karşılıklı bağımlılık anlayışı ve saygın bir devlet olma vasfını titizlikle koruma ilkesi üzerine kuruluydu. Hiçbir dönemde Türkiye, uluslararası ilişkilerinde bugün olduğu kadar riskleri büyütmemiş, yönetimin hataları nedeniyle belirli bazı devletlere bu denli tabi olmamış, itibarını bu kadar zedelememiştir. Bağımlılığımız siyasi, askerî, ekonomik konularda, her alanda artmıştır; hem bağımlılığımız hem de hasımlarımızın sayısı artmıştır.

Görüştüğümüz taslağa dönecek olursak, dünkü konuşmamda da belirttiğim gibi, öngörülen düzenlemelerin birçoğu hukuk devletine, insan hakları ve temel özgürlüklere aykırıdır. Türkiye, kitlesel imha silahlarının finansmanı, terörizmin finansmanı konularında uluslararası mekanizmalara elbette uyum sağlamalıdır ama bunu demokratik hukuk devleti ilkelerine riayet ederek gerçekleştirmelidir. Oysa bunun, tek adam rejiminin tahkim edilmesinin, keyfîliğin, totaliter rejime kayışın gerekçesi olarak istismar edilmesi tercih edilmiştir. Bundan büyük üzüntü duyuyoruz. Türkiye'nin totaliterliğe doğru her adımı, vatandaşlarımız için ilave bir yük, itibarımız için ilave bir kayıp, hasımlarımız için ilave bir kozdur.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)