| Konu: | Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 40 |
| Tarih: | 26.12.2020 |
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; FATF'a üye ülkelerden beklenen en önemli noktalar, kara para aklama, terörün finansmanı, kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi için politika geliştirmek. İktidarın bu kanunu kabul edince gerekliliklerini ne kadar yerine getireceğini merak ediyoruz. Neden merak ettiğimizi de şu şekilde izah etmeye çalışayım: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin yürüttüğü IŞİD ana davasında IŞİD'in Türkiye emirlerinden Ebu Ubeyde kod adlı İlyas Aydın'ın basına yansıyan görüşlerini burada hatırlatmak istiyorum. Bu ara İlyas Aydın'ın bu görüşleri basına yansıdığı zaman Grup Başkan Vekilimiz Sayın Saruhan Oluç bununla ilgili bir araştırma önergesi vermişti ve reddedilmişti. Bunu da hatırlatmak isterim. Türkiye'de MİT'le yapılan toplantıları anlatıyor, bu toplantılarda Ankara Gar katliamını ve Suruç katliamını nasıl konuştuklarını anlatıyor, bazı konularda zaman zaman MİT'le anlaşma sağlayamadıklarını anlatıyor ve bir defasında anlaşma sağlamadıkları zaman -hatırlayacaksınız- o içimizi yakan, gerçekten toplumun vicdanını sızlatan 2 askerin nasıl yakıldığını... "Bunun için yaptık." diyorlar. Yine, İlyas Aydın'ın ifadelerine göre, MİT'in bilgisi dâhilinde kendileriyle ideolojik bağları olan Mektebil Türki (Türkiye Masası) şeklinde bir ekip oluşturuyorlar. Bütün patlayıcılar, kimyasal maddeler, yaralıların tedavisi başta olmak üzere, hepsini Türkiye sınırından girip çıkarak rahatlıkla karşılayabildiklerini ifade ediyor. Yine, İlyas Aydın ifadesinde, Kürt sorununun demokratik çözümünden vazgeçilip mutabakat masasını devirmek için Türkiye'de çatışma ve kaos ortamının geliştirilmesiyle ilgili ortak toplantı yaptığını ifade ediyor. Ülkeyi cehenneme çeviren canlı bombalarla peş peşe gerçekleşen katliamlar ve bombalar, bu süreçte bu kararlaşmayla gerçekleşiyor. Yine bu söylediğimi, Gar katliamı dosyasını açıp okuduğunuz zaman çok daha detaylı bilgileri de orada göreceksiniz.
7 Haziran seçimleri öncesi IŞİD tarafından HDP Adana ve Mersin il binalarına bombayla saldırı gerçekleştirildi ve bu bombalı saldırı silsilesinin kararı, rehberliği yine birlikte sağlanmış. Bu olayda adı geçen Savaş Yıldız, İçişleri Bakanlığının arama listesindeydi ama Türkiye'de MİT'in bilgisi dâhilinde, herkesin bilgisi dâhilinde MİT'le de görüşmüş, herkesle de görüşmüş, işlerini de bir güzel yürütmüş. Yine, bir haber ajansına, bizzat Savaş Yıldız Konya, Antep ve İstanbul'da yaşadığını, buralarda çalışmalar yürüttüğünü, Türkiye-Suriye arasındaki geçiş sorunu ve ilişki problemi olmadığını ifade ediyor. HDP Adana ve Mersin binalarına bombalı saldırının da "İçinde benim olduğum bir ekip" diyerek yine MİT'in bilgisi dâhilinde gerçekleştiğini basına ifade ediyor.
Bu ilişki yumağının aktörü olan iktidar, FATF'ın beklediği politikaları ve bu kanunu çıkarırsa bu konuda nasıl adımlar atacak, ne yapacak, gerçekten çok çok büyük bir merak konusu.
Yine Rusya'nın Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisinin bir açıklaması olmuştu, daha doğrusu 25 mayıs 2016 tarihinde Birleşmiş Milletler Sekreterliğine gönderdiği bir mektupta diyor ki: "IŞİD'e patlayıcı üretiminde kullanılan maddeleri sevk ettiği iddia edilen Türkiyeli şirketlerin adları tek tek açıklandı." Peki, Türkiye bu şirketlerle ilgili bir işlem başlattı mı, daha doğrusu iktidar başlattı mı? Hayır, başlatmadı.
Yine, şu hatırlatmayı yapmak istiyorum: Abdulbasit El-Sarut, IŞİD'ın önemli komutanlarından biriydi, arada bir örgüt de değiştiriyordu. El-Sarut'u şu sözlerle hatırlayacaktır kamuoyu: "Alevilerin kökünü kazıyacağız." El-Sarut Reyhanlı'da yaşamını kaybediyor, Reyhanlı'da oldukça geniş bir tören gerçekleşiyor ve Suriye'ye sınırdan âdeta normalmiş gibi gönderiliyor.
Bu torbaya attığınız demokratik kitle örgütleri ve STK'lerle en antidemokratik biçimde mücadele etmeyi yasalaştıran maddeleri, işte az önce bahsettiğimiz kanunla iç içeleştirerek karmakarışık bir torba yasayı sundunuz bize. Toplumun vicdanında bu kitle örgütleriyle ilgili alacağınız karar, asla ve asla kabul görmeyecektir. (HDP sıralarından alkışlar)