GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:42
Tarih:27.01.2021

MHP GRUBU ADINA RAMAZAN KAŞLI (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 229 sıra sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sözlerimin başında heyetinizi, Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen değerli vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, jeopolitik konumumuz itibarıyla dünyanın en stratejik bölgesinde yer alan Türkiye, millî menfaatleri doğrultusunda kararlı duruşunu ortaya koymuş, bugünkü küresel tehdidin ülkemizi, bölgemizi ve insanlığı sürüklediği akıbete karşı millî tavır ve politikalar geliştirmiştir. Bizler, köklü devlet geleneğimizi çağdaş gelişmelerle oluşturan bir anlayışla güçlü bir Türkiye inşası için sahip olduğumuz imkân ve kabiliyetleri evrensel değerlerle bütünleştirerek küresel ölçekte etkili ve güçlü bir ülke inşası için gayret göstermekteyiz.

Hiç şüphe yok ki ekonomik büyümesini, sosyal gelişmesini ve millî bütünleşmesini sağlamış bir Türkiye siyasi, askerî, ekonomik ve sosyal açıdan milletler camiasının belli başlı aktörlerinden biri konumuna gelecektir. Dünya kamuoyunca da bilindiği gibi, güçlü bir ekonomiye sahip olan toplumlar dünya refahından daha fazla pay alabilmektedirler. Türkiye güçlü bir ekonomik yapıya kavuştuğu, modern ve teknoloji kapasitesi yüksek güvenlik gücüne sahip olduğu takdirde lider ülke olma hedefi doğrultusunda küresel bir güç hâline gelecektir.

Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak üretimin teşvik edilmesi, Türk girişimcisinin dünya ekonomisinde söz sahibi olabilmesi için Türk firma ve markalarının küresel düzeyde rekabet gücü kazanmasına stratejik bir önem atfetmekteyiz. Bu bağlamda, bölgesel ve küresel gelişmelerin önde gelen belirleyicileri arasında yer alan teknolojik gelişmeyi, yenilikçiliği, verimliliği ve istihdamı esas alan bir üretim ekonomisinin oluşturulmasını gerekli görmekteyiz. İçinde bulunduğumuz çağ, bilgi ve teknolojinin yoğun olarak kullanıldığı ve bilgi üretiminin desteklenmesinin zorunlu hâle geldiği bir bilgi ve teknoloji çağıdır. Günümüz dünyasında yaşamımızın her alanı artık teknoloji ve bilimin egemenliği altındadır. Yaşadığımız çağın gereği olarak bilgiye hızlı ve kolay ulaşımın sağlanması, üretim tekniklerine dayalı bilgi birikiminin etkin tarzda kullanılmasının geliştirilmesini sağlayan en önemli sacayaklarından biri ise teknoloji geliştirme bölgeleri, yaygın olarak bilinen adıyla teknoparklardır.

Teknoparklar, teknoloji eksenli işletmelerin oluşumunda ve gelişiminde çok önemli bir yere sahiptir. Bilimsel çalışmaların uygulanmasında teknoparkların ana amacı üniversiteler, ileri teknoloji enstitüsü ya da AR-GE merkez veya enstitüsü alanlarındaki akademik, ekonomik ve sosyal yapının bir araya geldiği araştırma kuruluşlarının da desteklediği, kuruldukları yerlerle ileri teknolojiye dayalı ürünler geliştiren sanayi kollarını güçlendirmek ve sanayi bölgelerinin gelişimini sağlayıcı AR-GE çalışmalarını artırmaktır.

Teknoparklar, 2001 yılında 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu'yla yasal zemine kavuşmuş; üniversiteleri, araştırmacıları, iş dünyasını bir araya getirerek teknoloji üretimine ve ürünlerin ticarileşmesine imkân sağlamıştır. 2001 yılından itibaren uygulanmaya başlanan kanun neticesinde 85 adet teknopark kurulmuş ve bunlardan 71 tanesi çalışmalarını aktif olarak sürdürmektedir. Ağustos 2020 itibarıyla faaliyette olan teknoparklarda, AR-GE çalışmalarını yürüten firmaların sayısı 5.920'ye ulaşmış, 2020 yılı Ağustos ayı itibarıyla toplam 60.757 personele istihdam sağlanmıştır. Yabancı sermaye açısından değerlendirdiğimizde toplam 317 yabancı veya yabancı ortaklı firma faaliyet göstermektedir. Bu verilerden hareketle anlıyoruz ki teknoparklarda firmalara sağlanan destek ve teşvikler cazip karşılanmış, girişimciliği teşvik etmiş ve ekonomik gelişmelere önayak olmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm dünyada etkisi kısa sürede hissedilen Covid-19 salgınıyla mücadele esnasında yapılması gereken yenilikçi çalışmaların önemi gün yüzüne çıkmıştır. Bu kapsamda, teknoloji firmalarının yapmış olduğu çalışmalar önem kazanmıştır. Bilim ve teknoloji alanında AR-GE çalışmalarının yürütüldüğü teknoparklar ve bölgede faaliyet gösteren firmalar, bu dönemde bilimsel araştırmalar, ülke ekonomisi, inovasyon stratejileri ve büyüme noktasında bir kez daha gündeme gelmiştir. Covid-19 salgını çeşitli sağlık önlemleriyle beraberinde yaşantımızı ve çalışma düzenimizi de etkilemiş, uzaktan çalışma sistemiyle birçok yenilikçi yöntemi hayatımıza adapte etmemizi sağlamıştır.

Tüm bu katkılar göz önünde bulundurulduğunda görüşülmekte olan kanun teklifiyle -daha önce yapılan düzenlemelerle birlikte birbirini tamamlayıcı ve destekleyici olarak- üretim tezgâhlarının daha verimli hâle geleceğine inanıyoruz.

Teklifte yapılan düzenlemeyle teknoloji geliştirme bölgesi, yönetici şirketlerinin bünyesinde yer alan kuluçka merkezlerinin Bakanlıkça belirlenecek şartlar çerçevesinde bölge dışında açılabilmelerine imkân tanımış ve böylece, yönetici şirketler tarafından oluşabilecek kurumsal problemlerin önüne geçilmiştir. Belirlenen bu şartlar çerçevesinde girişimcilerin destek, teşvik ve muafiyetlerden yararlandırılması amaçlanmış, girişimcilerin desteklenmesinin yanı sıra ilgili idareden alınması gereken iş yeri açma ve çalışma ruhsatında da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından il müdürlüklerine yetki verilmesiyle girişimcilere önemli kolaylıklar sağlanmıştır. Ayrıca, yüksek katma değerli AR-GE ve yenilik faaliyetleriyle bunlardan doğan çıktının artırılması kapsamında Bakanlıkça belirlenen AR-GE şartlarını taşıyan doktora öğrencilerinin AR-GE personeli olarak istihdam edilerek desteklenmesi ülkemiz adına son derece faydalı olacaktır. Devletimizin sağladığı bu teşvik ve desteklerle yapılacak olan çalışmalar sonucunda ortaya çıkan yerli ürünlerin yurt içi ve yurt dışı pazarlarda kabul görmesi, AR-GE harcamalarının, yatırımlarının artması, ileri teknoloji üreten firmaların güçlenmesi "2023 lider ülke Türkiye" hedefinin temeli hâline gelmiştir. Türk savunma sanayisinin inovasyon merkezi konumunda yer alan teknoparklar, Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından ülkemizin ileri teknoloji ihtiyaçlarının millî kaynaklardan karşılanabilmesi için dinamik, bilimsel ve teknolojik altyapının oluşturulmasına destek sağlamakta, nitelikli iş gücünü ve bölge sanayisinin tecrübesini özellikle savunma sanayisine entegre etmektedir.

ASELSAN, TAI, ROKETSAN, HAVELSAN ve TUSAŞ gibi kuruluşlar millî savunma sanayimizde çığır açacak çalışmalara imza atmıştır. Bu çerçevede, özellikle, ASELSAN ve ROKETSAN tarafından tamamen millî ve yerli olarak geliştirilen HİSAR-A Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi oldukça önemli bir eksiği giderecektir. İlk yerli ve millî havadan havaya füzemizin üretilmesi amacıyla yürütülen GÖKTUĞ Projesi kapsamında geliştirilen BOZDOĞAN Görüş İçi ve GÖKDOĞAN Görüş Ötesi Füzelerinin testlerinin de başarıyla gerçekleştiğini ve 2021 yılı içerisinde envantere gireceğini biliyoruz.

MİLGEM Projesi kapsamında Türkiye'nin ilk millî savaş gemisi Heybeliada şu an aktif olarak Türk ordusuna hizmet vermektedir. Türk İHA, SİHA ve TİHA'ların ülkemize küresel ölçekte yükselen bir rol kazandırdığı aşikârdır. Ticaret savaşlarının ortaya çıktığı, ekonomik operasyonların kur, faiz, sıcak para üzerinden tetiklendiği bu dönemde ekonomik istikrarın ve güvenliğin önceliğe alınması, her alanda millî üretim şuurunun teşvik edilmesi ülkemizin bağımsızlığı noktasında zorunlu bir görevdir.

Cumhuriyetin 100'üncü yıl dönümü olan 2023'te ekonomide yerli ve millî diriliş sayesinde, siyasette birlik ve dayanışma ruhunun ayağa kalkışıyla Türkiye, bölgesinde süper güç, küresel düzeyde de sözü dinlenen bir ülke seviyesine mutlaka çıkarılacaktır.

Sözlerimi liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi'nin 12'nci Olağan Büyük Kurultay'ımızda söylediği ve önümüze ışık tutan şu ifadeleriyle bitiriyorum: "Gelecek Türk asrı, geleceğin gücü Türkiye'dir. Gelecek, Türk-İslam toplumlarının küflü prangalarını söküp atmasına sahne olacaktır. Türk-İslam ülküsünü Türkiye'nin ve komşu coğrafyaların bayraktarlığı göreviyle ilâyi kelimetullah mührünü cihana vuracaktır. İşte Kızılelma o zaman cevap bulacak ve amacına ulaşacaktır."

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)