| Konu: | Tırmanan siyasi kutuplaşmaya ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 28.01.2021 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
"Terörist, hain, genel müdür, adamcağız, Nazi, cüruf, proje, arsızlık, hırsızlık, tecavüz..." Dünya kadar kelime ortada dolaşıp duruyor. Bunlar yetmezmiş gibi dün ve bugün iktidar partisinin temsilcileri, televizyonlarda, basın toplantılarında bir "beşinci kol" diye tutturdular.
Değerli arkadaşlarım, ne demek ya bir ülkenin ana muhalefet partisinin lideri ve partisiyle ilgili, beşinci kol? Yani düşman adına casusluk yapıyor, hainlik yapıyor. Ya, ne demek arkadaşlar bunlar? Ya, bunlar nereye gidiyor, farkında mısınız? (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, bizim kuşak geçmişteki bu siyasi kutuplaşmaları, bütün acılarıyla yaşamış bir kuşak. Yani 1960'larda neler oldu, 1980'lerde neler oldu, 1990'larda neler oldu değerli arkadaşlarım? Ne gibi bedeller ödendi? Toplumsal barış nasıl bozuldu? Ne kadar bedel ödendi, ne kadar insan kaybettik, ne kadar anne acı çekti, neler oldu değerli arkadaşlar? Bu gerginliklerin ekonomiye yansımaları, krizler, neler oldu, açlıklar, kaç tane bebek, çocuk aç yattı bu sebeplerden dolayı değerli arkadaşlarım? Ülke kaç defa uçurumun kenarına gitti geldi değerli arkadaşlar?
Peki, ne oluyor size? İktidar partisinin genel başkan yardımcısı çıkmış televizyonun karşısına Goebbelsvari böyle bir söylemle ana muhalefet partisinin beşinci kol faaliyet yaptığını anlatıyor. Bu, ne değerli arkadaşlar? Bundan evvel "sözde" kelimesinin üzerinden kıyamet koptu, ondan evvel işte başka bir şeyler çıktı. Peki, niçin Amerika'da Dışişleri Bakanlığına atanan zatın "sözde stratejik ortak" demesine bir ses çıkarmıyorsunuz değerli arkadaşlar? Yapmayın etmeyin, içerideki ana muhalefet partisi, diğer partiler sizin düşmanınız değil, biz sizin düşmanınız değiliz, siz bizim düşmanımız değilsiniz, sadece ve sadece siyasi rakibiz. Bugün siz iktidarsınız, yarın biz olacağız. İktidardan giden partilerin bu sokaklarda gezmesi gerekiyor.
Bakın, kutuplaşma araştırmaları yapılmış, sürekli yapılıyor bu araştırmalar, bir bakın bunlara. "Kız alıp vermem." diyor, "Komşum olsun istemem." diyor, "Çocuğumun onun çocuğuyla arkadaş olmasını istemeyiz." diyor. Böyle bir şey olur mu değerli arkadaşlarım? Ülke nereye gidiyor, bunun farkında değil misiniz? Bakın, bütün bunları bir iktidarda kalma stratejisi olarak yürütüyorsunuz. Bu, yanlış; değerli arkadaşlarım. Bununla bir süre iktidar uzatılabilir ama bundan hiç kimsenin bir faydası olmaz, olmadı geçmişte. En son, en yakın geçmişte, İBB seçiminde gördünüz değerli arkadaşlar, nereye kadar tırmandırdılar. Yani, terör örgütü liderinin mektubunu da işin içine sokmaya kadar, nerelere kadar tırmandırdılar. Eğer, onlar kazanırsa "Sizin işte elektrik saatlerinizi, bilmem bu doğal gaz saatlerinizi teröristler okuyacağa kadar..." Ne oldu? Olmadı değerli arkadaşlarım. Niye olmadı? Çünkü, bakın, bu millet gerginlikten, kutuplaşmadan bıktı arkadaşlar, gerçekten usandı. Bunu duyunca kapatıyor televizyonu, siyasetin bu sebepten dolayı itibarı yerlerde sürünüyor, yapmayın, etmeyin, uyarın.
Bakın, milletvekillerimiz dövüldü Barış Atay, Selçuk Özdağ; gazeteciler Orhan Uğuroğlu, Sabahattin Önkibar, Yavuz Selim Demirağ, Ahmet Hakan, Afşin Hatipoğlu. Nereye gidiyoruz değerli arkadaşlarım? Bunlar bizi nereye götürecek? Bakın, tecrübeyle bunları geçmişte yaşamış, görmüş, acılarını hissetmiş bir arkadaşınız olarak size şunu bir kere daha hatırlatıyorum: Bakın, buradan iktidar çıkmaz, kimseye bir faydası olmaz; tam tersi ülke uçuruma gider geçmişte olduğu gibi. Değerli arkadaşlarım, "Bizde olmaz." demeyin, bizde olur, eğer siz bunu bir iktidarda kalma stratejisi hâline dönüştürürseniz, olur. Gerginlik olur, iç çatışma olur, problem olur; Allah korusun, Suriye'ye döneriz, başka ülkelere döneriz, yapmayın, etmeyin; uyarın bu arkadaşları. Bu arkadaşları uyarın; bu, doğru değil, siyaseten de bir faydası yok bunun. Yok, işte İstanbul Büyükşehir seçimlerinde gördünüz, kimseye bir faydası olmadı.
Bir de başka bir şey var değerli arkadaşlarım, o da şu: Siz, inançlı insanlarsınız, Sayın Cumhurbaşkanı öyle, inançlı bir insan, yani Allah'tan korkarsınız. Örnek aldığınız insan kimdir? Sizin, bizim, hepimizin örnek aldığımız insan kimdir? Hazreti Muhammed, Peygamber Efendimiz. Peki, onun, siyasi rakibi de olsa, birisine hakaret ettiği, küfrettiği, alay ettiği "Genel müdür, adamcağız" falan dediği hiç görülmüş müdür değerli arkadaşlarım? Hani, siz Liva-ül Hamd bayrağı altında toplanmak için dua edersiniz. Bunları söyleyin, uyarın onları değerli arkadaşlarım, bu büyük bir bedel, bu büyük bir vebal, yapmayın, etmeyin.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Firavun demek serbest mi Sayın Bekaroğlu? İlkeli konuşun.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Evet, ben Genel Başkanıma da söylüyorum, bizim partili arkadaşlarımıza söylüyorum, bu ülke bizim ülkemizdir. Kimse kimsenin düşmanı değildir. Bu ülkeden başka gideceğimiz bir yer yoktur. Başka partililere de söylüyorum: Demeyin arkadaşlar, doğru değildir, "Bu davanın delileri vardır." demeyin; bu, teşviktir; yapmayın, etmeyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Türkiye'nin bekası, değerli arkadaşlarım, gerçek anlamda demokrasi, hukuk devletindedir, adalettedir. Bütün bu siyasi tarihimizi bitmez tükenmez kavgalarla dolduran ve bu yüzden siyasi kültürümüzün rasyonelleşmesini, hukukun üstün değerler hâline gelmesini engelleyen bu nefret ve kutuplaşma söylemini artık bırakmak zorundayız. Zamanımızdaki husumet ve ideolojik kutuplaşmanın ne kadar zarar verdiğini ileride tarihçilerin yazmasını beklemeden, bugün, sakin bir dile, rasyonel davranışlara, uzlaşmaya açık tavırlara geri dönmeliyiz. Bunlar son günlerdir değerli arkadaşlarım, sizi gerçekten uyarıyorum. Dağ gibi yığılan problemler var, bu milletin dertleri var, sıkıntıları var, ekmeği var, geleceğe güvenle ilgili sorunları var; bunlarla ilgilenelim. Siz de ancak bunlarla seçim kazanırsınız, biz de ancak bunlarla seçim kazanırız. Etmeyin değerli arkadaşlarım.
Saygılarımı arz ederim. (CHP sıralarından alkışlar)