| Konu: | Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 28.01.2021 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, şüphesiz ki Türkiye'nin geleceği bilgi teknolojilerindedir. Türkiye, ancak ve ancak daha fazla bilgi, teknoloji ve AR-GE sayesinde kalkınma hamlesi gerçekleştirebilir. Ancak bilginin kaynağı özgür düşüncedir, ülkedeki demokrasi ortamıdır, bilgiye erişimde tüm yurttaşlara sağladığınız fırsat eşitliğidir. Ülkenizde demokrasinizin, eğitim sisteminizin, üniversitelerinizin hâli neyse teknoloji kapasiteniz de onunla orantılıdır.
Değerli arkadaşlarım, pandemi dönemi bilgiye erişimde bu ülkede nasıl bir fırsat eşitsizliği uçurumu olduğunu hepimize gösterdi. Salgının birinci yılı doluyor ve biz hâlâ milyonlarca çocuğumuzun eğitime uzaktan erişimini sağlayabilmiş değiliz. İstanbul'un ortasında internet bağlantısı için babasıyla çıktığı çatıdan düşerek ölen 8 yaşındaki Çınar Mert'i unutmadık. Uzakta değil, Eskişehir'imizin İskankuyu Mahallesi'nde çocuklar bugün bile aynı Çınar Mert gibi çatıya çıkıp internet arıyor, onlarca kilometre uzaktaki ilçe merkezine gidip eğitime katılmaya çalışıyor. Şehir merkezindeki Emek Mahallemizde internet altyapısının yetersizliği yüzünden çocuklar EBA'ya erişemiyor. Evinde televizyonu olmadığı için eğitimden mahrum kalan on binlerce evladımız var bu ülkede. Milyonlarca çocuğumuz bu hâldeyken hangi AR-GE'den, hangi teknolojiden söz edeceğiz?
İşin bir diğer boyutuna gelince, üniversitelerimizde bilim üretimi ileri değil, geri gidiyor. G20 içinde olmakla övünüyoruz ama bilimsel yayında 39'uncu sıradayız. Dünyadaki 11 uluslararası sıralamanın tamamında üniversitelerimiz son beş yılda gerilemiş durumda. Bu 11 endeks arasındaki ODTÜ URAP sıralamasında on yıl önce ilk 500'e 6-7 üniversite sokabiliyorken son beş yıldır 1 tane dahi yok; tek istisnası 2020'de, o da 500'üncü olabilen Hacettepe. Bu ayıplı sonucun temel nedeni, üniversiteleri de içine alan ülkedeki baskı ve özgürlüklere müdahale ortamıdır. Her yıl Avrupa'nın ifade özgürlüğünü en çok ihlal eden ülkesi olursak, akademisyenlerimizi sorgusuz sualsiz atarsak tabii ki bilim üretemez hâle geliriz.
Bilim üretemiyor olmamızın bir başka nedeni, üniversitelere atanan, bilimden uzak, partili rektörlerdir. Ankara, Ege, Erciyes, Dokuz Eylül, Avrasya, Hacı Bektaş Üniversitelerinin başında eski AK PARTİ'li milletvekilleri bulunmakta. Belediye başkanı yapamadıklarınızı Abant İzzet Baysala, Eskişehir Osman Gaziye rektör atadınız. Yalova, Malatya ve daha birçok üniversitede siyasetçiler değil ama eşleri ve kardeşleri rektörlük yapıyor. Dahası da var, bu atanan rektörlerin tek bir bilimsel makalesi dahi yok. Uluslararası yayını olmayan rektör sayısı 68, yayınlarına hiçbir atıf yapılmayan rektör sayısı 71. Türkiye için de, onları atayanlar için de aslında utanç vesilesi rakamlar bunlar. Peki, bilim üretemeyen bu partizan rektörler ne yapıyor değerli arkadaşlarım? Yüzde 78'i günde 100'den fazla "tweet" atıyor, sosyal medya paylaşımı yapıyor; tamamı AK PARTİ'ye övgü, tamamı tek adama sadakat. İşte son icraatiniz, Boğaziçi Üniversitesine atadığınız son rektör; özgeçmişi, bilimsel başarılardan çok AK PARTİ kadrolarında geçirdiği süreler ve adaylıklarla dolu. Siz göz bebeği bir bilim yuvasına böyle partizanca, böyle fetih mantığıyla yaklaşırsanız, işte öğrencisi de öğretim görevlisi de atadığınız kayyum rektöre böyle sırtını döner. Yağmur, kar, soğuk demeden aslında bilim için, hür düşünce için, aslında evlatlarımızın geleceği için Boğaziçinde nöbet tutan yürekli akademisyenleri, direnen öğrencileri, Türkiye'nin dört bir yanından onlarla dayanışma gösteren hocaları, öğrencileri buradan selamlıyoruz. Sözde bu iktidarın 2023'te dünyanın ilk 100 üniversitesine 2 üniversite sokma hedefi var. Siz, bu fetihçi mantıkla devam ettikçe bunun gerçekleşme ihtimali koca bir sıfırdan ibarettir. Ayrıca, sormak isterim üniversite kapılarına kelepçe vurarak nasıl bilim üreteceksiniz, nasıl teknoloji üreteceksiniz?
Değerli milletvekilleri, teknoloji, AR-GE üretmek için buna hevesli bir gençlik lazım. On dokuz yıllık iktidarınız sonunda Türkiye'de gençlerin yüzde 66'sı aldığı eğitimden memnun değil, yüzde 73'ü geleceğinden umutsuz. Soruyorum, geleceğini, umutlarını, hayallerini başka ülkelerde arayan bir gençlikle nasıl bilim ve teknoloji üreteceksiniz?
Kanun teklifinin içeriğine ilişkin görüşlerime gelince, teknoparklarımızın sanayi bölgeleriyle entegre edilmesi zaruridir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Eskişehir'imizdeki Anadolu Teknoloji Araştırma Parkı bu ilkeyi hayata geçiren; 2 şehir, 4 üniversite, 4 kampüsü tek ekosistemde yani tek çatı altında buluşturan en başarılı örneklerden biridir. Ülkemiz için teknoloji üreten 132 firmamızın önde gelenleriyle konuştum. Bizlerden bu kanun metninde maalesef yer almayan öncelikli talepleri var. Mesela, KOSGEB, TÜBİTAK, Ticaret Bakanlığı gibi kamu kuruluşlarından finansal desteklerin zamanında ödenmesi en büyük öncelik. Bir hatta iki yıllık gecikmeler söz konusu. Kuluçka olmaktan çıkmış firmaların ayakta kalması için kira desteği istiyorlar. Teknoparklar dışında merdiven altı kuluçka merkezlerine karşılar; İŞKUR'un teknopark şirketlerine desteklerinin artmasını istiyorlar; pandemi döneminde bazı sektörlere sağlanan vergi ertelemesi, SGK prim ertelemesi gibi imkânların kendilerini de kapsamasını istiyorlar.
Bu düşüncelerle hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)