| Konu: | Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 28.01.2021 |
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum adına, görüşülmekte olan 229 sıra sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 14'üncü maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, üniversite ve sermaye iş birliğiyle ortaya çıkacak teknolojilik gelişmeleri desteklemek amacıyla hazırlanan bir kanun teklifini görüşüyoruz. Fakat bu kanun teklifinin özellikle Meclisin ilk açılış gününde gündeme getirilmesi aslında bazı sorunların saray ve AKP tarafından yeterince anlaşılmadığı ve halkın sesine kulak verilmediğinin işaretidir. Pandeminin yıkıcı etkileri ekonomik açıdan toplumda ciddi yaralar açmışken bu kanun teklifinin öncelikli olarak görüşülmesinin gerekçesi nedir? Bu teklif, toplumun temel ihtiyaçlarını karşılayacak yasalardan sonra, bir ay sonra hatta üç ay sonra görüşülse ne olurdu?
Burada AR-GE ve teknolojiden bahsediliyor ama salgın koşullarında uzaktan eğitim görmek zorunda kalan çocuklarımıza teknik altyapı dahi sağlanamıyor. Bitlis'te ilkokul çocukları, karda kışta "İnternet çeksin." diye tepelere tırmanıyor, siz burada teknoloji geliştirme bölgelerinden bahsediyorsunuz. AR-GE'nin ilk basamağı eğitimdir, siz EBA'yla ilk basamağın birinci adımında çuvalladınız.
Değerli vekiller, esnaf başta olmak üzere, küçük ve orta birçok işletmeyle üretici âdeta yapayalnız bırakıldı. "Devlet desteği" adı altında borçlandırılan esnaflar, kredilerini ödemek bir yana dursun elektrik, su faturalarını dahi ödeyemeyecek durumdalar.
Suni gündemler yaratarak ekonomi sorunlarının üstü örtülmeye çalışılıyor fakat her hafta pazara, markete giden insanlar ekonomik sorunun varlığını iliklerine kadar hissediyor.
Yerel ölçekte de ciddi sorunlar hâlâ mevcudiyetini korumakta. Bitlis'te özellikle esnaf kardeşlerimiz ayakta durmakta zorlanmaktadır. Yeni açıklanan müjdeleriniz açılan yaraya merhem olmaktan çok uzak. Vergileri ertelemekle her şeyi çözeceğinize inanıyorsunuz. Esnaf kazanmadığı sürece borcu ne kadar ertelediğinizin hiçbir önemi yok, bunu dahi göremiyorsunuz. Bu sorun şirket bazında değil, sosyolojik olarak kişi bazında yapılacak araştırmalarla çözülebilir. Milyonlarca işsiz insan var, onlar ne yapsın?
Çiftçinin durumunu soran yok. Daha önce patates, soğan depolarını basıp "Bunlar stokçu, bunlar terörist." diyen mantalite bugün gidip depoları niye kontrol etmiyor? Depolar dolu, alan yok. Fırsatçı tüccar da üreticiye kilogramı 1 liraya mal olan patatesi 40-50 kuruşa kapatma çabasında. Parası çok olup ithalat yapan Tarım Bakanı, patatesin kilogram üretim maliyetini hesap edemiyor mu? Avrupa'nın hiçbir ülkesinde üretici tüccara ezdirilmez hatta devletin koyduğu minimum fiyatın altına fiyat teklif eden tüccar, üretici tarafından mahkemeye bile verilir. Bizde ise kimin eli kimin cebinde belli değil. Üretici fiyat analizi yapamazsan piyasa fiyat politikasını da beceremezsin. İnsanlarımızın önce makul fiyatlarla karnını doyurmalıyız ki teknoloji ve AR-GE'ye eğilebilsinler. Yoksa AR-GE "Sakın araştırma, sakın geliştirme." anlamına gelir.
Ahlat'ta patates üreticisi, AKP vekiline depoları göstererek çare bulmasını ister. Vekilin "Ben manav mıyım?" cevabı üreticiyi hayal kırıklığına uğratmıştır. Siyaset çözüm arama ve çare bulma yeridir, sorumluluk da iktidar partisine düşer.
Diğer önemli bir husus da doğa katliamıdır. 1960'lı yıllardan beri devlet eliyle Bitlis yöremizdeki ormanlar tahrip edilmiştir. 1960-1980 yılları arası çevre illerin yakacak ihtiyacını karşılamak için kesilen meşe ağaçları, son otuz yıldır da güvenlik gerekçesiyle genç fide gözetilmeden yakılıyor, kesiliyor hatta iş makineleri sokularak ağaçların kökleri bile sökülüyor. Bütün dünyada iklim krizi, küresel ısınma, ekolojik kıyım ve kuraklık konuşulurken bütün bu yaptığınız orman katliamını hiç kimseye izah edemezsiniz, ondan sonra da çıkıp "Şu kadar fidan diktik." deyip yalan propagandayla göz boyayamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - Bir dakika daha rica ediyorum.
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - Gelişmiş ülkelerde "10 ağaç yetiştir, sonra 1 ağaç kes." slogandır. Bu tabiat düşmanlığı ve ağaç düşmanlığına son vermezseniz bindiğiniz dalı kesip çocuklarımıza yaşanması çok zor, berbat bir dünya bırakacaksınız. Gelin, bu deve kuşu politikalarınızdan vazgeçin, dünyaya at gözlüğüyle bakmaktan vazgeçin -günün uzay teknolojisiyle herkes sizin ne yaptığınızı görüyor- siz de at gözlüğünüzü çıkarıp geniş bir perspektiften dünyaya bakın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)