| Konu: | Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 28.01.2021 |
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidar, muhaliflerini cezaevlerine doldurmakla meşgul. Bunun tablosunu, sürecini ve mağdurlarını bugün anlatmaya çalışacağım.
Size bir tablo, cezaevi nüfusuyla ilgili. Gördüğünüz gibi, 1970'lerden bu yana, iktidarın başladığı yıla kadar yatay bir seyir ve iktidarın başladığı yıldan itibaren pik yapan, 55 binden 291 bine çıkan cezaevi mahpus sayısı; maalesef, iktidarın anlayışını gösteriyor. İktidar, insanları cezaevine tıkmakla kalmıyor, içeriden çıkarmamaya da çalışıyor. Bakın, insanların denetimli serbestliğini çok kötü gerekçelerle yakıyor. Yargıtay kararlarını geciktiriyor. İnsanlar Yargıtayın kararını bekliyor, cezaevinden çıkamıyor yani cezası onansa çıkabilecek ama Yargıtay çalışmıyor. Denetimli serbestlikler çok basit gerekçelerle iptal ediliyor. Bununla da kalınmıyor, bakın, 1 Ocak 2021'de bir yönetmelik çıkarıldı, bu yönetmelikle insanların infazları da yakılıyor ve anayasal hakları ellerinden alınıyor; olacak bir iş değil. Bana Balıkesir Cezaevinden yazan mahpuslar bildirdi, Rıza Tuğrul ve arkadaşları: "Etkinliğimiz yok, spor yok, atölye yok, kurs yok ve bunları yapamadığımız için de bize 'İşte, bak, bunları yapamamışsın, o yüzden infazın yandı, altı ay daha bekleyeceksin...'" Maalesef durum bu arkadaşlar. Bitmedi, bakın, şu anda siyasetçiler, gazeteciler, memurlar, işçiler cezaevinde ve eski Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş hakkında AİHM'in bir kararı var; hepimiz iyi biliyoruz 18'inci maddeye göre "Ya, âdeta, beşinci sınıf bir ülkesiniz siz, siyasi rakiplerinizi hasım görerek cezaevlerinde tutmaya çalışıyorsunuz." dedi AİHM. Bu kadar, yani gerçekten bizim açımızdan bu kadar çok üzücü ifadelerle Türkiye yargısı yerden yeri vuruldu ama Sayın Demirtaş, bir ayı geçti, hâlâ cezaevinde.
Cezaevlerinde açlık grevleri devam ediyor çünkü İmralı'daki tecride karşı barış talebi devam ediyor ve Kürt gençleri mahpus olarak cezaevlerinde. Bakın, bana gelen birçok mektup var ve oradaki çarpıcı gerçekleri biraz size anlatmak isterim. Diyor ki: "Biz devrimci tutsaklar yılardır çıplak aramaya uğruyoruz. Devlet güç gösteriyor, direneceğiz. Yetkililer doğru söylemiyor. Ankara Savcılığı çıplak arama için soruşturma başlatmış, bizim için de başlatsın, tanık da dinlesinler bizi." Güven Usta, İzmir Kırıklar Cezaevinden. Meydan okuyor mahpuslar.
Bakın, Gebze Cezaevinden Selda Karataş: "Çıplak aramaya direndim, işkence gördüm, darbedildim, sağlık sorunu yaşadım, mektupla size ve diğer yerlere yazdım, engellediler. 'Biz sana her şeyi yaparız ama sen anlatamazsın.' diyorlar."
Yine bir başkası Osmaniye Cezaevinden. "'Çıplak arama iddiası yalan.' denildiği için bu kararı size gönderdim." diyor Ömer Bey. Kararları bize göndermişler, bakın.
"Osmaniye T Tipi Cezaevinde 1.300 kişi çıplak aramaya maruz kaldık. Bu kararların bir nüshasını da Özlem Zengin'e gönderiyorum, bakalım ne diyecek." diyor Ramazan Nazlıer Osmaniye T Tipi Cezaevinden. "'Çıplak aramaya inanamıyorum' diyen Özlem Zengin ne diyecek, kendisine de gönderiyorum; çıtını çıkaramıyor."
Cahit Özkan diyor ki: "Belge getirin." Aha size binlerce belge arkadaşlar, görüyorsunuz. Daha bunun binlercesi var benim elimde ve susuyorlar.
Bakın, bir başka önemli belgeyi size sunacağım, Van T Tipi Cezaevinde yaşandı. Mahsun Yüksekbağ isimli bir Kürt mahpus ve arkadaşları Van T Tipi ve Trabzon Beşikdüzü'nde yaşadıklarını anlatıyor: "Çıplak arama konusuyla ilgili ben de sizlerle paylaşmak istedim. Bu hikâyenin özü ülkemizdeki cezaevlerinde kalan, özelde siyasi tutsakların hikâyesidir. Bu hikâye insan olanların ve insanlığı hoyratlığa karşı savunanların hikâyesidir. Beni, birazdan yaşanacaklardan bihaber, küçük bir odaya götürdüler. Tabii şimdiye dek çıplak aramayla karşılaşmamıştım ve birazdan bu karşılaşmanın olacağını hissetmeye başladım. Küçük odada yanımda 3 personel bana 'Soyun lan!' dedi..."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - "...ve birazdan neler olacağını yaşayan ve bana anlatan arkadaşlarımdan biliyorum, insanlık dışı olan ve onura aykırı olan bu uygulamayı kabul etmiyorum ve soyunmayacağım dedim."
BAŞKAN - Söz talebiniz mi var?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Evet.
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Daha bunun gibi binlerce örnekle çıplak arama gerçeği ortada ama görmek istemeyene biz ne gösterebiliriz.
Bakın, size son olarak bugünün çok çarpıcı, önemli bir belgesini göstermek isterim. İzmir Büyükşehir Belediyesinin ağır hasar alan depremzedelere verdiği bir yardım var. CHP'li arkadaşlar da iyi dinlesin. 10 bin lira yardım yapmış, ayrımcılık yapmadan. Sonra ne olmuş? KHK'li bir şahsa verilmiş yardım, şahıs bankaya gitmiş "Sen alamazsın 10 bin lirayı." denmiş. "Niye alamam? Evim ağır hasar gördü." demiş. "Hayır, sen KHK'lisin, sakıncalı kişi listesindesin, alamazsın" denmiş. Bugün kişi beni aradı -Ayşe Dabak Hanımefendi- eşi de ağlayarak aradı "Biz vatandaş değil miyiz? Biz insan değil miyiz? Evimiz yıkıldı, bize bir de bu yapılıyor." dedi. Yani bu kadar vicdansızlık nasıl olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Bu soykırım belgesine ne diyeceksiniz bilemiyorum ama çok açık bir soykırım belgesidir.
KADİR AYDIN (Giresun) - Soykırımı reddediyoruz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Arkadaşlar, muhatap olmayın.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - İnsanlık dışı bir belgedir. (HDP sıralarından alkışlar)