| Konu: | Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 28.01.2021 |
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan kanun teklifinin 20'nci maddesi üzerine söz aldım ama çok daha yakıcı ve artık bir gün dahi ertelemenin bu suça ortak olmak olacağı kadın cinayetlerini ve kadın mücadelesine saldırıları konuşacağım.
Günlerdir yüzlerce sanatçı, aktivist, kadın örgütü, EŞİK Platformu'nun çağrısıyla sosyal medyada bu Meclisi göreve çağırıyor ve neredeyse her gün 3 kadının katledildiği bu dönemde Meclisin acil önlemler alması gerektiğini ifade ediyor. Uzun zamandır kadın cinayetlerinin her gün arttığını, uygulanan politikaların yetersiz olduğunu Mecliste dile getiriyoruz fakat iktidar bu çağrıya sessiz.
Değerli milletvekilleri, kadınların canından bahsediyoruz, erkeklerin kıskançlık uğruna, boşanmak istedikleri için öldürdükleri kadınlardan. Sokağa çıktı diye, eve geç geldi diye, sofrayı geç kurdu diye öldürülen kadınlardan bahsediyoruz. Sadece 2020 yılı içerisinde erkekler tarafından katledilen 284 kadından ve şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden 255 kadından bahsediyoruz. Neden her gün vahşice, akıl almaz yöntemlerle kadınların öldürüldüğünü düşündünüz mü? Kadınları bir odaya kilitleyip saatlerce işkence uygulama hakkını kendinde gören erkekleri düşündünüz mü? Neden Pınar Gültekin cinayetinde de olduğu gibi öldürmekle kalmayıp parçalara bölerek yakmak istediklerini düşündünüz mü? Çünkü verilmeyen cezalar, uygulanmayan sözleşmeler, her gün televizyonlarda kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran diziler, filmler ve siyasetçi söylemleri var. Salı günü Meclis bu cins kırımına karşı özel gündemle toplansın çağrısı yaptık ancak AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Göz göre göre bir cins kırımı yaşanmakta. Sayın Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı, güya bu şiddeti önlemekle görevli Bakanlık, ne kadın örgütlerini ne kadın aktivistlerini dinliyor ne de kadın cinayetlerini kendi gündemine doğru düzgün alıyor. Güya şiddeti önlemek için Diyarbakır'da, Van'da kayyumlar tarafından açılan "evlilik okulları" adını verdiği, "Kadınlar nasıl terbiye edilir -biz kadınların kabul etmediği- toplumsal cinsiyet rolleri nelerdir ve nasıl uygulanır?" çalışmalarının yapıldığı okulları açıyor.
Biz buradan Bakana hatırlatalım: Sayın Bakan, geçen sene öldürülen kadınların yüzde 48'i kendi evlerinde ve en yakınları olan erkekler tarafından öldürüldü. Bu mesele sadece ilgili Bakanlığın inisiyatifine bırakılacak bir mesele değil, hepimizin meselesidir. O yüzden, Meclis, bir an önce bu konuya eğilmelidir.
Değerli milletvekilleri, kadın mücadelesindeki en önemli noktalardan biri de bu mücadeleyi veren kurumlar, kadınların desteklenmesi ve topluma örnek olacak bir şekilde yaklaşmalıdır fakat "Kadına yönelik şiddet nasıl önlenir?" noktasında bir zikri olmayan Hükûmet, yıllardır bu konuda mücadele etmiş kadınlara verilen gözaltı ve tutuklama kararlarıyla erkeklere cesaret veriyor. TJA yani Özgür Kadın Hareketinin dönem sözcüsü sevgili Ayşe Gökkan'ın tutuklanması da bu yaklaşımın bir örneğidir. Sevgili Ayşe 2009 yerel seçimlerinde yüzde 83 oyla Nusaybin'de belediye başkanı seçildi ve kendi yönetimi boyunca ilçede tek bir kadın cinayeti yaşanmadı fakat Hükûmetin yirmi yıllık süresi boyuncu en az 7.600 kadın öldürüldü. Ayşe Gökkan, Dünya Kadın Yürüyüşünden tutalım da hem Türkiye'nin hem de dünyanın birçok yerinde kadına yönelik şiddeti önlemek için ömrünü mücadeleye adamış bir aktivisttir. 83 kez gözaltına alınmış, 215 kez dava açılmış ve en az 600 sefer mahkemelere gitmiştir. Buna rağmen kadın mücadelesinden vazgeçmemiş, burada, kendi topraklarında mücadeleye devam etmiştir. Mücadelesinde saldırıyı şöyle ifade ediyor sevgili Ayşe: "Tacizcilerin ve dilimin düşmanlarının korkusu aynıdır." Ayşe Gökkan ve TJA aktivisti Zeynep Ölbeci'nin tutuklanması şiddetle mücadele eden kadınlara bu Hükûmetin yaklaşımını bir kez daha göstermektedir. Keza bu yargı kararları hukuki değil, siyasi kararlardır. Hukuki bir karar olmadığını Leyla Güven'in iddianamesinde de gördük. Leyla Güven konuşmalarında ana soylu topluma atıfta bulunduğu için bunun toplumsal bir nefret oluşturduğu suçlamasıyla yargılanıyor şu an. Ana soylu topluma atıf yapmak da bu süreçte, sizin yargınızda suç sayılıyor. Bugün binlerce kadın, kadın mücadelesi verdiği için cezaevlerinde. Dışarıda var olan bu hukuksuzluklar cezaevinde katmerleşerek devam ediyor ve tutsaklar bu hukuksuzluğa karşı, tecridin son bulması için tecrit politikalarına karşı altmış üç gündür açlık grevindeler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
SEMRA GÜZEL (Devamla) - Değerli milletvekilleri, kadına yönelik şiddetin olağanlaşmasına izin vermeyelim, her gün üç kadının katledilmesine izin vermeyelim. Bu bir suçtur. İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanması için -sözleşmenin 70'inci maddesi olan- denetleme görevi bu Meclisin sorumluluğundadır ve bu sorumluluğunu yerine getirmek zorundadır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)