GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti ile Filistin Ulusal Yönetimi Adına Filistin Kurtuluş Örgütü Arasında Geçici Serbest Ticaret Anlaşması ile Kurulan Ortak Komite'nin; Temel Tarım Ürünleri ve İşlenmiş Tarım Ürünleri ile Balıkçılık Ürünlerinde Taviz Değişimine Dair Protokol I'e Ait Tablo I'in Tadili Hakkında 1/2020 Sayılı Kararı ile Geçici Serbest Ticaret Anlaşması'nın "Menşeli Ürünler" Kavramının Tanımı ve İdari İş Birliği Yöntemlerine İlişkin Protokol II'sinin Tadili Hakkında 2/2020 Sayılı Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:43
Tarih:28.01.2021

MHP GRUBU ADINA İSMAİL ÖZDEMİR (Kayseri) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Filistin ile ülkemiz arasındaki Temel Tarım Ürünleri ve İşlenmiş Tarım Ürünleri ile Balıkçılık Ürünlerinde Taviz Değişimine Dair Serbest Ticaret Anlaşması'yla ilgili 1'inci madde üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Tabii, kapsamı küçük olsa da bizim açımızdan Filistin'le varmış olduğumuz bu protokol maneviyat itibarıyla değerlidir ve büyük bir protokoldür. Yıllardan bu yana Filistin'in İsrail'in hukuksuz ve insanlık dışı eylemlerine maruz kaldığı ortadadır. Son olarak, Amerika Birleşik Devletleri'nin Büyükelçiliğini Birleşmiş Milletlerin kararlarına rağmen Kudüs'e taşıma kararı alması bölgede var olan sorunu daha da fazla derinleştirmiştir ve bunlar karşısında Türkiye'nin haklı, sağlam ve dik duruşu ise hiç kuşku yok ki Filistin'in en büyük dayanağı olmuştur. Dolayısıyla 20'inci Kolordu 36'ncı Tabur 8'inci Bölük 11'inci Ağır Makineli Tüfek Takım Komutanı Iğdırlı Hasan Onbaşının Kudüs'teki son Türk askeri olarak sürdürdüğü nöbet bugün de aynı azim, aynı inanç, aynı şerefle devam etmektedir. Filistin vermiş olduğu mücadelesinde yalnız değildir, bundan sonra da olmayacaktır. Dolayısıyla, bu protokole de desteğimizi tekraren ifade etmek isterim.

Bununla beraber gündemimizde olan diğer bazı anlaşmalar da var. Bunlar içerisinde, hiç kuşku yok ki, İngiltere'nin Brexit kararı sonrasında Avrupa Birliğinden ayrılması neticesinde ülkemizle varmış olduğu serbest ticaret anlaşması var.

Saygıdeğer milletvekilleri, 2020 yılı, tüm dünya için, yaşanan salgın nedeniyle oldukça zor bir yıl olmuştur. Bu salgının başlamasının üzerinden bir yılı aşkın sürenin geçmiş olmasına rağmen hâlâ her ülke gelişmelerin nereye varacağı, kendileriyle birlikte uluslararası düzlemde nelerin vuku bulabileceği üzerinde çalışmalarını sürdürmektedir. Zira bu salgın yalnızca insan sağlığını ve sağlık sistemini etkilememiş, ekonomiler üzerinde de ağır tahribatlar yaratmıştır. Dahası, buna ilave olarak iklim krizi gibi insanlığın tamamını etkileyebilecek yeni bir tehditle daha karşı karşıyayız. Bu durumda, ülkelerin hepsi çıkarlarını gözden geçirmek ve hem geçici hem de tespit ettikleri kadarıyla kalıcı gelişmelere karşı adapte olmaya gayret göstermektedirler.

Küresel ticaret 2020 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14,3 oranında azalmış, tarihteki en sert düşüş gerçekleşmiştir. Bölgeler itibarıyla bakıldığında, Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinde ihracat sırasıyla yüzde 24,5 ve yüzde 21,8 oranında düşerken Asya ülkelerinin ihracatı yüzde 6,1 düşüşle fazla etkilenmemiş görünmektedir. 2020'nin ikinci yarısından itibaren küresel ticaret hacmi belirli ölçülerde toplanmaya başlamıştır. İşte bu aşamada bir ucu Asya'yı, diğer ucu Avrupa'yı ilgilendiren iki önemli siyasi ve ekonomik gelişme yaşanmıştır ki bu gelişmeler, önümüzdeki yüzyılda gidişatı tayin edebilecek sonuçlar barındırması sebebiyle üzerinde titizlikle durulması ve ülkemizin çıkarlarının hesaplanması gereken durumlardır. Bunlardan ilki -Asya'yı ilgilendiren boyutta- 15 Kasım 2020 tarihinde Vietnam'da düzenlenen 37'nci ASEAN Liderler Zirvesi'nde imzalanan, kısa adı "RCEP" olan Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması'dır. Sekiz yıl gibi uzun süren görüşmelerin ardından Uzak Doğu, Asya ve Pasifik Bölgesi'nde bulunan 15 ülke tarafından imzalanan anlaşma, niteliği itibarıyla son derece geniş kapsamlı bir serbest ticaret anlaşmasıdır. Ayrıca, buna taraf olan ülkelerin bulunduğu alan bakımından dikkate alındığında, aynı anlaşma, dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması olarak değerlendirilmektedir. Yine aynı ölçüyle Avrupa Birliğinden ve ABD, Kanada, Meksika arasındaki ticaret anlaşmalarından da daha büyüktür. Bu anlaşmaya imza atan 15 ülkenin, başta Güney Çin Denizi'nde yaşanan gerginlikler olmak üzere, kendi aralarında pek çok sorun yaşarken böylesi kapsamlı bir ekonomik pazar oluşturmaları doğrusu ilgi çekici olan bir başka gelişmedir. RCEP Anlaşması, Asya'nın 21'inci yüzyılda yeni ekonomik güç merkezi olacağının en somut göstergesi olarak değerlendirilebilecektir. Bu anlaşma sayesinde 2030 yılında Asya-Pasifik genelinde ihracatın 668 milyar dolar artacağı hesap edilmektedir, aynı dönemde Avrupa'daki ihracata etkisinin ise 9 milyar dolarlık bir azalma olarak görüleceği hesap edilmektedir. Dolayısıyla, başta Avrupa Birliği olmak üzere çok sayıdaki birliğe üye olan ülkeler bu anlaşmanın olumsuz etkileri üzerinde şimdiden çalışmaya koyulmuşlardır. Avrupa'yı ilgilendiren siyasi ve ekonomik gelişme ise Britanya'nın Avrupa Birliğinden ayrılması yani Brexit olarak alınan kararın anlaşmalı olarak yürürlüğe girmesidir. Bu durum sadece Avrupa'yı değil, neticeleri ve bundan sonraki olası gelişmeler itibarıyla dünyanın diğer bölgelerini de etkileyebilecek, diğer bölgelere de tesiri olabilecek mühim sonuçlar doğuracaktır. Olayı daha da basite indirgersek, 2020'nin ağır koşullarında Asya önemli bir girişimle yeni yüzyılın kalan bölümlerini etkisi altına alabilecek çıkışı yaparken Avrupa ise tam tersi bir ivmeyle muhatap olmak, yeni koşullara adapte olma yolunda daha fazla gayret sarf etmek durumunda kalmıştır. İşte böylesi bir dönemde bugün görüştüğümüz ve Dışişleri Komisyonundan geçerek Genel Kurulun gündemine gelmesi beklenen, başta karşılıklı ticaret ve savunma olmak üzere her alanda yapılmış bulunan anlaşmaların ülkemiz açısından da önemi büyüktür. Bu anlaşmalar arasında -yaygın adıyla- İngiltere'yle vardığımız anlaşmanın önemi kuşku yok ki her iki taraf açısından da zamanlama, niyet ve içerik bakımından oldukça değerlidir.

Avrupa'da 17 milyar dolarlık ticaret hacmiyle Almanya'dan sonra en büyük ticaret ortağımız olan İngiltere'yle ilişkilerimiz tarihsel bir derinliğe sahiptir. Yurt dışındaki toplam yatırım tutarımızın da yaklaşık olarak yüzde 10'u yine bu ülkede bulunmaktadır. Her alanda kapsamlı iş birliği imkânımızın olduğu İngiltere'yle gündemimize konu olan anlaşmanın 2017 yılından bu yana görüşüldüğü kaydedilmektedir. Kayda değer bir başka husus ise İngiltere'nin Avrupa Birliğinden ayrılmasına ilişkin vardığı anlaşmanın ardından ilk serbest ticaret anlaşmasını ülkemizle imzalamış olduğudur. Şimdiye kadar Avrupa Birliğiyle süregelen Gümrük Birliği Anlaşması çerçevesinde ticaret yaptığımız İngiltere'yle bundan sonraki döneme yönelik varılan serbest ticaret anlaşması uyarınca ülkemizin 2,4 milyar dolarlık kayıp yaşamasının önüne geçilmiştir. Ayrıca, anlaşma kapsamında, ihracatımızın yüzde 95'ini oluşturan sanayi ürünlerinde gümrük vergilerinin kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Hazır giyim, beyaz eşya, otomotiv, gıda ve tarım ürünlerinin ticareti konusunda da ülkemizin menfaatlerinin korunduğu görülmektedir. Dolayısıyla, İngiltere'yle imzalanan serbest ticaret anlaşmasıyla ülkemizin çıkarlarının her yönden gözetildiği açıktır, ikili ilişkilerimiz açısından doğru zamanda doğru bir adım atılmıştır. Temennimiz, İngiltere'yle ilişkilerimizde etkilenme potansiyeli bulunan diğer sektörler için de kapsamlı bir değerlendirme sonucu eksikliklerin kısa zamanda giderilmesidir. Diğer yandan, Avrupa Birliğinden ayrılarak kendine yeni bir rota çizmek isteyen İngiltere'nin başta Kıbrıs ve Doğu Akdeniz meseleleri, müşterek eylem konuları olmak üzere ülkemize yönelik nasıl bir politika izleyeceği de önemli olacaktır.

İngiltere'yle geliştirilen yeni ticari ve siyasi ortaklık, Avrupa Birliğiyle gündemimize getirdiğimiz ve revize edilmesini talep ettiğimiz Gümrük Birliği Anlaşması üzerinde de tesir edebilecek, menfaatlerimize doğacak sonuçlar verebilecektir. Dolayısıyla, dünya ticaret pazarının bir ucunun dayandığı İngiltere ile öbür ucunun uzandığı Çin ve Uzak Doğu Asya arasında güncel gelişmeleri ülkemizin vaktinde değerlendirerek başarılı bir siyaset izlediği görülmektedir. Gelinen aşamada Londra ve Pekin arasında ticaret mallarının dolaşımı Ankara üzerinden yapılmaya koyulduysa buradaki ağırlık merkezini her çevre doğru hesap etmek durumundadır.

Ağır gündemler ve hızlı gelişmelerle seyreden 21'inci yüzyılda Türkiye, bir başı Doğu'ya bir başı Batı'ya bakan, bir pençesiyle Doğu'yu diğeriyle Batı'yı tutan Selçuklu Türk kartalı edası ve ölçüsünü koruyarak yoluna devam etmelidir; mühim olan da budur. Asya da bizim gündemimizdedir, Avrupa da öyle ve elbette Avrupa'da olduğumuz kadar Asya'da da varız, var olmaya, potansiyelimizi daha da artırmaya devam edeceğiz, etmeliyiz.

Biz Türkiye'yiz, büyük hedefleri ve vizyonu olan, her alanda bağımsızlığını önceleyen, dünyada insanlığın huzur bulmasını arzulayan, iddialı, güçlü ve köklü bir devletiz.

Bu vesileyle sözlerime son verirken ilgili anlaşmaların tümüne olumlu yönde oy vereceğimizi belirtiyor, hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, Gazi Meclisimizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)