| Konu: | (10/38, 466, 494, 536, 978, 983, 984) Esas Numaralı Bilişim Teknolojileri Bağımlılığının Etkilerinin İncelenerek Olası Zararlarının Bertaraf Edilmesi ve Bu Teknolojilerin Kontrollü Kullanımının Sağlanması İçin Yapılması Gerekenlerin Saptanması Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 46 |
| Tarih: | 11.02.2021 |
AK PARTİ GRUBU ADINA NABİ AVCI (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; önce hepinizi hürmetle muhabbetle selamlıyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisinin belki de en uzun adlı araştırma komisyonunun başkanı olarak hepinizi, bu Komisyon çalışmalarına katılan bütün arkadaşlarım adına tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTI sıralarından alkışlar)
"Bilişim Teknolojileri Bağımlılığını Araştırma Komisyonu" diye özetledik biz bu sekiz satır süren başlığı; Bilişim Teknolojileri Bağımlılığını Araştırma Komisyonu... Bu Komisyon bildiğiniz gibi iki yıl önce, 21 Şubat 2019 tarihinde AK PARTİ, CHP, MHP, HDP ve İYİ PARTİ'nin önergeleriyle kurulmuş bir araştırma komisyonu idi. Komisyonumuz 8 Mayıs 2019 tarihinde çalışmalarına başladı; arada uzatmalar da alarak 21 Kasım 2019'da çalışmalarımızı tamamladık. Bu Komisyon çalışmalarında Mecliste grubu bulunan partilerimizden 12 üye arkadaşımız çalıştı, 9 da uzmanımız görev yaptı. Ben hepsine bu süreçteki uyumlu çalışmalarından ötürü, katkılarından ötürü çok teşekkür ediyorum. Gerçekten verimli bir Komisyon çalışması yürüttük hep birlikte, onun için çok teşekkür ediyorum.
13 toplantı düzenledik ve bu toplantılarda ilgili kamu kuruluşlarından, ilgili sivil toplum kuruluşlarından, üniversitelerden hocalarımızı, hekimlerimizi, uzmanlarımızı davet ettik, dinledik. Son Komisyon dinleme toplantısını da geniş kapsamlı bir çalıştay olarak düzenledik.
Bu komisyonlarda görev yapan, sunum yapan, bizimle bilgilerini, önerilerini paylaşan kimlerdi; onları da hem teşekkür için hem de Komisyonumuzun nasıl bir perspektifle çalıştığını göstermesi bakımından kısaca arz etmek istiyorum. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Ruh Dairesi Başkanlığının temsilcisini dinledik. Muhtelif toplantılarda Türkiye Yeşilay Cemiyetinin özellikle teknoloji bağımlılığıyla mücadele eden birimlerinin temsilcilerini dinledik. Bakırçay Üniversitesi Psikoloji Bölümü temsilcisi arkadaşımızı dinledik. Millî Eğitim Bakanlığından Talim ve Terbiye Kurulu Başkan Yardımcısını ve Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürünü, Çalışma, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürünü, Bakırköy Profesör Doktor Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Kliniği eğitim sorumlusu arkadaşımızı, uzmanımızı, hocamızı dinledik. Gençlik ve Spor Bakanlığı Eğitim, Araştırma ve Koordinasyon Genel Müdürümüzü, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu İnternet Dairesi Başkanını, Ege Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanını -bunların her birini ayrı ayrı toplantılarda dinledik, hepsini bir arada değil- Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığını, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği temsilcisini, Genel Başkanını, Düzce Üniversitesi Bağımlılıkla Mücadele Uygulama ve Araştırma Merkezi temsilcisini, Müdürünü, İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Enstitüsü temsilcisini, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dernekleri Federasyonu üyesini, Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Anabilim Dalı temsilcisini, Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı öğretim üyesini, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesini, Türkiye Bilişim Derneği İcra Kurulu Başkanını, Türkiye Bilişim Derneği İcra Sektör Kurulu üyesini -hani sektör temsilcilerini de dinlemek bakımından, biraz önce eksikliği işaret edildiği için söylüyorum- Türk Psikiyatri Derneği temsilcisini, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi temsilcisini, Bilişim Teknolojileri Eğitimcileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanını, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerini, Millî Eğitim Bakanlığından Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Rehberlik Hizmetleri Daire Başkanlığını, Temel Eğitim Genel Müdürünü, Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Bilgisayar Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyesini, RTÜK İzleme ve Değerlendirme Daire Başkanını, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji Bölümü temsilcisini, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı iletişim uzmanını, Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu üyesini, Başkent Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Programı temsilcisini, Hitit Üniversitesi Sungurlu Meslek Yüksekokulu Bilişim Teknolojileri Bölümü temsilcisini dinledik. Ayrıca, bunların dışında bilgi aldığımız uzmanların listesi var, onları raporumuzda zaten göreceksiniz.
Raporumuz bu uzman ve ilgili kurum görüşlerinin dinlenmesinden sonra -dediğim gibi- son toplantımızda, 13'üncü toplantımızda ayrı ayrı dinlediğimiz bu uzmanları bir araya toplayarak yani birbirlerinin farklı oturumlarda söylediklerinden onlar da haberdar olsunlar ve varsa itirazları veya karşı görüşleri veya katkıları, o çalıştayda yapabilsinler diye bir araya getirdik. Böylece 3 bölümden oluşan raporumuz ortaya çıktı.
Raporumuzun birinci bölümünde -daha önce arkadaşlarımız uzun uzun içerikten bahsettikleri için ben çok kısa cümlelerle içeriği özetleyeceğim- teknoloji bağımlılığının tanımı, yaygınlığı, belirtileri, sebepleri, dünyadaki ve Türkiye'deki genel durumu ile bağımlılık aşamasına varmış olgularda tedavi yöntemleri; ikinci bölümünde, kamu ve sivil toplum kuruluşlarının, teknoloji bağımlılığıyla mücadele kapsamında yürüttükleri faaliyetlere yer verdik. Üçüncü bölümde de teknoloji bağımlılığının önlenmesine yönelik tedbirlere ilişkin çözüm önerilerine ve ayrıca ayrıntılı bir uygulama takvimine yer verdik.
Şimdi, bu uygulama takvimi -biraz önce Kamil Bey'in de söylediği gibi- bir anlamda anakronik hâle geldi çünkü Meclis geç toplandı. Mayısta bizim raporumuz yayınlandı, araya yaz tatili girdi; ekimde açıldık, araya bütçe girdi. Dolayısıyla, sanıyorum, Meclis Danışma Kurulu ancak bu tarihlerde bize imkân sağlamış oldu.
Bu uygulama takvimimize hem yapılması gereken işleri hem de yapılmasından kimlerin sorumlu olacağını -resmî ya da özel hangi kurumların- sorumlu kurum ve kuruluşları; bir de doğrudan sorumlu olmamakla birlikte yapılacak bu faaliyetlere bir şekilde katkıda bulunabileceği düşünülen ilgili kurum ve kuruluşları koyduk. Böylece hem tedbirlerimizi hem de bunların kimler eliyle ve nasıl yapılacağı konusunda bir uygulama takvimi oluşturmuş olduk.
Şimdi, iyi, güzel yaptık, sonra ne oldu? Sonra, sosyal bilimciler arasında çok kullanılan bir şakaya atıfla söyleyeyim. Bilim adamları zaman zaman derler ki: "Pis bir gerçek güzelim teoriyi berbat etti." Bizim de güzelim Komisyon raporumuzu maalesef, pis bir gerçek, bir salgın gerçeği bu raporda öngördüğümüz her şeyi bir anda ya anakronik hâle getirdi veya imkânsız hâle getirdi, kullanılamaz hâle getirdi çünkü rapora bir baktığınız zaman -arkadaşlarımız da bir kısmını zaten özetlediler- göreceksiniz ki biz, bu raporda ne yapılması gerektiğini söylüyorsak özellikle çocuklar için, gençler için, kıdemli vatandaşlarımız için, emekliler için, bütün vatandaşlarımız için teknoloji bağımlılığıyla mücadele bağlamında ne yapılması gerektiğini öneriyorsak bu salgın 11 Mart 2020'den itibaren bütün dünyayla birlikte Türkiye'de de bunların tam tersini önermeye, önermekle de yetinmeyip yaptırımlara bağlamaya başladık. Yani biz, bu raporumuzda, çok kabaca söylersek: "Aman, gençler evlerde oturup kalmasınlar; akranlarıyla buluşsunlar, spor yapsınlar, gezsinler, eğlensinler, birlikte kulüp faaliyetleri yapsınlar." vesaire gibi bugünlerde yapılmasını engellediğimiz bütün faaliyetleri burada öneri olarak koymuştuk. Maalesef, bu nedenle virüs bizim bu güzel raporumuzu büsbütün etkisiz hâle getiremediyse de geciktirmiş oldu. Öyle ümit ediyorum ki önümüzdeki dönemde inşallah, bu salgın sürecini atlattıktan sonra bu raporda öngördüğümüz tedbirler el birliğiyle alınır ve gerek çocuklarımızın gerek gençlerimizin gerek bütün vatandaşlarımızın bütün dünyaya yayılmış olan bu bağımlılık türünden kurtulmaları için en azından bir altyapı oluşturulmuş olur.
Şimdi, burada, bu nasıl olacak? Dediğim gibi salgın nedeniyle bu rapordaki bazı öneriler anakronik hâle geldi ama Meclisimiz geçen yıl, yakınlarda yeni bir ihtisas komisyonu kurdu, Dijital Mecralar Komisyonu. Dolayısıyla bizim raporumuz, bizim geçici araştırma komisyonumuzun hazırladığı bu rapor ümit ediyorum ki yine bütün partilerden üyelerin katıldığı ihtisas komisyonumuzda, Dijital Mecralar Komisyonunda tartışılır. Bu önerilerden hangilerinin hâlâ yapılması gerektiğini, hangilerinin ne tür bir revizyondan geçirildikten sonra uygulamaya konulabileceğini arkadaşlarımız orada enine boyuna tartışırlar, biz de bu araştırma komisyonunun üyeleri olarak bugüne kadar bu çalışmalara yaptığımız bu katkılarla müftehir oluruz.
Ben ve benden önce konuşan arkadaşlarım Komisyon raporuyla ilgili söylenmesi gereken hemen hemen her şeyi -içerikle ilgili- söyledikleri için sözü çok fazla uzatmak istemiyorum ama Komisyonumuzun yaptığı çalışmanın bir önemli faydası da şu oldu: Pek çok başka alandaki bir ulusal zafiyetimizi bu alanda da gördük. Dediğim gibi, biraz önce listesini kısaca arz ettiğim, çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarından, sivil toplum kuruluşlarından, yerel yönetimlerden insanları, uzmanları dinledik. Hem kamu kuruluşlarında hem sivil toplum kuruluşlarında hem yerel yönetimlerde hem üniversitelerimizde çok güzel işler yapılıyor fakat kurumlarımız ne yazık ki birbirlerinin ne yaptıklarından, nasıl yaptıklarından yeterince haberdar değiller. Onun için, zaten bizim Komisyonumuzun bir önerisi de bütün bu yapılan faaliyetlerden ilgili bütün kurumları haberdar edecek bir iletişim ağının mutlaka kurulması gerektiği idi. Ümit ediyorum ki kurulmuş olan Dijital Mecralar Komisyonu bu eksikliği de giderecek bir platform oluşturulmasına öncelik verir. Zaten o Komisyonun verimli çalışabilmesi için de böyle bir platforma gerçekten ihtiyaç var.
Evet, ben, illa yirmi dakikayı doldurmak gibi bir iddia içinde değilim, söyleyebileceklerimin tamamını söyleyemedim ama şunu söyleyeyim: Sadece dijital uygulamalar, dijital teknolojilerin özellikle çocuklarımıza, gençlerimize yönelik zararlı etkileri konusunda değil, özellikle Sanayi Devrimi'nden müdevver kurumların, başta eğitim olmak üzere, hatta kendimizi de katarak söyleyelim, yasama süreçleri olmak üzere, bütün bu kurumların ne kadar hızla anakronikleşmekte olduğunu, ne kadar her şeyi yeniden ve yeni koşullarda düşünmemiz gerektiğini bu pandemi süreci bize, hepimize çok güzel gösterdi. Biz, şimdi, bir alacakaranlıktan geçiyoruz, dediğim gibi, geçmişte kalan, Sanayi Devrimi'nden müdevver fabrika düzenine dayalı, fabrika düzeni mantığıyla tasarlanmış kurumlar, eğitim kurumları, yasama kurumları vesaire, bürokratik yapılarımız, bunların hepsinin birer birer dökülmekte olduklarını bu salgın süreci bize gösterdi, gösteriyor, daha da gösterecek. Onun için bu yeni dönemin çok farklı bakış açılarıyla ve artık yalama olmuş birtakım dar siyasal kalıplar dışında da bakabilme kabiliyetini bize kazandırması dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)