GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:49
Tarih:18.02.2021

HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Nefret söylemi, ayrımcılık ve nefret suçlarını nedenleriyle, bunlara karşı hukuki ve demokratik mücadele konusunda gerekli çalışmaların yapılması, toplumdaki nefretin engellenmesi ve nefret yasası çıkarılması için ön hazırlık olması amacıyla bir araştırma komisyonu kurulmasını öneriyoruz.

Nefret suçu, failin din, dil, ırk, etnik köken, engelli olma, cinsiyet ve cinsel yönelmeye dair sahip olduğu ön yargıyla bu özelliklerden birine sahip olduğunu bildiği veya varsaydığı bir diğer kişiye karşı geliştirdiği suç olarak tanımlanmaktadır. Bir kişinin bir azınlık grubuna dâhil olması nedeniyle zarar verici ya da aşağılayıcı davranışlara veya sözlere maruz kalması olarak tanımlayanlar da vardır. Bu kapsamda ön yargıdan kaynaklı motivasyonla gerçekleştirilen saldırı, cinayet, tecavüz ve mülke karşı suçlarla birlikte şiddet tehdidi ve diğer her türlü aşağılayıcı hareketler de nefret suçu kapsamında değerlendirilmektedir.

Nefret suçu, esasen mevzuatımızda açıkça düzenlenmiş değil, herhangi bir hukuk metninde de yer almıyor. Nefret suçu kavramı ilk kez 1980'li yılların sonunda özellikle Amerika'da beyaz bir grubun siyahlara yönelik yaygın biçimde saldırılar gerçekleştirmesi ve bu saldırıların basında yer almasıyla beraber kavramsal olarak kullanılmaya başlandı. Nefret suçundan söz edilebilmesi için iki koşulun bir arada var olması gerektiği söyleniyor: Birincisi, ceza kanunlarında nefret suçunun açıkça düzenlenmiş olması gerektiği; ikincisi de, failin bu suçu mağdurun belirli bir gruba aidiyetinden kaynaklanan nefret saikiyle veya ön yargıyla işlemiş olması gerekir. Bizim ceza kanunlarımızda, başta da söyledim, nefret suçu açıkça düzenlenmiş değil ancak Anayasa'nın 10'uncu maddesinde herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin, yasa önünde eşit olduğu açıkça düzenleniyor. Türk Ceza Kanunu'nun 3'üncü maddesinde de "adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi" açıkça düzenlenmiş ancak Anayasa'nın ve Türk Ceza Kanunu'nun anılan hükmü mahkemelerce göz önünde bulundurulmuyor.

Kuşkusuz, ceza kanunlarında nefret suçunun açıkça veya örtülü bir şekilde düzenlenmemiş olması önemli bir tartışma başlığı ama temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmeler bu konuda referans alınabilir ve uluslararası sözleşmeler göz önünde bulundurularak nefret suçlarının cezalandırılması sağlanabilir.

Bugün, burada, bu önergeyi sunmuş olmamızın asıl nedeni Ceza Kanunu'nda düzenlendi mi düzenlenmedi mi değil; asıl amacımız şu: Nefret suçuna giden yol, nefret söylemleri. Nefret söylemlerinin yaygınlığı da bir ülkede gerçekten nefret suçunun tartışılmasının önünü açacak bir şey.

Bakın, ben size birkaç tane örnek vereyim: LGBTİ'lere "sapkın" diyor bu ülkeyi yönetenler. Ermeni yurttaşlarımızdan bahsederken "Affedersiniz, Ermeni." diyor yöneticiler. Ana Muhalefet Partisi liderinin mezhebi ön plana çıkarılarak meydanlarda, bir biçimde, mezhebi yuhalattırılabiliyor veya muhalefet partisine, partimize yönelik olarak "haşere" denilebiliyor, "telef edilmesi gereken haşereler" denilebiliyor. İşte, bunların hepsi nefret söylemleri. Ülkeyi yönetenler, siyasi partilerin liderleri, siyasi partileri adına söz kuranlar bu nefret söylemlerini olağan bir şekilde kullanmaya başlarsa eğer, bu toplumun en geniş kesimlerinde olağan olarak kullanılabilecek sözler gibi görülebilir. Dolayısıyla, bir Meclis araştırması komisyonu kurarsak eğer, bu komisyon da bu nefret söylemlerini derli toplu bir şekilde inceleyip en azından toplumun geniş kesimlerince bu söylemlerden uzak durulmasını sağlayacak bir alt yapı hazırlayabilir. Belki bu komisyonun bu hazırlığı aynı zamanda gelecekte ceza yasalarında nefret suçuna ilişkin düzenleme yapılmasının da temelini oluşturabilir diyoruz. Önce sözden başlar her şey, her şeyden önce sözlerimize dikkat edersek belki nefret suçlarının işlenmesini de engelleyebiliriz. Bir iktidar adına konuşan bir kişi bu nefret söylemlerini kullanırsa eğer...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Başkan.

...ülkeyi en üst düzeyde yönetenler bu tür kavramları kullanırsa eğer, bir vatandaşa mikrofon uzatıldığında o vatandaş da "Eğer cezalandırılmayacağımı bilsem 20 tane Ermeni'yi öldürürüm." demez. İşte, bu ülkenin en büyük sorunu, nefret söylemini ülkeyi yönetenlerin her gün, yine, yeniden dillendirerek nefreti yaygınlaştırmasıdır. Eğer bu hepimizi rahatsız ediyorsa böyle bir komisyon kurarak nefret söyleminin yaygınlaşmasını engelleyebiliriz diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)