| Konu: | İktisadi gelişmeler ve Doğu Anadolu'nun kalkınma trendine ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 50 |
| Tarih: | 23.02.2021 |
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Başkanım, çok teşekkür ediyorum, şahsınızda yüksek heyeti saygıyla, ihtiramla selamlıyorum.
Efendim, iki kavram, iki konsept -yeni ifadesiyle- dile getireceğim, onlar üzerine bir iki kelam etmeye çalışacağım.
Biri, genç jenerasyonun, özellikle 20'li yaşlardaki insanlarımızın hiç terennüm etmediği, aklına getirmediği bir kavram; makûs talih. Bizim yaşlardakiler, 40'lı yaşlardakiler çok iyi bilirler bu kavramı çünkü siyasetçiler biteviye bunu kullanırlardı. Özellikle seçim zeminlerinde yahut da siyasetçi bir yere vardığında mutlaka ama mutlaka öncelikli olarak dillendirdiği kavram buydu. Efendim "Buranın makûs talihini biz yeneceğiz, bizim çalışmalarımızla berhava edeceğiz." derlerdi. Hususen Doğu Anadolu Bölgesi için bu kavram kullanılırdı yani benim de içinde bulunduğum, ilimin içinde bulunduğu bölgemiz için kullanılırdı. Bizimle beraber berhava oldu, bertaraf oldu bu kavram; şu anda hayatın dışına itildi. Niye? Çünkü yaptıklarımızla, icraatlarımızla öylesine bir zemin hazırladık ki artık "makûs talih" diye bir kavram kullanılmaz oldu.
Bunu şunun için söylüyorum arkadaşlar: Erzurum'da bizim büyüklerimiz, özellikle maharet sahiplerine dönük "Dili varsa, dilceği de vardır." derlerdi. Göğsümü gere gere, böyle, başım çok dik bir biçimde altını çizerek söylüyorum: Öylesine bir on dokuz yıl yaşattık ki ülkemize, ülkemizin her zerresi, her zemini aynı şekilde kalkındı, gelişti. Şimdi, gittiğinizde Hakkâri'ye, ülkemizin eşsiz bir beldesidir, çok sık gitmişimdir, hâlen daha gidiyorum, eşi menendi olmayan bir zemin açılmıştır. Niye? Çünkü biz, Kastamonu ile Hakkâri'yi asla ayırmadık, Kocaeli ile Van'ı ayırmadık; bizim lügatimizde "öteki" diye bir kavram olmadı, o yüzden her yeri mamur hâle getirdik.
Bakın, bunları yaparken kullandığımız aparatlar vardı, kullandığımız kavramlar vardı, kullandığımız kurumlar vardı. Neydi bunlar? Daha önce "Devlet Planlama Teşkilatı" diye bir kurumumuz vardı, herkes bilir bunu. Bizimle beraber bu kalktı ama yerelde, hemen hemen her ili ifade eden özel devlet planlama teşkilatları ihdas ettik. Şu anda kalkınma ajansları bunu havidir, bunu içermektedir. Bunlar kanalıyla illere projeler geliştiriyoruz, o zeminler kalkınsın, gelişsin diye bir gayret sarf ediyoruz. Doğu Anadolu'da "DAP" diye bir kurumumuz var, yine eşsiz bir kurum, onunla beraber, mezralara varıncaya kadar insanlara huzur enjekte etmeye çalışıyoruz. Bunlar bizim sahaya nakşettiğimiz özel hâllerdir ve bundan dolayı ne kadar iftihar etsek azdır arkadaşlar. Bakın, ben Erzurum'dayım, Doğu Anadolu Sanayici ve İş Adamları Derneğinin 3 dönem Başkanlığını yaptım, o bölgeyi karış karış biliyorum ve şimdi, terörden arınmış, bölücü hainlerden arınmış bir zemin, öylesine huzurlu ki insanlarımız mutlu bir biçimde, devlete muti bir biçimde bu hizmetlerden istifade ediyorlar. Arzumuz ve isteğimiz o ki bütün bütün bu bölücü hâl ortadan kalksın ve kardeşane iklim berdevam olsun, süreklilik arz etsin.
Arkadaşlar, bu noktada bir şey söyleyeceğim. Bizim Erzurum'un Tekman ilçesi, Erzurum'u ifade eden çok eşsiz bir ilçemizdir, çok nadide bir ilçemizdir; orada "Selahattin Karakoç" diye bir ağabeyim var benim, yaşı 70'i geçmiştir; 13 şehidimizle ilgili, özellikle, konuşmam olduğunu duyunca "Şunu bir terennüm eder misin?" demişti bana, insanlık şarlatanları için yazmış, göndermiş bana: "İnsanlık Şarlatanları" diyor, "Onlar da insandılar." Kimin için diyor bunu? Katledilen 13 şehidimiz için diyor. "Kararan ufuklarda ağaran tandılar." diyor. "Beydiler, hakandılar, handılar/Sizden önce davranabilirlerdi ama sizi insan sandılar" diye bir dörtlük düşmüş bana, göndermiş. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Bunu Kürt kimlikli, bu milletin esaslı bir parçası olan Selahattin ağabeyim göndermiş. Bizim bütün mukimlerimiz yani o bölgede yaşayan herkes bu kıvamdadır, bu niteliktedir, vatanseverdir, kalitelidir, milletine bağlıdır, yürekten bağlıdır. Dolayısıyla, böyle olduğu için arkadaşlar, bereket de sahaya yayılıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın üslubu, tarzı herkesin yüreğine nakşolunmuş bir hâlde ve Cumhur İttifakımız, özellikle 14 tane ilden bahsedeceğim...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Efendim, bu Erzurum'un köylerinde internet yok Sayın Başkan, ona ne zaman...
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aydemir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - İnan ki yok ya, Erzurum'un köylerinde internet yok.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Değerli Başkanım, bir şey söyleyeceğim, Mahmut Bey bir özel not düştü; bu, çok değerli.
Söylediğin şeyi çok önemsiyorum Mahmut Bey. Şimdi, ne isteniyor bizden?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bir dakika verin Başkanım, ne olur ya.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Bütün problemleri hallettik biz elhamdülillah, köylerimize internet kafe talep ediliyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) - Yani yol talep etmiyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ya internet yok Sayın Başkanım.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Yollar bitti, su bitti, elektrik bitti; dört başı mamur hâldeyiz, Mahmut Bey de bunu teyit ediyor ve elhamdülillah bunları da yapma gayretindeyiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Başkanım, sözleri anlaşılmıyor, hatip değerli şeyler anlatıyor, bir izin verin.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Ben, bu noktada bütün milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Ben, bu noktada AK PARTİ heyetine ve Cumhur İttifakı'nı ifade eden Milliyetçi Hareket Partisi heyetine...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ayrıştırıcı dil kullanma, hepimiz birliğiz burada.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - ...hususen yüreğimle teşekkür ediyorum, Allah var etsin.
Hepinize saygı sunuyorum, var olun, sağ olun. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)