| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 50 |
| Tarih: | 23.02.2021 |
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ana dil hakkının Türkiye'de konuşulan tüm dillere uygulanması için gerekli tedbirlerin alınması ve kültürel çeşitliliği, çok dilliliği desteklemek amacıyla Anayasa'nın 98'inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir önerge sunduk. Bu önerge konusunda desteğinizi istiyorum. Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, bu vesileyle Dünya Ana Dil Günü'nün tüm dünya halklarına kutlu olmasını ve ana diller üzerindeki tüm baskıların kaldırılmasını umuyorum.
1999 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO tarafından 21 Şubat günü Dünya Ana Dil Günü olarak kabul edildi. Bugünün kabul edilmesinin birkaç nedeni vardı; çok dilliliği ve kültürel çeşitliliği desteklemek, ana dilin kullanımı ve geliştirilmesinin önündeki yasal engelleri kaldırmak ve ana dili öğrenim hakkına dikkat çekmek amaçları taşıyordu.
Aradan geçen yirmi iki yılda Türkiye'de konuşulan ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan veya kırılgan kategorisinde yer alan 18 dilin korunması ve yok olmalarının önüne geçilmesi için hâlâ gerekli anayasal düzenlemeler yapılmadı, ana dil hakkının önündeki engeller kaldırılmadı.
İlk kez 2000 yılında dünya çapında kültürel çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek amacıyla kutlanmaya başlayan Dünya Ana Dil Günü kültürel olarak çok çeşitli olan Türkiye açısından da oldukça önemli bir anlam taşıyor. Zira, UNESCO raporuna göre, dünyada 2.500, Türkiye'de de 18 dil ya yok olma tehlikesiyle karşı karşıya veya büyük bir tehditle karşı karşıya.
Türkiye'de konuşulan ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan 3 tane dil var: Bunlar; Ubıhça, Mlahso dili ve Kapodokya Yunancası. Yine, UNESCO raporlarına göre, Adıgece, Abhazca, Kabar-Çerkez dilleri ile Kürtçenin Zazaki lehçesi de kırılgan diller arasında yer alıyor.
Bu yıl 22'ncisi kutlanan Dünya Ana Dil Günü, Kürtçe, Arapça, Lazca, Ermenice, Hemşince, Çerkezce, Çeçence, Süryanice gibi dilleri konuşan milyonlarca insan, milyonlarca Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı kendi ana dillerinden koparıldığı, kendi ana dilleriyle eğitim hakları güvence altına alınmadığı için buruk bir ortamda kutlanıyor.
Dünya Ana Dil Günü'nde Türkiye'de büyük bir insan hakkı olan ana dilinde eğitim hakkı kısıtlanmıştır, bu politika sonucunda âdeta bir dil kırımı yaşanmaktadır. Ana dilinin kullanılmasının engellenmesi kuşkusuz toplumun değişik kesimleri açısından büyük sorunlara yol açıyor ama bundan en çok etkilenen çocuklar oluyor. Ana dilde eğitim hakkı desteklenmediği için Türkiye'de milyonlarca çocuk anne ve babalarının dillerini öğrenemiyor, bu dil yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Birleşmiş Milletlere ve Avrupa Konseyine tabi olan, bağlı olan ülkeler aslında ana dilin korunması için pek çok uluslararası sözleşmeye imza attı. İmza atan bu ülkelerden biri de Türkiye. Örneğin, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 18 Aralık 1992 tarihinde 47/135 sayılı bir karar aldı. Bu karar uyarınca, taraf olan devletlerin tamamı ana dilin korunması, geliştirilmesi ve kültürel çeşitliliğin, zenginliğin geliştirilmesi amacıyla bir dizi çalışma yürütecekti. Evet, Türkiye bu sözleşmeye imza attı ama imza attığı bu sözleşmedeki ana dilde eğitim konusundaki bütün maddelere çekince koydu. Dolayısıyla, Türkiye'de ana dilde eğitim hakkı, resmî olarak uluslararası sözleşmelere konulan çekinceler nedeniyle büyük bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Asıl sorun şu: Şimdi herkes diyor ki "Anayasa'mız açık, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına Türkçe dışında hiçbir dilde ana dilde eğitim yaptırılamaz." Bu bir Anayasa kuralı. Doğru, bu Anayasa kuralını tartışabiliriz ve bu Anayasa kuralını tartışılır buluyoruz ama ana dili olarak olmasa da bu ülkenin yurttaşlarına annelerinin diliyle, kendi dilleriyle eğitim olanağı tanınması için hiç mi bir adım atılamaz?
Ayrıca, ana dilde eğitim hakkını savunan partimiz veya partimizin dışındaki binlerce kurum...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Ek süre vermiyorum Sayın Tiryaki.
Teşekkür ediyorum.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Sadece şunu söyleyeyim: Bunun başka yolları var, ana dil temelli çok dilli eğitim yapılabilir. Bu eğitim kurumlarının hepsinde elbette Türkçe eğitim verilmelidir ama çocuklarımıza kendi ana dillerinde de eğitim verilmesinin yolu açılmalıdır diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)