| Konu: | (10/77, 372, 491, 534, 693, 817, 868, 992, 1004, 1018, 1150, 1170, 1221, 1305, 1434, 1518, 1806, 1815, 1943, 2009, 2139, 2206, 2391, 2909, 2929, 3031, 3032, 3382, 3558, 3575, 3581, 3583, 3647, 3677, 3682, 3690, 3708, 3740, 3769, 3798, 3817, 3831 ve 3840) No.lu Küresel İklim Değişikliğinin Etkilerinin En Aza İndirilmesi, Kuraklıkla Mücadele ve Su Kaynaklarının Verimli Kullanılması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 25.02.2021 |
CHP GRUBU ADINA ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, su kaynakları, kuraklık ve iklim değişikliği konusunda Meclis araştırması komisyonu kurulmasına ilişkin olarak Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini aktarmak üzere huzurunuzdayım. Geç kalınmış bir komisyon, defalarca Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerinin, genel başkan yardımcılarımızın verdiği bu konuda önergeler var ama geç kalındı. Geç kalındı ama iyi ki de oluyor, olması gereken bir komisyon çünkü.
Bakın, iklim krizi tüm dünyanın sorunu, sadece bizim Türkiye'nin sorunu değil, tüm dünyanın sorunu. Bu krizle mücadelede samimiyet gerekir, samimi olmak gerekir. "Dostlar bizi alışverişte görsün." diye komisyon kurulmaz, "Dostlar bizi alışverişte görsün." diye de çalışma yapılmaz. Ne yapmak gerekir? Mesela, Paris Anlaşması hâlâ yürürlüğe konulmadı. Neden Paris Anlaşması yürürlüğe konulmuyor, buna iyi bakmak gerekiyor. Mesela, Hükûmetin termik santrallerle ilgili uyguladığı politika yanlış, termik santrallerle ilgili bu politikasından artık vazgeçmesi gerekiyor, siyanürle altın ayrıştırma işinden vazgeçmesi gerekiyor, ormansızlaşmayı engellemesi gerekiyor. Kurak alanları yeşillendirmek yerine var olan yeşil alanları alıp millet bahçesi yapmakla iklim kriziyle mücadele edilmez. Millet bahçeleri yaparak iklim kriziyle mücadele edemezsiniz.
Bakın, size birkaç örnek vereceğim. İklim kriziyle mücadele, komisyon kuruluyor, eğer samimiyseniz şunları yapmalıydınız: Mesela, HES'ler konusu. Ufacık bir dere görüldüğü zaman, ufacık bir su, pınar görüldüğü zaman hemen oraya AK PARTİ Hükûmeti gitmiş, HES için izin vermiş. "Ya, o su o kadar HES'i kaldırmaz." dedik, defalarca söyledik, anlatamadık. Giresun'da, bir suyun üzerinde, bir çayın üzerinde 6 tane HES kurulmuş, ilk şiddetli yağmurun ardından her bir HES baraj görevi gördü ve ne oldu işte? Giresun'da sel, arkasından yaşamını yitiren yurttaşlarımız. Karadeniz'i HES çöplüğü hâline getirdiniz, iklim kriziyle mücadeleden bahsediyorsunuz.
Termik santraller meselesi. İklim kriziyle mücadele ediyorsanız önce şu kömürle çalışan termik santral teknolojisine son vermeniz gerekiyor. Dünya bıraktı, tüm dünya bıraktı, "Eski teknoloji." dedi ama AK PARTİ Hükûmeti hâlâ termik santrallerinden vazgeçmiyor. Benim seçim bölgemde, Afşin Elbistan'da 2 tane termik santral var, tutturmuşlar "6'ya çıkartacağız, 4 tane daha yapacağız." diyorlar. Üstelik bu termik santraller de zehir saçıyor zehir, filtre olmadığı için. Lafı gelmişken söyleyelim Afşin-Elbistan Termik Santrali zehir saçmaya, kül saçmaya devam ediyor. Maalesef, filtre yok. İlgili firma "Filtreyi taktım." dedi, filtre hâlâ takılmamış durumda. Sayın Cumhurbaşkanı yılbaşından önce dedi ki: "Ben buna izin vermem. Halktan mı, ranttan mı? Tabii ki halktan yana olacağım, filtresiz olan tüm santralleri kapatıyorum." Doğru bir karar verdi Sayın Cumhurbaşkanı, teşekkür ettik kendisine ama altı ay sonra tekrar açıldı, üstelik filtre takılmadığı hâlde.
Bakın, dünyanın her tarafında kar yağar, kar beyaz yağar dünyanın her tarafında, bir tek Afşin ve Elbistan'da siyah kar vardır, başka hiçbir yerde göremezsiniz siyah kar, bir tek Afşin'de ve Elbistan'da vardır. Hükûmete bir önerim, madem bunu yağdırıyorsunuz, madem kar siyah oluyor Afşin'de, Elbistan'da, bari farklı bir turizm kenti hâline getirin, dünyaya reklam yapın "Siyah karın olacağı tek yer Afşin ve Elbistan'dır." deyin, belki turist gelir. (CHP sıralarından alkışlar) Elbistan'a, Afşin'e kül yağdırmaya, zehir yağdırmaya devam ediyorsunuz. Bu kürsüde daha önce demiştim ki "Elbistan zehiristan oldu, külbistan oldu." Maalesef, Elbistan külbistan olmaya devam ediyor, lütfen, artık elinizi vicdanınıza koyun, 250 bin insanın yaşadığı yerde insanlara kıymayın.
Peki, başka? Madenler konusu. Değerli milletvekilleri, iklim kriziyle mücadelede samimiyseniz... Bir yıl içerisinde binin üzerinde yeni maden ruhsatı verilmesi için ihaleye izin verdiniz, binin üzerinde. Türkiye'yi delik deşik ettiniz. Ne için? Üç beş kuruş para kazanacağız diye. İklim kriziyle mücadelede samimiyseniz... "Su kıtlığı var." diyorsunuz, su kaynaklarına en büyük zarar veren siyanürle ayrıştırma, altın ayrıştırmasında siyanürün kullanılmasına izin veriyorsunuz; kuzey, güney, doğu, batı tüm Türkiye'de siyanürün kullanılmasına izin verdiniz. İşte, bu da siyanür haritası. Siyanürün kullanılmasına izin veriyorsunuz ve Türkiye'de su kaynaklarına siyanürün bulaşmasına sebep oluyorsunuz. O kadar gözünüz döndü ki az kalsın Kapadokya'ya da siyanürle altın ayrıştırması izni verecektiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Az kalsın o canım Kapadokya'yı, o Peri Bacaları'nı katledecektiniz, Kaz Dağları'nı Avustralyalılara, Kanadalılara peşkeş çektiğiniz gibi.
Gelelim bir başka konuya: İklim kriziyle mücadelede madem bu kadar samimisiniz, nedir bu Kanal İstanbul sevdanız ya, nedir Allah aşkına? Sayın Cumhurbaşkanı dün demiş ki: "İnatlarına yapacağız." Sayın Cumhurbaşkanına milletin kürsüsünden sesleniyorum: Milletle inatlaşılmaz. Milletle inatlaşanlar giderler, gitmişlerdir, siz de gideceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, son İstanbul seçimlerinde AK PARTİ çıktı, dedi ki: "Biz Kanal İstanbul'u yapacağız." Vatandaşa "En büyük vaadimiz Kanal İstanbul." dediler. Ne oldu? Vatandaş 800 bin fark attırdı. Ne oldu? İstanbul'u kaybettiniz. İşte, referandum odur. İstanbullu "Hayır, ben Kanal İstanbul'u istemiyorum." dedi ve İmamoğlu'na oy verdi. Siz hâlâ akıllanmamışsınız, anketlere bakmıyorsunuz çünkü son ankette İstanbullunun yüzde 72,4'ü Kanal İstanbul'u istemiyor.
Bir başka konu: Kanal İstanbul olursa ne olacak? Sizin verileriniz: Devlet Su İşleri verilerine göre Terkos Gölü ve Sazlıdere Barajı'nın yok edilmesi yüzünden yıllık en iyi senaryoda 70 milyon metreküp, kötü senaryoda 427 milyon metreküp içme suyu yok olacak, İstanbul susuzluk yaşayacak, İstanbul'un su kaynaklarının yüzde 29'u ortadan kalkacak. Marmara Denizi çürük yumurta gibi kokacak ve Karadeniz ekosistemi çökecek, su kaynakları ve havzalarında, tarımda tuzlanma ve kirlenme riski oluşacak. 5 bin hektarlık orman alanı yani yaklaşık 20 bin futbol sahası büyüklüğündeki orman yok olacak, en az 400 bin ağaç kesilecek, bu kadar ağacın yok olması 1 milyon 200 bin İstanbullunun bir yıllık oksijen kaynağının ortadan kalkmasına sebep olacak. 20 bin futbol sahası büyüklüğünde tarım alanı yok olacak; 30 bin kişilik tarımsal istihdam fırsatı, 136 milyon metrekare tarım alanı heba edilecek. "Kanal İstanbul" isimli bu ucube projeyi yaparsanız 440 adet mera, yaylak ya da kışlak vasıflı taşınmazdan 418'inin niteliği kaldırıldı, kaldırılmaya devam edecek. İmar ve yapılaşma yüzünden nüfus artacak bu bölgede, 316 bin kişinin yaşadığı bölgeye proje yüzünden 1 milyon 200 bin yeni nüfus eklenecek. Doğal, tarihî, kültürel alanlar yok olacak; 14 milyon metrekare arkeolojik, 2 milyon metrekare karma sit, 850 bin metrekare doğal sit alanı tehlikeye girecek. Yani arkadaşlar, 3 ilçe büyüklüğünde, 30 metre yüksekliğinde 1,3 milyar metreküp hafriyat oluşacak. İstanbul'da günde 10 bin kamyon hafriyat taşımak zorunda kalacak Kanal İstanbul Projesi'ni yaparsanız. Yapabilir misiniz? Zor yaparsınız. Öyle "İnadına yapacağız." demekle olmaz. Bir kez daha söyleyeyim, milletle inatlaşılmaz. İnşallah, zaten önümüzdeki günlerde yapılacak ilk seçimde de millet size bu inatlaşmanızın cevabını sandıkta verecek, sandıkta. İstanbul seçimlerinde aldığınız 800 bin fark var ya, onun daha böyle kat katını, milyon milyonunu inşallah sandıkta verecek ve size "Hadi hoşça kalın. Bu ülkeye verdiğiniz bu kadar zarar yeter." diyeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, iklim kriziyle mücadelede eğer bu kadar samimiyseniz... Tuttunuz Katar'la bir su anlaşması yaptınız. Bu Katar sevdanızı anlayamıyoruz yahu! Tank Paleti Katarlılara verdiniz, Borsa İstanbulu Katarlılara verdiniz, Kanal İstanbul'u Katarlılara vermeye çalışıyorsunuz, şimdi bir de su anlaşmasını Katarlılarla yapıyorsunuz. Allah aşkına, yahu, Katar nere, su nere? Kelin ilacı olsa başına çalar. Mesela bulsam bir ilaç ben de kendi kafama çalacağım. Gittiniz, susuzluk çeken, su sıkıntısı yaşayan Katar'la suyla ilgili anlaşma yaptınız "Gelin, bizi kurtarın." dediniz.
BAŞKAN - Sayın Özkoç alınacak bu söylediklerinizden ama.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) - Başkanım, siz de fena değilsiniz.
Değerli arkadaşlar, son elli sekiz saniyeyi de birazcık Kahramanmaraş'a ayırayım.
Sayın Akbaşoğlu, Sayın Başkan, her fırsatta böyle yüksek sesle, bağıra bağıra diyor ki: "Yaparsa AK PARTİ yapar." AK PARTİ Kahramanmaraşlılara dedi ki: "Elbistan'a havalimanı yapacağız." Liman miman yok, Elbistanlı havasını aldı. Seçimlerde AK PARTİ geldi Elbistan'a, Maraş'a dedi ki: "Şehir stadı yapacağız, Kahramanmaraş stadı olacak." Stat falan hayal, hikâye, eski stadımız elimizden gitti. "Hızlı tren gelecek Kahramanmaraş'a, müjdeler olsun." dediler. Sayın Cumhurbaşkanı geldi, mitingde söyledi, Mahir Bey söyledi, her gelen bakan söyledi "Hızlı tren Maraş'a gelecek." dediler. Teğet geçti, Gaziantep'e gitti. Maraşlılara hızlı treni çok gördüler.
Belediyeniz zaten yeterince başarısız. Belediyeyi anlatmaya kalksam burada, herhâlde sabaha kadar konuşmam gerekir, ona da Sayın Başkan izin vermez, baksanıza bir dakikayı bile vermiyor ama bir gün inşallah Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesinin bütün beceriksizliklerini de sizlere aktaracağım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)