| Konu: | Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 03.03.2021 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben 9'uncu madde üzerinde söz aldım. Burada çok önemli bir düzenleme yok açıkçası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun gözetim ve denetimine tabi kuruluşlardan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunca uygun görülenlerin üye olmaları amaçlanmakta ve birliğin ismi "Finansal Kurumlar Birliği" olarak değiştirilmektedir. Buna dair çok bir şey söylemeye gerek yok.
Fakat, şuna dair çok söz söylememiz gerekiyor: Bu hafta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bir İnsan Hakları Eylem Planı sundu, tamı tamına 180 sayfa. Ben bir kısmını inceleme fırsatı buldum ve sonra bu metinle yani bir kısmı burada olan bu metin ile gerçeklik arasındaki açı farkına bakınca da herhâlde Alice Harikalar Diyarında romanını ya da hikâyesini Tayyip Erdoğan'ın çok okuduğunu düşünmeye başladım.
Şimdi, değerli arkadaşlar, "Temel ilkeler" diye bir bölüm var ama tabii, en önemli kısmı şu: Bu eylem planının giriş kısmı gerçekten harika yani okuduğunuz zaman kendinizi eşit, özgür, demokratik bir ülkede hissediyorsunuz ve diyorsunuz ki: "Bu kadar iyi bir metni yazan AKP olabilir mi?" Ama sonra karıştırınca, aslında hepsinin geçmişte çıkmış yasalardan, Birleşmiş Milletlerden, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden alıntılarla dolu olduğunu görebiliyoruz. Şimdi, bunun "Temel ilkeler" diye bir bölümü var, birkaç maddesi var, sizlere okumak istiyorum. Örneğin diyorsunuz ki: "İnsan onuru bütün hakların özü olarak hukukun etkin koruması altındadır."
Şimdi, biz soruyoruz: Bu insan onuru sadece AKP'lilerin onurunu mu temsil ediyor? Mesela cezaevlerinde, gözaltı merkezlerinde, karakollarda çıplak aramaya maruz kalanların onuru sizi ilgilendiriyor mu? Yoksa, bu onur, bir yıl sonra gidip şikâyetçi oldukları için, aslında sizin için onursuzluk, ahlaksızlık mıdır? Ya da işkence yaptığınız insanların etkili başvuru yollarına ulaşmak için harcadıkları çaba yönünde en büyük ayrımcının, en büyük engelin siz olduğunu biliyor musunuz değerli arkadaşlar? İnfaz kurumlarınızın, cezaevi müdürlerinizin, başgardiyanlarınızın, bugün, her gün sistematik olarak cezaevlerinde insanlık onurunu zedelediğini biliyor musunuz? Sanırım biliyorsunuzdur. Yine "insan, doğuştan sahip olduğu vazgeçilmez haklarıyla yaşar. Devletin temel amaç ve görevi bu hakları korumak ve geliştirmektir." demişsiniz. Peki, "Korumak ve geliştirmektir." dediğiniz bu hakları Ceylan Önkol için tanımadınız değerli arkadaşlar. Uğur Kaymaz için, Berkin Elvan için, Medeni Yıldırım için, Miray bebek için, Taybet ana için, Roboski katliamında katlettiğiniz çocuklar için insan yaşamını korudunuz mu? Hayır, korumadınız çünkü sizin için onların hakkı korunmaya değer değil, çünkü onlar muhalif, çünkü onlar Kürt, çünkü onlar yok edilmesi gerekenler.
Peki, diğer bir şey, yine koymuşsunuz "Kamu hizmetlerinin eşit, tarafsız, dürüst biçimde sunulması bütün yönetsel faaliyetlerin temel özelliğidir." Soruyorum, yüzlerce dilde anons yaptığınız İstanbul Havalimanı'nda niye Kürtçe anons yapmıyorsunuz? Ya da niye Kürtçe ana dilde eğitim ve sağlık hizmeti vermiyorsunuz? Herkese tarafsız, dürüst biçimde sunulmasını buraya yazmışsınız. Tarafsızlık neyi kapsıyor sizin için? Kamu hizmetine erişebilmenin en temel özelliği ana dilinde olması değil midir değerli arkadaşlar? Bunu da pas geçmişsiniz.
Peki, o zaman başka bir şeye bakalım. Demişsiniz ki: "Dil, ırk, renk, cinsiyet ayrımı yapmadan ayrımcılık söz konusu olmayacak." Peki, soruyoruz: Kürtler, Aleviler, kadınlar, gayrimüslimler, LGBTI'ler, solcular, demokratlar, HDP'liler, muhalifler bu kapsamın içine giriyor mu, yoksa parantez açıp "Bunlar hariçtir." diye mi yazacaksınız değerli arkadaşlar? Sanırım bütün bu gruplar bu sizin belirttiğiniz ilkenin dışında kalıyorlar.
Diğer bir mesele ve bence çok önemli, burası çok önemli, şimdi demişsiniz ki: "Haklarının ihlal edildiğini iddia eden herkes etkili kanun yollarına zahmetsiz şekilde erişebilmelidir. Adalete erişim, hak ve özgürlüklere saygının merkezindedir." Ya, biz KHK'liyiz, dört yıldır OHAL Komisyonu karar versin de yargıya ulaşalım diye bekliyoruz. Siz bu ilkeyi yazarken gerçekten hiç utanmadınız mı ya?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Bunu bir KHK'linin okuyacağını, kanun hükmünde kararnamelerle işinden, aşından ettiğiniz insanların okuyacağını ve dört yıldır bu insanların mahkemeye ulaşmak için OHAL Komisyon kararını beklediğini bilmiyor musunuz? Bu yıl bir kez daha uzattınız Komisyonun görev süresini. Nasıl yazıyorsunuz buraya? Yazabiliyorsunuz yani bu kadar pervasız olabiliyorsunuz. Yaptığınız başka bir şey, söylediğiniz başka bir şey ama çok açık ve net söyleyelim, biz sizi yaptıklarınızdan tanıyoruz.
Bir de buraya başka koyduklarınız var: Masumiyet karinesi, adil yargılanma vesaire vesaire. Soruyoruz: Masumiyet karinesi Selahattin Demirtaş için niye geçerli değil? Masumiyet karinesi HDP'liler için, Kürtler için niye geçerli değil? Bir tek sizin için mi masumiyet karinesi geçerli değerli arkadaşlar?
Cezanın kişisel sorumluluğu. Siz, bu ülkede Can Dündar ceza aldı diye eşinin pasaportuna üç yıl el koydunuz, yasal olmayan yöntemlerle yurt dışına çıktı. Hangi sorumluluk? Hangi şahsi sorumluluk?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Siz bütün aileyi arşiv araştırması diye fişlediniz, insanları işe almadınız ya. Önce dönün, aynaya bakın ve lütfen ama lütfen biraz utanın. Biraz utanın, çok değil.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)