| Konu: | Şiddetsiz siyasete ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 10.03.2021 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılına giriyoruz, iki yıl var. 2023 hedefleri koymuşuz. Bakın şu 2023 hedeflerine, ekonomik göstergelere bakın, büyümeye bakın, işsizliğe bakın; bunlar sorun ama bunların hepsi halledilebilir yani bu memlekette güneş doğdukça, yağmur yağdıkça bu millet çalışır eder ekmeğini de büyütür, inşallah adaletli bir şekilde bunu paylaşır ama bir topluluk millet olma vasfını yavaş yavaş kaybediyorsa bu zordur arkadaşlar, barışı kaybediyorsa bu zordur arkadaşlar. O nedenle, 2023'e doğru yani cumhuriyetin ikinci yüzyılına gelirken bu konuyla ilgili size birkaç cümle edeceğim. Bakın -eğer millet olma vasfımızı kaybedersek dedim- siz değerli arkadaşlarım, Adalet ve Kalkınma Partisine söylüyorum özellikle "2023 hedefleri" filan diyorsunuz ama milletin bir yarısını -hadi düşmanlaştırmak demeyeyim- ötekileştirmek, milletin içinden çıkarmak için âdeta çırpınıyorsunuz; böyle iş olmaz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Kimi çıkardık ya?
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Bakın, bugün İstiklal Marşı'nı konuşuyoruz -Cumhurbaşkanımız da sergi açtı- İstiklal Marşı'nı bile kavganın aracı hâline getiriyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Nasıl ya?
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Milletin öbür yarısını İstiklal Marşı'na bile dâhil etmiyorsunuz, Yemen türküsünden bile dışlıyorsunuz milletin öteki yarısını; böyle olmaz değerli arkadaşlarım. Barış olmadan cumhuriyetin ikinci yüzyılı olmaz, sıkıntılı olur. Birinci yüzyılı şöyle böyle, oranın gerçeklerine dair, hatasıyla sevabıyla çok şükür geçtik ama bu topraklarda barış içinde yaşamazsak ikinci yüzyıla çok sıkıntılı gireriz değerli arkadaşlarım.
Bakın "barış" dediğimiz zaman da "Türkiye'de iç barıştan söz ediyorum." dediğimiz zaman da bir temel mesele Kürt meselesidir. "Hayır, böyle bir mesele kalmamıştır, biz bu işi hallettik. İşte, ne yaptık biz? TRT Şeş'i yaptık, şunu yaptık, bunu yaptık, bu işleri çözdük." Böyle değil değerli arkadaşlar, böyle değil.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ne mesela, nedir?
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) - Yazık, yazık!
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Bakın, Kürtlerin ya da kendini o şekilde tanımlayan insanların birtakım talepleri var.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Nedir, ne? Mesela ne?
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - "Yok." diyebilirsiniz bunlara, eleştirebilirsiniz, "Ne?" diye de sorabilirsiniz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Talep nedir, talep ne?
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Dinleyin arkadaşlar.
Bu talepler iki şekilde dile getiriliyor.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Talep ne?
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - İbrahim, bir dinle!
İki şekilde dile getiriliyor. Bir tanesi, şiddetle, terörle, fetişle dile getiriliyor; bir başka şey de var, demokrasiyle, konuşmayla, siyasetle, Meclisle değerli arkadaşlarım. Bizim bu ikinci yolun, demokrasiyle, siyasetle, konuşmayla, Meclisle, Ankara'yla talepleri dile getiren yolun önünü açmamız gerekiyor değerli arkadaşlarım. Bunu yapmadığımız zaman iş yürümez.
"Hayır." diyeceksiniz. Evet, doğru, ben de katılıyorum, PKK ile HDP arasında sosyolojik bir bağ ve siyasal etkileşimin olduğu bir gerçek ama HDP, kim ne dersin, eksiklikleriyle, hatalarıyla, problemleriyle, terörü kınadı, kınamadı, her neyse ama varlığıyla Kürt meselesi, bu istikametteki talepleri siyasi olarak, siyasetin meşruiyeti içinde yasal olarak dile getirmenin temsilcisidir; ne deseniz de budur değerli arkadaşlarım, böyle olmalıdır, bu hâle getirmeliyiz; eğer bunu yapmazsak bir yol alamayız, bunu bu şekilde bilin.
Değerli arkadaşlarım, "Şöyle yaptık, böyle yaptık..." Bugün bu noktada isek geçmişte muhalefet eden, iktidar eden herkesin, siyasetin büyük bir sorumluluğu var bu sorunun hâlâ var olması ve hâlâ şiddetin olması, terörün olması, can alması, şehitlerimizin olmasında, bu işin çözülmemesinde büyük bir katkısı var. Bakın, söylediklerimiz ve yaptıklarımız önemli. Bugüne kadar olanları bir tarafa koymak durumundayız değerli arkadaşlarım. Siyasetin önünün açılması gerekiyor, demokratik siyasetin önünün açılması gerekiyor. Bu taleplerin burada, Ankara'da siyasi olarak, konuşularak, müzakere yoluyla açılması gerekiyor. Bunu yapmazsanız yani "HDP'yi kapatacağız." "HDP'li milletvekillerini bu Ankara'dan, Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkaracağız..." Bu yol değildir değerli arkadaşlarım.
Bakın, HDP'yi kapatmak, her şeyden evvel, demokratik yolla, konuşarak, müzakere edilerek Kürt taleplerini konuşmak ve sonuca bağlamanın yolunu kapatmak demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Bekaroğlu...
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - HDP'yi kapatmanın ve HDP'li milletvekillerini buradan, Meclisten çıkarmanın çok daha vahim bir sonucu vardır. HDP'ye oy verenleri yani çoğu Kürt yurttaşlarımızı, vatandaşlarımızı bu milletten, bu topluluktan, bu ülkeden duygusal olarak koparıyoruz değerli arkadaşlarım. "Ben milletvekili seçtim, gönderiyorlar." Efendim "Ben belediye başkanı seçtim, gönderiyorlar." Bu yanlıştır değerli arkadaşlarım. Terörle mücadele ayrı bir şeydir. Terörle mücadele, öncelikle demokratik siyasetle konuşarak, müzakereyle, Kürt meselesini konuşarak siyasetinin önünü açmakla olur; bunu yapmıyorsanız siz terörle mücadele etmiyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? Bugüne kadar yapıldığı gibi, terörü iç politikanın malzemesi olarak kullanıyorsunuz. Burada benim partimi de eleştiriyorum. Burada kalkıp terör üzerinden at yarıştırıyoruz. Terörü kınıyoruz arkadaşlar, bu ayrı bir şeydir ama terörü iç politikanın malzemesi yapmak HDP'yi kapatmaktan geçmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - HDP'yi, sivil, demokratik Kürt siyasetini yüreklendirmekle olur Kürt meselesini çözmek değerli arkadaşlarım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)