GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:57
Tarih:10.03.2021

HÜDA KAYA (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, Sayın Genel Kurul; bugün, miraç günü. Miraç dediğimiz şeyi tabii ki anlamamız gerekiyor. Sadece sıradan bir kandil kutlaması değildir miraç. Miraç, isra yürüyüşüdür. İsra ise barışa, barış yurduna bir yürüyüştür. Barışa teslim olmayı, barışa yürümeyi, yaşadığımız toprakları bir barış yurduna dönüştürmeyi hedefleyemeyenler ne derlerse desinler miracı anlayamamışlardır. İsra yürüyüşümüz kutlu olsun, barışa, barış yurduna yürüyenlere mübarek olsun.

Bir diğer konu ise bugün, İstiklal Marşı'nın kabul edilişinin 100'üncü yıl dönümü. Bu vesileyle Mehmet Akif Ersoy'la ilgili alıntılar paylaşılıyor, anılar paylaşılıyor, gündem ediliyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinin de bununla ilgili bazı programları oldu, etkinlikler olmaya devam ediyor. Fakat Mehmet Akif Ersoy pek çok dizeleri, sözleri, yaşamı, pratiğiyle bugün yaşasaydı, Türkiye'de nasıl bir şahsiyet olarak kabul edilirdi? İtham edilirdi? Sadece tek bir şiirinden ufak bir bölüm sizlere nakletmek istiyorum:

"Haya sıyrılmış inmiş, öyle yüzsüzlük ki her yerde

Ne çirkin yüzleri örtermiş meğer o incecik perde

Vefa yok, ahde hürmet hiç, lafe-i bi medlul

Yalan râiç, hıyanet mültezem, her yerde hak meçhul

Ne tüyler ürperir Ya Rab, ne korkunç inkılab olmuş

Ne din kalmış ne iman, din harab, iman türab olmuş"

Mehmet Akif Ersoy bu sözleriyle, bu düşüncesiyle, bu pratiğiyle bugün yaşasaydı sizin iktidarınızda ya haindi ya teröristti ve yeri de zindan olacaktı.

Değerli arkadaşlar, aynı zamanda, tabii ki geçtiğimiz günlerde 8 Mart vesilesiyle Türkiye'nin her bir tarafında kadın etkinlikleriyle, açıklamalarıyla, yürüyüşleriyle, ülkemizde kadınların rengiyle, meydanları doldurmasıyla, kadınların sesleriyle, sözleriyle bir hareketlilik ortaya çıktı ve bu hareketlilik öyle bir hareketlilik ki artık bastırılamıyor, sesler kesilemiyor. Kadınlar, Türkiye'nin her bir tarafında, sokak sokak, meydan meydan, meydanları doldurarak AKP iktidarının 19'uncu yılının bitmek üzere olduğu yılda "Yeter artık!" diye isyan seslerini haykırdılar, itirazlarını yükselttiler; polisin copuna rağmen, kelepçelerine rağmen, müdahalelerine rağmen, gazlarına rağmen. Ve bu vesileyle özellikle kadınların ev hapsine mahkûm edilmeleri, hapsetmenin AKP iktidarında yeni bir sürece evrildiğini gördüğümüz bugünlerde, maalesef muhalefette sesini yükseltenlere, özellikle başta kadınlar olmak üzere, ev hapsi verilmeye başlandı, ilçe hapsi verilmeye başlandı. Arkadaşlar, değil o açtığınız, toplama kamplarına döndürdüğünüz zindanlar, hapishaneler, her birimizin evini zindanlara da döndürseniz kadınlar, seslerini çıkarmaya devam edecekler, sizin evlerimize mahkûm etmeye çalıştığınız kelepçeleri reddedecekler, itiraz etmeye devam edecekler, sokağa çıkmaya devam edecekler; ondan dolayı kadınlardan korkan bir AKP iktidarı var karşımızda. Kadınların muhalefetinden korkan bir iktidar, gençlerin sesinden, hak taleplerinden, kendi taleplerini ortaya koyan dirençlerinden korkan bir iktidar var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz.

HÜDA KAYA (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Muhalefet, kadınlar, gençler, yaşlılar elbette ki yanlışları söylemeye devam edecekler. Sizin zulümlerinize, yanlışlarınıza tabii ki teslim olmayacağız, tabii ki biat etmeyeceğiz, tabii ki amma bu kürsülerde, amma alanlarda, amma salonlarda -ne kadar rahatsız olursanız olun- sözümüzü söylemeye, doğruları haykırmaya, doğruları halkımızla paylaşmaya tabii ki devam edeceğiz. Mart ayı bu vesileyle yılın en hareketli, en yoğun, en aktivitesi yüksek olan aylardan bir tanesi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜDA KAYA (Devamla) - Ve bunun için de bizler her fırsatta, AKP'nin insanların umudunu çaldığı, vicdanlarını çürüttüğü, inançlarını yozlaştırdığı politikalarını halka anlatmaya devam edeceğiz.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)