GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Filistin Devleti Hükümeti Arasında Güvenlik İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:59
Tarih:16.03.2021

MHP GRUBU ADINA TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

"Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;

Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat îman?

...

Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...

O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,

Yaralanmış temiz alnından, uzanmış yatıyor;

Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer."

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İki gün sonra 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 106'ncı yıl dönümünü milletçe kutlayacağız. Bu yıl, aynı zamanda, Gazi Meclisimiz tarafından İstiklal Marşı Yılı ilan edilmiş, Çanakkale Zaferi'ni ve şehitlerimizin aziz hatırası size okuduğum muhteşem mısralarla hafızalarımıza kazıyan şairimiz Mehmet Akif Ersoy'a adanmıştır. Şükürler olsun ki gelecek nesiller için, istiklal için, vatan için, bayrak için kendini feda eden şehitlerimizi unutmayan büyük bir milletimiz var; şükürler olsun ki şehitlerimizi tam da kanlarını vatan için döktükleri anda onların duygularıyla, imanlarıyla, fedakârlıklarıyla, "Allah Allah" nidalarıyla bu muhteşem direnişi kalbimize, aklımıza, ruhumuza nakşeden Mehmet Ersoy gibi bir şairimiz var. Öyle ki "Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!" mısraları ay yıldızlı şanlı bayrağımız için hayatını fedaya hazır vatan evlatlarına yol göstermeye devam etmektedir. Bu sebeple, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2021 yılını İstiklal Marşı Yılı olarak ilan etmesinin üzerine Cumhurbaşkanlığının bir dizi kutlama etkinlikleri düzenlemesi kadirşinastır ve çok kıymetli bir tarih ve kültür bilincinin ifadesidir. "'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın." diyerek Türk milletinin büyüklüğünü tescil eden bir şairin hakkını vermek bu büyüklüğün yeniden tescil edilmesidir. Bu isabetli ve değerli karar için Gazi Meclisimizin üyesi Milliyetçi Hareket Partisinin bu Meclisteki temsilcisi sıfatıyla tebriklerimi ve teşekkürlerimi ifade ediyorum.

Sayın milletvekilleri, 18 Mart 1915, Çanakkale Boğazı'nı geçmek isteyen itilaf kuvvetlerinin maksadı İstanbul'u, yani devletin başkentini teslim almaktı. Çanakkale'nin geçilmeyeceğini 18 Mart günü 3 savaş gemisi boğazın sularına gömülünce, 3'ü de ağır hasar alıp savaş dışı kaldığı zaman anlamışlardır. Çanakkale'de Muâvenet-i Milliye tarafından batırılan "Golyat" adında bir İngiliz dretnotu vardır. Golyat, Davut'un sapan taşıyla devirdiği dev Câlût'un ta kendisidir. Biz Müslümanların "Câlût" dediğine onlar "Golyat" diyor. Davut ile Câlût'un karşı karşıya geldiği Çanakkale'deki bir tarih sahnesinde, Türk milleti dünyanın süper gücünü Davut'un cesareti ve ferasetiyle Çanakkale Boğazı'na gömmüş ve bütün dünyaya, kimseye boyun eğmeyeceğini göstermiştir; sadece Câlût'u değil, Câlût'un ordusunu da perişan etmiştir; böylece, Davut'un gür sesiyle dünyayı titreten bir avaze salmıştır düşmanların yüreğine. "Avazeyi bu âleme Davut gibi sal/ Bâkî kalan bu kubbede hoş bir sadâ imiş." diyen şair gibi her savaş meydanında güçlü sesini ve sözünü altın harflerle taşa toprağa kazımış, suya havaya mayalamıştır. "Bedel" diyorsanız işte o bedel ödenmiştir. Bu, herkese ders olmalıdır. Papa'nın resminin arkasına sığınıp pullu harita şovu yapanlar, vatan toprağı için ne bedeller ödediğimizi ve göz dikenlere ne bedeller ödeteceğimizi hatırlamalı ve unutmamalıdırlar; o pulları kendilerine yalatacağımızı da iyi bilirler. (MHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bilinmelidir ki her karış toprağı şüheda kanıyla sulanmış bu vatan toprağında bize dost olanlara, bize kardeş olanlara Yunus olur, hoşça bakarız; ekmeğimize, geleceğimize, mutluluğumuza ortak ederiz. Yine, bilinmelidir ki bir karışına göz dikeni Yavuz olur, doğduğuna pişman ederiz. Bu gerçek, dün böyleydi, bugün böyle, şüphesiz yarın da böyle olacaktır. Unutulmamalıdır ki tarih, hülyalarını kabusa çevirdiğimiz hayal tüccarlarının harabeye dönmüş mezarlarıyla doludur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mehmet Akif, tarihimizin en karanlık günlerinde, Kurtuluş Savaşı'nda, zafere giden yolu arayan milletimize rehberlik de etmiştir. 19 Kasım 1920'de vatanımız işgal altındayken Mehmet Akif Ersoy Kastamonu'da Nasrullah Camisi'nde verdiği vaazda Âl-i İmrân suresinin 118'inci ayetini şöyle tefsir etmiştir: "Ey iman etmiş olanlar, ey Müslümanlar; içinizden olmayanlardan, size yabancı kişilerden dost edinmeyiniz. Öyle dost ki sizlere karşılık kötülük etmekten, aranıza fitneler, fesatlar sokmaktan hiçbir zaman geri durmazlar; ellerinden gelen kötülükleri hiçbir zaman sizden esirgemezler, sizin sıkıntılara, kötülüklere, felaketlere uğramanızı isterler. Görmüyor musunuz hakkınızdaki besledikleri düşmanlık ağızlarından taşıp dökülüyor; bununla beraber, yüreklerinde, sinelerinde gizlemekte oldukları kinler, garezler, düşmanlıklar, o bir türlü zapt edemeyip de ağızlarından kaçırmakta oldukları düşmanlıktan çok büyüktür, çok şiddetlidir. Bizler size her biri ayrı hikmet, yalnız ibret olan ayetlerimizi böyle açık bir şekilde bildirdik. Eğer sizler akı karadan, iyiyi kötüden seçer, iyiliğini, kötülüğünü düşünür, aklı başında adamlarsanız bu hikmetlerin, bu ibretlerin gereğince davranarak hem dünyada hem ahirette kurtuluşu bulursunuz." Akif'in bu tefsirini, Papa'nın arkasına sığınıp harita pazarlayanlara, akı karadan ayırmayanlara, Katolik dünyasının gölgesi altında tatlı hülyalara dalanlara, akıl ve izana davet etmek için hatırlatmakta fayda vardır. Yaşananlar, kurgulananlar kirli bir planın parçası, oynanan rezil oyunun küçük bir sahnesidir çünkü kurgulanan karanlık gelecek de oyunun senaristleri de sahneye sürülen figüranlar da bizlere yabancı değildir. Yıllar önce bir FETÖ projesi olarak ülkemizde de tedavüle sokulmak istenen, Türk milletinin ferasetine toslayan dinler arası diyalog projesinin devamına dair emareler gösteren Papa'nın Irak ziyaretinin, zamanlama itibariyle de dikkat çekici olduğu muhakkaktır. Bilhassa Orta Doğu'da etnik ve mezhepsel bir ayrışmaya tabi tutmak kaydıyla, esasen İslam âlemini hedef alan bu projenin terör, iç savaş ve kargaşayla zayıflatılan Müslüman ülkelerde yeşertilmeye çalışılması asla tesadüf olarak değerlendirilmeyecektir. Bildiğimiz, bu kirli tertibin tüm Müslüman âlemi tarafından farkına varılmasıdır. Dileğimiz, bütün hayatını milletine, dinine ve vatanına adamış, kelimeleri kurşun gibi hedefe doğrultup kullanarak bağımsızlığımızda pay sahibi olmuş millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un kişiliğiyle, mücadelesiyle, tertemiz yüreğiyle ve vatan aşkıyla tüm insanlığa örnek olmasıdır.

Bu vesileyle, Çanakkale Zaferi'ni bizlere hediye eden kahraman ecdadı rahmetle yâd ediyor, bu toprakların her karışını kanlarıyla sulayarak vatan yapan şehitlerimizin manevi huzurlarında, hürmetle önlerinde eğiliyorum.

İstiklal Marşı'mızın kabulünün 100'üncü yıl dönümünü kutlayan Türk milleti, başının tacı kutlu emaneti maziden aldığı güçle geleceğe aktaracak ve devletiyle birlikte ilelebet payidar kalacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TAMER OSMANAĞAOĞLU (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN - Toparlayın buyurun.

TAMER OSMANAĞAOĞLU (Devamla) - Değerli milletvekilleri, 2020 yılında birçok doğal afetle mücadele eden, güzel İzmir'imiz başta olmak üzere, milletimizin Covid-19'la mücadelesini kazanacağına inancımı da ifade etmek isterim. Son verilere göre seçim bölgem İzmir'imizde vaka sayılarının düşmesi sevindirici olmakla beraber hedeflerden uzaktır. İnanıyorum ki İzmir'imiz de yurdumuzun her bir köşesi de bu belayı defedecek, hasretle birbirini kucaklayacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (MHP, AK PARTİ ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)