| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 23.03.2021 |
HDP GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesi 2011'de imzalandı, 1 Ağustos 2014'te de Türkiye'de yürürlüğe girmişti. İktidar bu sözleşmenin gerekliliklerini ne yazık ki hiçbir şekilde yerine getirmedi ama bunlarla tabii ki yerine getirmemekle yetinmediği gibi, bu sözleşmeyi feshetmek için de gece gündüz uğraştı, çalıştı ve Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Türkiye'nin bu sözleşmeden çekildiğini söylüyorlar. "Söylüyor"un altını özellikle çiziyorum, buna birazdan değineceğim.
(Uğultular)
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, biraz sessiz lütfen, çok uğultu var.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Nedir İstanbul Sözleşmesi? İstanbul Sözleşmesi, Türkiyeli kadınların uzun soluklu mücadelesi sonucunda elde edilmiş olan önemli bir kazanımdır. Kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, kadınların her türlü şiddetten korunması, kadınlara yönelik şiddetin faillerinin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılmasıyla ilgili olarak devletin yükümlülüklerini tanımlar, hatırlatır. Sözleşme, psikolojik şiddet, ısrarlı takip, zorla evlendirme, kadın sünneti, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, fiziksel şiddet, taciz, tecavüz, cinsel şiddet ve bütün bu şiddet türlerini önlemeye dönük olan bir sözleşmedir. Yani bu sözleşme, erkek şiddetine son vermek için çok önemli, muazzam bir yol haritasıdır. Bu sözleşme, şiddete karşı sistematik bir mücadelenin adım adım nasıl örüleceğini çok açık bir biçimde ifade etmektedir, toplumun çok önemli bir çoğunluğunun "Evet." dediği bir sözleşmedir. Bugün referandum yapılsa İstanbul Sözleşmesi'yle ilgili, bu toplumda yüzde 90'ın üzerinde bir kesim "Bu sözleşme uygulanmalıdır." şeklinde fikir belirtir. Ve tabii ki biz şunu iyi biliyoruz ki, bu sözleşmeyle çeşitli sebeplerden dolayı uğraşılmaktadır. Nedir bu sebepler? Tarih boyunca mücadele eden, haklarını dişiyle tırnağıyla kazıyarak kazanmış olan kadınların kazanımlarını ortadan kaldırmayı hedefliyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini yani kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasıyla ilgili olarak bu ülkede bir değişim ve dönüşüm yaşanmasını engellemek istedikleri için bu sözleşmeyi feshediyorlar. Türkiye'de her Allah'ın günü 2-3 kadın yaşamını kaybetmektedir, erkeklerin işlemiş olduğu cinayetlerde -kadın cinayetlerinde- kadınlar katledilmektedir. Böylesi bir ülke atmosferi içindeyken biz, İstanbul Sözleşmesi uygulanmalıyken hatta daha fazlası yasalarla güvence altına alınmalıyken, yargı bu konuda çok önemli görevleri yerine getirmeliyken ne yazık ki bu iktidar bu sözleşmeyi feshetmeyi yeğliyor. Cumhurbaşkanı diyor ki: "Bu sözleşmede muhafazakâr camianın rahatsız olduğu hükümler var. Eleştiriler duyuyorum." Bu sözleşmenin imzalanmasında Türkiye kadın hareketinin ki bunların içinde muhafazakâr kadınlar da vardı bu mücadeleyi veren... İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlüğe girmesi için sadece ve sadece -sizlerin kafasındaki tanımıyla yani iktidarı kastederek söylüyorum- belli bir kesim değil, bu ülkede mütedeyyin kadınlar da muhafazakâr kadınlar da bu konuda mücadele verdiler ve elbette Türkiye kadın hareketinin bir bütün olarak ve onun yanı sıra Kürt kadın hareketiyle birlikte verdikleri mücadelenin sonucudur İstanbul Sözleşmesi. Tek adam rejiminin İstanbul Sözleşmesi ve LGBTİ+'larla bu kadar uğraşmasının net bir sebebi var: Kimine göre gündem değiştirmek, doğrudur; kimine göre belli bir kesimin oyuna talip olmak, bu da doğrudur ama en doğrusu ve daha da doğru olanı, 2023 vizyonunda sözüm ona 94 ruhuna geri dönüş yani millî görüş gömleğini kostüm zannedip yeniden giymeye tevessül etmek yani 2023 vizyonunda şeri bir anayasanın yollarını döşemek. İşte bu sebeple İstanbul Sözleşmesi'yle bu kadar ciddi bir biçimde uğraşılmaktadır.
"Kadın-erkek eşitliği fıtrata aykırıdır." Cumhurbaşkanının sözü. Bize göre ise adalet terazisi bozuk olan iktidarın bu konuda söyleyecek hiçbir sözü yoktur. Biz şunu çok iyi biliriz ki, adaletin fıtratında kadın-erkek eşitliği vardır ve önemlidir.
Cumhurbaşkanının yetkileri Anayasa'nın üstünde değildir, bunu asla kabul etmiyoruz. Kadınlar hakkını asla ve asla bugüne kadar yedirmedi, bugünden sonra da...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Bitireceğim.
BAŞKAN - Ek süre vermiyorum.
Teşekkür ederim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Sayın Başkanım, konuşmacının AK PARTİ'yle ilgili, grubumuzla ilgili temelsiz iddialarını reddettiğimizi ifade etmek isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Kayıtlara geçmiştir.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Ben konuşmama buradan, tutanaklara geçsin diye...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Söylediklerinin hiçbir doğru değil.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Hiç huyum değildir söz verilmediğinde devam etmek ama bu konuyla ilgili -söz konusu İstanbul Sözleşmesi olduğu için- buradan devam etmek istiyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Söylediklerinin hiçbiri doğru değil.
BAŞKAN - Sayın Hatımoğulları Oruç, teşekkür ediyorum.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Cumhurbaşkanının yetkileri Anayasa'nın üstünde değildir, bunu kabul etmiyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Oruç.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Kazanımlarımızdan asla vazgeçmiyoruz, hiçbir erkeğin ve erkek egemen anlayışın sözleşmeyi ortadan kaldırmasına müsaade etmiyoruz.
BAŞKAN - Tulay Hanım, teşekkür ediyorum.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Sözleşme kadınlar açısından hâlâ yürürlüktedir.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bu doğru değil, söylediklerin.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Neyi doğru ki yani!
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Mücadelemiz bu sözleşmenin uygulanması için olacak.
BAŞKAN - Sayın Oruç, lütfen... Sayın Oluç...
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Başı açık ya da kapalı bütün kadınlar olarak bizler, İstanbul Sözleşmesi'nin yaşam bulması için, uygulanması için mücadele etmeye devam edeceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)