GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:68
Tarih:06.04.2021

MUSA PİROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, kürsüye gelen bütün muhalefet sözcüleri, Meclis tarafından reddedilen bir kanunun Meclis iradesi çiğnenerek tekrar gündeme getirilmesi konusunda iktidar çoğunluğunu bu iradeye saygıya çağırıyor; yanlış yapıyorlar. Bu iktidar çoğunluğunun halkın iradesine ve Meclis iradesine saygısı yok. Onların saygı duyduğu bir tane irade var, o da sarayın iradesi. Halkın iradesi değil, sadece sarayın iradesi karşısında diz çöküyorlar, biat ediyorlar.

Bu iktidar çoğunluğu, bu yasayla beraber bu ülkede ağır bir baskı rejimi kurmak istiyor; ülkeyi sarayın iki dudağına, saraydaki tek adamın iki dudağına sıkıştırmak ve ülke halklarının kaderini o iki dudağın arasında ezmek istiyor. Bu yasa da bu yüzden çıkarılmak isteniyor. Bu baskı rejimi, buradaki çoğunlukla beraber sokakta polis ve mahkeme terörüne yaslanarak yürütülüyor. Bu rejim, aynı zamanda işçiler karşısında ağır bir otoriter emek rejimi de kurmaya çalışıyor. Hakkını arayan kadınların üstüne saldırıyor, boğazını sıkıyor; hakkını arayan Boğaziçi öğrencisinin boğazını sıkıyor, onu darbederek, işkence yaparak gözaltına alıyor; hakkını arayan Migros işçisine karşı Tuncay Özilhan'ı koruyor, işçiyi boğazını sıkarak gözaltına alıyor. Ülkeyi bir adamın iki dudağına hapsetmek isteyenler, aynı zamanda işçileri patronların iki dudağına hapsetmek istiyor; kod-29, ücretsiz izin ve benzeri uygulamalarla işçilerin kazandığı bütün hakları yok ediyor. Yani ülkeye, ülke halklarına, işçilere ve yoksullara bir cehennem dayatıyorlar ve durdurulamazlarsa bu cehennem bu ülke halklarının tepesine çökecek ve bu yüzden bize saldırıyorlar, bu yüzden HDP'ye saldırıyorlar; bu saldırı üstünden kendi geleceklerini, kendi varlıklarını korumak ve kurmak istiyorlar.

Hazreti Ali bir yerde diyor ki: "Mazlumlar en az zalimler kadar cesur olmadıkça zulümden ve zilletten kurtulamayacaklar." Ben buradan ülke halklarına diyorum ki: Boğaziçi öğrencisi kadar cesur, Migros işçisi kadar kararlı ve erkek şiddetine direnen kadın kadar gözü kara olamadıkça bu cehennemin içinde yaşamaya devam edeceğiz; biz ayağa kalkmadıkça bu iktidar zulüm iktidarını koruyacak ve korumaya devam edecek.

Hakan Dağdeviren, 11 yaşında, lösemi hastası; annesi ve babası tutsak; tek başına bir hastane koğuşunda yatıyor, ölümle yüzleşiyor, ölümle pençeleşiyor ve annesi, babası bırakılmıyor. Ben size vicdanınız kurusun demeyeceğim çünkü vicdanın kuruması için vicdanın olması gerekiyor, ne yazık ki burada bu vicdanın en ufak emaresi okunmuyor. Ve siz, Ömer Faruk Gergerlioğlu'nu tutuklayarak bu çocuğun sesini, bunun gibi yüzlerce tutsak bebeğin sesini kısmak istediniz, kısmak için uğraştınız; Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun eline kelepçe vurarak onun ve onlar gibilerin seslerinin bu kürsülerden duyulmasını engellemek istediniz. "Benim için hiç kaygılanmayın, dimdik ayaktayım, moralim çok iyi, size enerji vereyim. Ömer Faruk Gergerlioğlu." Bu da size dert olsun! (HDP sıralarından alkışlar)

Bu iktidar, bu kelepçeyi Ömer Faruk Gergerlioğlu'nin eline takarak, koluna takarak, iptal edilmiş yasayı tekrar gündeme getirerek ve bu ülke halklarını bir zulmün içine atarak aslında bu kelepçeyi ne yazık ki buraya vurdu. Bu kelepçe size yakışır; bu kelepçeyi kırmak da iktidarınızı yıkmak da saltanatınızı dağıtmak da bizim görevimiz. Gideceksiniz demiyorum, sizi biz götüreceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)