GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:68
Tarih:06.04.2021

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Konuştuğumuz Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi belirsizliklerle dolu, keyfîliğe açık ve hukuki güvenlik ilkesini ihlal eden bir metindir ama ülkedeki tek hukuksuzluk bu kanun teklifinden ibaret değildir. Bugün, gazetecilere, halkın haber alma hakkına, basın özgürlüğüne yönelik saldırılara dikkatinizi çekmek için buradayım.

Değerli milletvekilleri, gün geçmiyor ki ülkemizde gazeteciler, haberi, yazısı, yorumu nedeniyle hedef gösterilmesin, saldırıya uğramasın. Son beş yılda 139 gazeteci saldırıya uğradı. Sadece bu yılın ilk üç ayında 40'ı bulmuş durumda bu sayı. KRT programcıları Afşin Hatipoğlu ve Osman Güdü, Yeniçağ Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu sokak ortasında saldırıya uğradılar. Halk TV programcısı ve Diken yazarı Levent Gültekin İstanbul'un göbeğinde 25 kişilik bir grubun tekmeli yumruklu saldırısına uğradı. Sadece Ankara ve İstanbul'la da sınırlı kalmadı, maalesef Anadolu'nun dört bir yanında da devam etti saldırılar. Birkaç gün önce Bursa'da yerel bir radyoda program yapan Hazım Özsu silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Aksaray'da Anadolu'nun Sesi gazetesinden İzzet Tınmaz; Aydın'da Murat Uçkaç ve Kıymet Sarıyıldız; Uşak'ta Egem TV'den Feyzi Tokat ve Ummuhan Şahin; Rize Nabız gazetesi muhabiri Ali Osman Ertaş ve Ankara'da Mezompotamya Ajansından Mehmet Günhan haber takibi sırasında darbedildiler. Boğaziçi Üniversitesine atanan rektöre yönelik protestoları takip eden 20'ye yakın gazeteci ise polisin plastik mermilerinin hedefi oldu.

Değerli milletvekilleri, gazetecilere bu saldırılar ne kadar üzücü ve ne kadar kaygı vericiyse ondan daha üzücü olan ve hep beraber kaygılanmamız gereken bir durum daha var ortada; o da bu saldırıların cezasız kalması. Kolluk güçleri, failler ve onların arkasındaki güçlerin üzerine etkin bir biçimde gitmemekte. Mahkemeler tarafından da faillere caydırıcı cezalar verilmemekte. Bakın, bir örnek vereyim: Kasım 2019'da hedef gösterilen Korkusuz yazarı Ahmet Takan Ankara'da Dikmen'de evinin önünde beyzbol sopalı saldırıya uğradı. Saldırıda kullanılan beyzbol sopası mahkemece delil bile sayılmadı. Saldırgan ise iyi hâli dikkate alınarak 2 bin lira cezaya çarptırıldı. Dikkatinizi çekerim, Türkiye'de bir gazetecinin canına kastetmenin bedeli 2 bin lira, onu da yirmi ayda ödeyecek. Hani caydırıcılık, hani etkin cezalandırma? Bir başka örnek: Yeniçağ yazarı Yavuz Selim Demirağ hedef gösterildi. Mayıs 2019'da Ankara'da evinin önünde 9 kişilik bir grubun sopalı saldırısına uğradı, canına kastedildi, kafasından, kolundan yaralandı. Aradan iki yıl geçti, hâlâ iddianame ortada yok. Demirağ ifadeye bile çağrılmış değil.

Sabahattin Önkibar, 2 kez saldırıya uğradı, hiçbirinde tutuklama olmadı; önce alıyor, sonra salıyorlar.

Karacabey'de, Yörem gazetesi sahibi Şaban Önen de saldırıya uğrayan gazetecilerden. "Bana saldıranlar ilçede elini kolunu sallayarak dolaşıyor." diyor.

Değerli milletvekilleri, üzülerek söylüyorum ki bu ülkede gazeteciye saldırmanın hiçbir müeyyidesi yok. İşte, bu tavırlar, bu cezasızlık politikası maalesef yeni saldırıların kapısını aralamakta.

İşte, bu nedenle buradan bir çağrıda bulunmak isterim: Önergemizi verdik, bu konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisinin araştırmasını istiyoruz, bir araştırma komisyonu kurulmasını istiyoruz. Gazetecilere yönelik fiilî saldırıların ardında yatan gerekçelerin, bu cezasızlık politikasının araştırılmasını istiyoruz. Gelin, destek verin, bu konuyu Meclisimiz araştırsın.

Değerli milletvekilleri, hukuksuzluklar bununla da sınırlı değil maalesef. Geçtiğimiz günlerde Anayasa Mahkemesi ihlal kararı verdi Basın İlan Kurumu Korkusuz gazetesine ilan kesme cezası verdi diye. "Basın özgürlüğünün ihlalidir." dedi yüce mahkeme ama dinleyen kim! Hem Basın İlan Kurumu hem de RTÜK gazete ve TV kanallarına ceza yağdırmaya devam ediyor. Sadece mart ayında, Evrensel gazetesine beş, BirGün gazetesine iki gün ilan kesme cezası verildi. Halk TV'ye 3, Tele1'e 1 kez idari para cezaları verildi. Sözcü TV dört yüz dört gündür logo onayı bekliyor, altı üstü bir harf değişecek.

Bir başka meselemizse, çok da önemli bir mesele, erişim engelleri meselesi. Tek adam yönetimi beğenmediği, duyulmasını istemediği haberlere erişim engeli getirmekte. Yolsuzluk, rüşvet, cinsel taciz haberleri engellenmekte. Ucu saraydakilere dokunan her haberin okunması, görünmesi engellenmekte. Biz milletvekillerinin sosyal medya paylaşımlarına dahi erişim engeli getirildiğine şahit oluyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Tamamlayalım efendim.

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Hatta ve hatta şunu bile görmekteyiz değerli arkadaşlarım: Bu erişim engellerini raporlayan İfade Özgürlüğü Derneğinin haberlerinin içeriğine bile engel getirilmekte ülkemizde. Bugünlerde sürekli bir darbe söylemi var ya hani, değerli arkadaşlarım, işte, asıl darbe budur, asıl darbe demokrasinin dördüncü kuvveti olan medyanın susturulmak istenmesidir, asıl darbe basın ve ifade özgürlüğünü koruması gereken kamu kurumlarının ve onların başında olan kişilerin iktidarın sopalığına, iktidarın borazanlığına soyunmasıdır ama Türkiye'de her türlü baskıya, sansüre, yasağa rağmen gerçek gazeteciler doğruları, yolsuzlukları, rüşvetleri, gerçekleri yazmaya bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edecek.

Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)