GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:69
Tarih:07.04.2021

RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli vekiller; bu kanun gayrimeşru bir kanundur, 2 sebeple böyledir. Öncelikle, bu bir gestapo kanunudur. Yani fişlemeyi temel alan, mahkeme tarafından kayıt altına alınmasa da, bir hukuki kavrama bağlanmasa da insanları şüpheli diye tasnif eden bir niteliğe sahiptir. Bu sebeple bu kanun, öncelikle olağan demokratik bir ülkede olmayan ama Salazar Portekizi gibi, ne bileyim işte Mussolini İtalyası gibi, Hitler Almanyası gibi ülkelerde cari olan kanunlardan bir tanesidir, yolunuz açık olsun.

İkinci gayrimeşru olma sebebi de şudur: Millet iradesine burada bir darbe gerçekleştiriyorsunuz, bilmem farkında mısınız. Daha önce geçmiş olan ve muhalefetin oy çokluğuyla ve muhtemelen sizin rehavetinizle reddedilmiş olan bir teklifi şu anda tekrar buraya getiriyorsunuz. Biz buna yabancı mıyız? Vallahi değiliz. Nasıl ki daha önce siyasi darbe teşebbüsleriniz olduysa, nasıl ki onlarca belediyeye kayyum atamışsanız, nasıl ki bu kayyum atama rejimi üniversitelere kadar gelmişse hatta İstanbul Sözleşmesi'ni ilga ederek aslında kadınlara bile kayyum atama raddesine varmışsanız bu da işte darbeciliğin çok net, çok kristalize olmuş hâlidir.

İki sebeple bu kanun gayrimeşrudur, iki sebeple bu kanun halk düşmanı bir karaktere sahiptir. Ben dün söyledim, bakın, faşist Almanya'dan örnekler de sundum, o tarihi iyi bildiğimi düşünüyorum. Şimdi, tarihte yaşanmış ve insanların olağanüstü düzeyde sıkıntıya maruz kaldığı şeyleri sanki bu tarihi bilmiyormuşuz gibi, sanki bundan sonuçlar çıkartmamışız gibi tekrar Türkiye Parlamentosuna getiriyorsunuz. Getirin, getirin fakat şunu çok iyi bilin: Bu ayarını bozduğunuz kantar var ya o sizi de tartar günün birinde; o sizi tarttığında büyük olasılıkla demokrasiden, özgürlüklerden, haklardan bahsedeceksiniz ama yaptığınız kanun bu. Bu sebeple biliyorum yani burada bir hat değişikliğine gitmeyeceksiniz ama bütün bu siyasi sonuçlarla beraber vermiş olduğunuz bu karardan; insanları fişleyen, toplumu ayrıştıran, özellikle işe girme çağında olan insanlar arasında ciddi bir kutuplaşmayı ve bölücülüğü teşvik eden bu anlayıştan umarım ki geri dönersiniz. Umudum olduğu için de söylemiyorum bunu. Bunu devam ettirmeyeceğim yani bu, meselenin bir tarafıydı, benim için de konuşmanın gerçekten zül olduğu ve saçma sapan gördüğüm bir meseleydi.

Konuşacağım diğer mesele şu: Bakın, değerli arkadaşlar, 50 bine çıkmış bir vaka sayısından bahsediyoruz. Ben bir tıp doktoruyum ve başından itibaren AKP'nin bu konuda yaptığı yanlışları bütün tıp camiasıyla beraber anlattık. Kapanmanın öneminden bahsettik, bir araya gelmelerin, kitlesel yakınlaşmaların yaratacağı sorunlardan bahsettik ama siz lebalep, dudak dudağa kongreleri çok önemsediniz, iktidarınızın varlığı açısından bu olmazsa olmaz derekesinde bir şeydi ve bunları yaptınız. Şu anda Türkiye kıpkırmızı ve biliyor musunuz, tıp camiası şöyle bir şey söylüyor, siz buna uyarsınız uymazsınız, dünyada tıp camiasının söylediği şey şu: "Böyle bir pandemiden kurtulmanın tek yöntemi, bütün çalışanların sosyal haklarının bire bir iade edildiği ve devlet tarafından korunduğu, kollandığı bir biçimde en az bir ay kapanmanın sağlanmasıdır." Bunu yapmak zorundasınız ama yapar mısınız bilmiyorum. Çünkü, bilimin söyledikleri başka bir yerde, sizin dar parti çıkarlarınız, Beştepe'nin çıkarları ve sermayenin çıkarları başka bir yerde. Ve şu anda, sağlamadığınız desteklerle çalışanlar olağanüstü biçimde mağdur vaziyette. Yani işçiler açısından söylemiyorum yalnızca bunu, işçilerin durumu zaten vahim ve Türkiye hastalığın yayılımı noktasında dünyada 4'üncü sıraya ulaşmış durumda. Kısa çalışma ödeneğini bitirmiş hâldesiniz, kısa çalışma ödeneğinin bitmesiyle birlikte... Zaten bir para değildi, onu da işçilerin fonlarından karşıladınız ama bu gelinen noktada çalışanlar, açısından, işçiler açısından, çiftçiler açısından, esnaf açısından telafisi mümkün olmayan bir durumla karşı karşıyayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz.

RIDVAN TURAN (Devamla) - Bakın, size karşı toplumsal, siyasal ve sınıfsal öfke son derece artıyor. Mahallelerde, sokaklarda olduğumuzdan dolayı bunu çok yakından biliyoruz. Ben Mersin Milletvekiliyim, aylardır Mersin'i arşın arşın geziyorum, tek bir AKP'li milletvekilinin halkın arasına, çiftçinin arasına, köylünün arasına, esnafın arasına karıştığını görmedim çünkü bu konuda yüzünüz yok.

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Nasıl görmediniz? Gösterelim, görmediyseniz. Öyle bir şey söyleme hakkınız yok Sayın Vekil.

RIDVAN TURAN (Devamla) - Bu sebeple size şunları çok açık yüreklilikle söyleyebilirim...

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Orada yereldeyiz, şehirdeyiz, şehirde.

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Lütfen sosyal medya paylaşımlarımıza bakın. Halkı kandırmayın yani.

RIDVAN TURAN (Devamla) - Oradan konuşma, bak o parlak fikirlerini gelir, burada anlatırsın.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Biz gündüz geziyoruz, siz gece geziyorsunuz.

RIDVAN TURAN (Devamla) - Size şunu söylüyorum: Bu yol Türkiye'yi bir açmaza, bir çukura götüren bir yoldur. Sahip olduğunuz iktidar mantalitesi ve yönelimlerinizin siyasi sonucu bu ülkenin çöküşü olacaktır. Buna izin vermeyeceğiz, Türkiye halkları ve muhalefet olarak hep beraber yan yana geleceğiz ve bu iktidarı tarihin çöp sepetine göndermeyi bileceğiz, bundan emin olun. (HDP sıralarından alkışlar)