| Konu: | Basın İlan Kurumu ve gazetelere kesilen cezalara ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 71 |
| Tarih: | 13.04.2021 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün başlayan ramazan ayımızın ülkemize ve tüm insanlığa sağlık ve huzur getirmesi dileklerimle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Yine bugün, Boğaziçi Üniversitesine atanan partili Rektöre karşı yüz gündür direnen Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini ve akademisyenlerini buradan selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, demokrasinin olmazsa olmazı, halkın haber alma hakkının güvencesi olan basının özgür bir biçimde görevini yapabiliyor olmasıdır. Ülkemizde basın özgürlüğünün önünde sayısız engel var. Giderek yükselen başlıca engellerden biri de düzenleyici kurum olması gereken Basın İlan Kurumu ve RTÜK'ün işlevlerindeki vahim sapmadır. Basın İlan Kurumu niçin kurulmuştu? 1960 öncesindeki "besleme basın" tartışmalarını bitirmek için resmî ilanların dağıtımındaki adaletsizliği bitirmek için; gazetelerin ekonomik bağımsızlığı sağlanacaktı ki ceberut yönetimler karşısında özgürlükleri ve halkın haber alma hakkı korunabilsin. Ama bugün Kurum işlevinden sapmış durumda. İktidarın sevdiği pembe manşetler atan, adı sanı duyulmamış gazeteleri şişirme tirajlara göz yumarak besleyen, öte yandan, gerçekleri yazan, halkın haber alma hakkını savunan bir avuç gazeteyi ise adaletsizce cezalandıran bir aygıta dönmüş durumda. Bakın, meslektaşımız Faruk Bildirici sordu da öğrendik, sadece 2020 yılında gazetelere uygulanan resmî ilan cezalarının toplamı 803 gün. Biz de araştırdık, Cumhuriyet'e 110 gün, BirGün'e 112 gün, Evrensel'e hiç ilan verilmediği gibi üstüne 65 günlük yeni ceza, Korkusuz'a 29, Sözcü'ye 17 gün ilan kesme cezası verildi. Yeni Asya gazetesine 28 Ocak 2020'den bu yana, tam 440 gündür ilan verilmiyor. İstanbul'da yayımlanan gazetelere verilen cezaların yüzde 88'i bu gazetelere verilmiş. İş rutine bağlanmış, işte bu yılın ilk üç ayı: Sadece üç ayda Evrensel ve BirGün'e 15 günlük ilan kesme cezaları verilmiş. Başlığı beğenmedik, 5 gün ceza; köşe yazısını beğenmedik, 3 gün ceza; Grup Başkan Vekilimiz Özgür Özel açıklama yapmış, 5 gün ceza; "Cumhuriyet muhabiri hâkim karşısına çıktı." diye Evrensel haber yapmış, 3 gün ceza. İşin daha da vahimi ise değerli arkadaşlarım, mart ayında Anayasa Mahkemesi karar verdi, Basın İlan Kurumunun Korkusuz gazetesine verdiği ilan kesme cezasına "Basın ve ifade özgürlüğünün ihlalidir." dedi. Mürekkebi bile kurumadan Evrensel'e 5, BirGün'e 2 gün ilan cezası verildi.
Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının Başkan Yardımcısı. Patronu Fahrettin Altun'la ilgili hangi haber çıksa hemen şikâyet, hemen ceza. Şikâyet dahi olmadan, resen başlatılan soruşturmalar ve sonucunda verilen cezalar ise Kurumun tarihinde hiç olmadığı kadar artmış durumda. Bunun adı açık seçik "sansür"dür değerli arkadaşlarım. Şöyle ilginç bir durum var: Bu iktidarın 28 Şubatta şikâyet ettiği ne varsa aynısını bugün Basın İlan Kurumu yapmakta.
Değerli milletvekilleri, Basın İlan Kurumu olmuş basın infaz kurumu; olmuş İletişim Başkanını, RTÜK Başkanını koruma kollama kurumu. Maalesef, bu hâle geldi. Gerçekleri yazan, halkı bilgilendiren haberlere hiç tahammül yok. Bu cezalar, halkın haber alma hakkını engellerken, basın özgürlüğünü de tehdit etmekte. Yapılması gereken bellidir. Basın İlan Kurumu gibi resmî ilan gücünü yani para gücünü elinde tutan ve iktidar tarafından oluşturulan bir kurumun haber içeriklerinde etik denetim yapması doğru değildir. Bundan vazgeçilmelidir ya da bu haksız, hukuksuz cezaların son bulması için, ilan kesme cezaları ancak ve ancak mahkeme kararı sonrasında verilebilmelidir.
Değerli arkadaşlarım, işin bir de yönetim boyutu, mali boyutu var. Bu Kurumun gelirleri kamu ilanlarından kesintilerle oluşturuluyor yani bir üretim, dolayısıyla da üretim maliyeti yok ama buna rağmen Kurum zarar ediyor. 2019'daki zarar 5 milyon liraymış, yüzde 142 artmış, geçen yıl 12 milyon liraya ulaşmış. Akıl alır gibi değil. İzah edeyim: İstanbul Yenibosna'da hizmet binası yapımı için 25 milyon lira para harcıyorlar; yetmiyor, Merter'de genel müdürlük binası kiralıyorlar, geçmeden tefrişi için 7 milyon lira harcıyorlar; yetmiyor, 631 sayılı KHK'ye aykırı biçimde kendilerine 5 milyon liraya özel sağlık sigortası yaptırıyorlar; yetmiyor, her seviye yöneticiye makam araçları için bir 5 milyon lira daha harcanıyor. Aklınızdan geçiyordur "Bu Kurumu kim denetliyor?" diye. Sayıştay mı? Hayır. Maliye mi? Eskiden öyleydi, şimdi hayır. Peki, kim? İletişim Başkanının Yardımcısının yönetim kurulu başkanı olduğu bu Kurumu tabii ki İletişim Başkanlığı denetliyor. Haydi buyurun; neyi, kime şikâyet edeceksiniz?
Değerli milletvekilleri, 36 kişilik Basın İlan Genel Kurulunda, hükûmeti temsilen, ilan veren idarelerin bağlı olduğu...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın, buyurun.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - ...bakanlıkların üst düzey temsilcileri olurdu; şimdi bu yapı ortadan kaldırıldı, İletişim Başkanının ekibi, Turkuvazcılar, pelikancılar oturuyor o koltuklarda. Komisyonlar var ama toplanmıyorlar. Bakın, bir yıl içinde Kurumda çalışan personelin yüzde 23'ü yer değiştirmiş, ya görevinden alınmış ya başka yere atanmış. Sanki AK PARTİ gitmiş, yerine başka bir iktidar gelmiş, ki iktidar değişse bile bu yapılan doğru değildir. Buradan çağrıda bulunuyorum: Basın İlan Kurumu mutlaka Sayıştay denetimi altına alınmalıdır. Aynı şekilde, gazetelerin tirajları, dağıtımları mutlaka bağımsız denetimden geçirilerek kamuoyuna açıklanmalı, ona göre kamu ilanı verilmelidir. Bu Kurum, kuruluş amacına yani ulusalda olsun, Anadolu'da olsun, tüm gazetelerin ekonomik bağımsızlıklarını sağlayarak, özgürce gazetecilik yapmalarını sağlama amacına uygun çalışmalıdır.
Bu arada gazetecilerin, meslektaşlarımın bir sıkıntısını da burada söylemek isterim. Aşı konusunda öncelikli gruba alınan gazetecilerden sadece sarı basın kartı olanlara aşı vurulması eşitsizliktir, adaletsizliktir. Mutlaka, halkın haber alma hakkı için -ama basın kartı olsun, ama olmasın- tüm gazetecilerin aşılanması gereklidir, şarttır.
Saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)