| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 71 |
| Tarih: | 13.04.2021 |
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kamu bankalarının yönetim kurullarına yapılan atamalarda yandaşlık ilişkisinin ortaya çıkartılması ve birden fazla maaşlarla ilgili, epeydir konuşulan konu üzerine bir araştırma önergesi verdik. Bu atanan kişiler kimlerdir, hangi tutarda maaş almaktalar ve bunlar neler yapıyorlar?
Biz HDP olarak aslında bu kürsüye her çıktığımızda Türkiye'nin önemli sorunlarına değinirken... Onlardan birisi de şu: Ülkemizde işsiz sayısı 10 milyondan fazla, esnaf yaşam mücadelesi veriyor, çiftçiler borç altında hatta intihara neden olmakta çiftçilerin borçları ve milyonlarca yurttaş pandemi nedeniyle ne yapacağını bilemiyor, kısa çalışma ödeneği kaldırılmış, 47 lira 50 liraya çıkarılmış, 3 lira artış yapılmış, 3 lira. Böyle bir dönemde vatandaşa verilen müjde "Patates, soğan dağıtacağız."
Peki, bunun yanında yandaşlar, yandaşlarla beraber çalışan eski milletvekilleri, eski bakanlar, eski belediye başkanları veya aday olmuş listeye girememiş veya aday olmuş, listeye girdiği hâlde herhangi bir şirkete atama için yol bekliyor. Kim atama yapıyor? Belli kurumlar yapıyor. Peki, hangi kurumlar daha çok? Az önce arkadaşlar dile getirdi, Türkiye Varlık Fonu diye bir şey var, kimsenin dokunamadığı, bilemediği ve en çok işlem yapan, parayla pulla uğraşan -bankalar dâhil- kurumlara yöneticiler atanıyor. Yönetici atanabilir. Peki, bu yöneticiler birden fazlaysa ne oluyor? Orada insanlar patates, soğan ile 3 lirayı düşünürken birileri de oraya gelmiş oluyor. Peki, bunlar kim? Ya, eski bakanlar var, eski yöneticiler var, eski belediye başkanları var. Bir kurum mu? İki, üç kurumdan maaş alanlar var. Öyle ki Cumhurbaşkanlığında -isim de verebiliriz- bir kişi 87 milyon maaş alıyor, 87 milyon maaş alıyor. Peki, bu 87 milyonu asgari ücrete vursanız, şu anda pandemi sürecinde esnafa verdiğiniz, 1.500 diye de hesapladığınız rakamlara vursanız... Ya, en yüksek memur maaşının çarpımını YÖK'ten alıyor, kendi kurumu Cumhurbaşkanlığından alıyor, yönetim kurulu üyeliğinden alıyor ve bu maaşla beraber, baktığınızda, birden fazla kurum...
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - 87 milyon?
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - 87 bin lira, pardon, 87 bin lira, doğru Ramazan Bey, 87 bin lira.
Bir diğeri, RTÜK, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Ebubekir Şahin... Ya, be adam, senin... Diyorsun ki: "Yasal ve etik." Ya, yasal ve etikse her yasaya uygun olan meşru değildir. RTÜK, burada siyasi partilere otuz saniye vermezken, toplumun gözüne baka baka bazı şeyler çarpıtılarak verilirken, kendisinin Halk Bankasıyla ilgili bir yığın spekülasyonu varken, orada da Yönetim Kurulu üyeliğini yürütüyor. Yasal olması gerekmiyor, meşru olması lazım ve övünerek de çıkıyor, diyor ki: "Etik davranıyorum, ahlaklı davranıyorum." Ya, bunun neresi etik? Bari bunu söylemeyin. Sizin örnek olmanız lazım, örnek olmadığınız zaman bu işler daha da uzuyor.
Bakın, öyle bir hâle getirdiniz ki kayyum atıyorsunuz. Kayyum sadece belediyelerde miydi? Önceden de başladınız ve bu kayyumların sayısı arttı. Şu anda birçok kayyum ve kayyuma bağlı çalışan kurumlarda -valilik dışında, kaymakamlık dışında- belediye başkan vekilliği maaşını alıyorlar. Onu da geçtik, dışarıdan, mesela, Diyarbakır'a Ordu'dan, Kocaeli'den, Antalya'dan insanlar getirilip daire başkanı yapılıyor, 10-12 bin lira daha fazla para veriliyor onlara; bu da bir yönteme, bir geçim kaynağına dönüştü.
Peki, bununla mı yetiniliyor? Bilal Erdoğan'ın liseden bir arkadaşı -o gün okuduk hep beraber- 41'inci şirkete yönetim kurulu üyesi olmuş yani kırk kere maşallah değil, kırk bir kere maşallah, ne desek az! Ya, 35 yaşında birisi 41 şirkette yöneticilik yapıyorsa bununla nasıl baş edebiliyor¬? Bu atanan kişilerin çoğu yoğun iş yapıyor; Cumhurbaşkanlığında, çeşitli kurullarda iş yapıyor. Bir insan, hafta sonu dâhil -nasıl bu kadar yetiştirebiliyor- birden fazla, ikiden fazla kuruma gidip nasıl çalışabilsin? Ama yetinmiyorlar. Nedir? Yolsuzluk almış, usulsüzlük almış, kamuda zararlar olabildiğince artmış ama yapılan tek şey, denetimsizlik.
Bir diğer yapılan şey, şatafat, israf, keyif örnek oluyor. Ben bunu yapıyorsam, birden fazla yerde oluyorsam, iş yapıyorsam, yolsuzluk yapıyorsam, usulsüzlük yapıyorsam en uçtaki kişiye "Sen de yapabilirsin." deniliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun toparlayın.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Böyle yapıldığında sizler örnek olamazsınız. Niçin örnek olamazsınız? Çünkü yurttaş patatesi de soğanı da biliyor. Yurttaş kimin haksız bir şekilde geldiğini de biliyor, kimin uygun koşullarda davranmadığını da biliyor. Böyle yaptığınız sürece, siz toplumun gözüne baka baka "Biz istediğimiz şekilde yaşarız. Siz yoksulluğa mahkûmsunuz." demektesiniz ama toplum da şu cevabı veriyor: "Bu yoksulluk bitecek, devran dönecek, hesap sorulacak."
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)