| Konu: | Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 71 |
| Tarih: | 13.04.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Görüştüğümüz kanun teklifi, her zamanki gibi yine "torba kanun" olarak adlandırılan yöntemle Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne getirilmiştir. İçinde kapalı cezaevlerinde bulunan hükümlülerin görüşmelerinin dinlenebilmesiyle ilgili maddeler de bulunmaktadır, çiftçinin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının yapılandırılmasını düzenleyen maddeleri de içermektedir. Birbiriyle alakasız birçok konuya yönelik düzenlemeleri tek bir komisyonda görüşmekten, muhalefet milletvekillerinin fikirlerine itibar etmeden kanun tekliflerini Genel Kurul gündemine getirmekten artık lütfen vazgeçiniz. Muhalefetin uzlaşma çabalarını dikkate almadan geçirdiğiniz kanun maddeleri aradan altı ay geçmeden tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne geliyor. Kanunları "Ben yaptım, oldu." anlayışıyla yapmasanız da alt komisyonlarda derinlemesine tartışmaya açsanız, alanında uzman milletvekillerinin görüşlerini dikkate alıp önümüze öyle getirseniz, değil altı ay, altmış yıl geçse de değiştirmeye ihtiyaç duymayacaksınız.
Sayın milletvekilleri, bir yılı aşkın süredir Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener sahada vatandaşla buluşmakta, vatandaşın sesine kulak vermekte ve dertlerini dinlemektedir. İktidar sahipleri ve saray ahalisi insanlarımızın cefasına gözlerini ve gönüllerini kapatsalar da biz il il, ilçe ilçe milletimizle buluşmaya devam edeceğiz. Genel Başkanımızın Anadolu'da attığı her adım Türkiye'nin hangi dertlerle karşı karşıya bulunduğu noktasında bizlere aydınlatıcı bilgiler veriyor. Genel Başkanımızın gezdiği yerlerde çiftçiler yolunu kesiyor ve artık dayanacak güçlerinin kalmadığını ifade ediyorlar. İYİ Partinin dalga dalga büyüyen millet odaklı siyaseti iktidar sahipleri tarafından da görülmüş olacak ki teklifin içine Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarını yapılandıracak bir madde de ilave edilmiş fakat maalesef, çiftçilerin o videolarda haykırdıkları dertler tam anlaşılamamış. Bu getirilen çözüm o dertlerin belki yüzde 1'ini ortadan kaldıracaktır ama bu da bir başlangıçtır, hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Komisyon görüşmelerinde, sadece Kooperatife olan borçların değil, Ziraat Bankasına olan borçların da yapılandırılmasını ve bunun düşük bir faizle, 2022 Ekim ayında ödenmesi başlayacak şekilde yapılmasını teklif etmiştik; maalesef kabul etmediniz. Oysa biz yalnızca çiftçimizin taleplerinin sesi olmuştuk; bu yüzden, aynı önergeyi Genel Kurulda ilgili madde görüşülürken de yeniden sunacağız. Gelin, Komisyonda destek vermediniz, hiç olmazsa burada destek verin ki çiftçilerimize biraz nefes aldıralım.
Bir başka konu ise kurumlar vergisi meselesidir. Beş ay önce oranı yüzde 15'e düşürecek bir teklif getirmiştiniz, sonra ilgili maddeyi son anda teklif metninden çıkardınız, şimdi yüzde 25'e çıkarmayı planlıyorsunuz. Böyle tutarsız ve rastgele manevralarla ülke ekonomisini düzlüğe çıkarabilmeniz mümkün değildir.
İktidar milletvekillerine sesleniyorum, şayet dinlerler, sohbeti bırakırlarsa: Bu ülkenin kanunları sizin yazboz tahtanız değildir. İşin bir de ekonomi boyutu var. Reformlar, paketler açıklıyorsunuz, "Öngörülebilir, güvenli bir ekonomi oluşturacağız." diyorsunuz, altı ayda bir vergi oranını değiştiriyorsunuz. Böyle bir sisteme hangi yatırımcı girer, böyle bir düzende hangi tüccar önünü görebilir, Allah rızası için siz söyleyin.
Bir başka maddeyle, yiyecek içecek sektörü çalışanlarına nisan ve mayıs ayları için günlük 50 lira, aylık 1.500 lira nakdî destek verilmesi amaçlanmaktadır; diğer nakdî destek miktarları da bu rakama eşitlenmektedir. Ben iktidar tarafından teklif edilen bu maddedeki meblağları ifade etmekten dahi inanın rahatsız oluyorum, onları kanun teklifine koyarak Genel Kurula getirmekten acaba siz rahatsızlık duymuyor musunuz? Günlük 50 lira kime, neye yarar? Hangi anne baba bu parayla kirasını, faturalarını ödeyip eve ekmek götürebilir? 50 liralık yardımı bırakın kanun teklifine koymayı, telaffuz dahi etmek hiçbir vicdanla bağdaşmaz. Vatandaşa daha fazla yardım için verdiğimiz önergemizi komisyonlarda görmezden geldiniz. Bilin ki görmezden geldiğiniz aslında bizim önergelerimiz değil, siz, sefalet içinde yaşamaya mahkûm ettiğiniz milyonlarca vatandaşı görmezden geldiniz, onların beklentilerine karşılık vermekten uzak durdunuz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye büyük bir ekonomik buhranın içindedir, ekonomik göstergeler Türkiye'nin kişi başına gelir açısından yedi yıldır üst üste fakirleştiğini göstermektedir. Bundan tam otuz bir yıl önce, 1980 yılında, Türkiye'nin dünya hasılası içindeki payı yüzde 0,87 iken bugün yüzde 0,86'ya gerilemiştir. Bu süreçte ülkemizin dünya nüfusu içindeki payının arttığını hesaba kattığımızda açıkça görülecektir ki iktidarınız döneminde ülke ekonomisi bir arpa boyu yol alamamış hatta geriye düşmüştür. 1990'da kişi başı millî gelirde 49'uncu sırada olan Türkiye şu anda 75'inci sıradaysa ve bu millet her geçen gün daha da fakirleşiyorsa, bunun sorumlusu tüm yetkileri kendisinde toplayan tek adam rejimidir, bunun sorumlusu Adalet ve Kalkınma Partisi ve onun iktidarıdır.
Millî gelirin içindeki ücretlilerin payının, 2019'da yüzde 35 seviyesinden 2020'de yüzde 33 seviyesine düştüğü görülmektedir. Bu rakamlar memurun, işçinin, emeklinin maaşının bir yıl içinde nasıl eridiğinin açık göstergesidir. O beğenmediğiniz ve her fırsatta eleştirdiğiniz eski Türkiye'de 90'lı yıllarda Türk ekonomisi dünya genelinde 17'nci sıraya yükselmişti. Türkiye'nin G20 ülkesi olması Adalet ve Kalkınma Partisinden de önceki dönemlere dayanır. Şimdi, geldiğimiz noktada 20'nci sıraya düşme tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Türkiye'nin kazanımlarının önemli bir kısmı özellikle son yedi yılda âdeta erimiştir. Arife tarif gerekmez, Türk milleti gerçeği görüyor, ekonomik tablo ortada, Merkez Bankasındaki 128 milyar dolar kayıp, Merkez Bankası rezervlerimiz eksilere düşmüş durumda. Halk, TÜİK tarafından bir türlü tespit edilemeyen hayat pahalılığının altında inim inim inliyor. Türkiye'de resmî ve gerçek enflasyon arasındaki fark her geçen gün belirgin bir biçimde artıyor ve vatandaşımız daha da fukaralaşıyor, gerçek enflasyon yüzde 40'ın üzerindeyken TÜİK enflasyonuyla memura, emekliye zam yapan, vatandaşı açlığa, yoksulluğa mahkûm eden bu iktidarın zulmü karşısında ezilmektedir. Sarayın atanmışları ve havuz medyası hangi masalı anlatırsa anlatsın çabalarınız beyhude, vatandaş çarşıda pazarda gerçek enflasyonunun gerçek oranını görüyor ve yaşıyor. Camdan okunan yazılarla çizdiğiniz pembe tabloların Türk milleti nezdinde hiçbir karşılığı kalmamıştır, bunu bilesiniz ve asla unutmayasınız.
Bir an için TÜİK rakamlarının doğru olduğunu varsayalım, dünyada enflasyonun bu kadar düşük olduğu bir dönemde, son veri itibarıyla, TÜFE'de yüzde 16, ÜFE'de 31 oranı aşılmıştır. Bugün Türkiye'de ÜFE artış hızı 2002 yıl sonu seviyesinin üzerine çıkmıştır. TÜİK genetiği değiştirilmiş rakamlarıyla bile Türkiye'deki hiper enflasyonu saklamayı becerememektedir. Tedbir almadığınız her gün bu millet daha da yoksullaşıyor, tedbir almadığınız her gün bu milletin alın teri ve emeği heba oluyor. Millet perişan bir hâlde; esnafı, çiftçisi, emeklisi, dulu, yetimi, memuru, herkes perişan hâlde ancak buna rağmen Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Sayın Erdoğan "Ekonomide çok iyi bir konumdayız." diyebiliyor. Türkiye'de saraya mücavir olan bürokratların konumu iyi olabilir, ihale şampiyonu yandaş şirketlerin durumu da iyi olabilir, millî kaynakları ve refahı sömüren yeni sosyetemizin konumu da iyi olabilir. Peki, esnaf iyi midir, çiftçi iyi midir, emekli iyi midir, onlar için söyleyecek güzel şeyleriniz var mı, soruyorum sizlere. Doğal gaz, elektrik, su faturasını, kirasını ödeyemeyen; mutfak ve okul masrafı altında ezilen; işsizlikle, umutsuzlukla sınanan; enflasyon, geçim sıkıntısına mahkûm edilen vatandaş için de aynı şeyi söyleyebilecek vicdanınız var mı? Genç işsizlik yüzde 25 bandında, memlekette yaşayan her 4 gençten birisi işsiz. Gençler arasındaki geniş işsizlik yüzde 40'lara varmakta. Suçlu kim, soruyorum sizlere. Bu ülkenin gençleri mi yoksa bu ülkenin gençlerini hayal kurmaktan bile alıkoyan Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı mı? Suçlu kim, soruyorum. Hayal kuramayan, iş bulamayan, mutlu olmak için yüzünü başka ülkelere çevirmek zorunda kalan bu gençlerimiz sizin eserinizdir. Bize göre işsizlik ve daha da önemlisi genç işsizliği ülkemizin karşı karşıya olduğu en büyük sorunların başında gelir.
İYİ Parti olarak bizim mücadelemiz, gençlerimize yeniden hayal kurdurmanın ve onları iş sahibi yapabilmenin mücadelesidir. Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildiğinde, Temmuz 2018'de Türkiye'de geniş işsizlik yaklaşık 6 milyondu. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtikten sonra geldiğimiz noktada memlekette 10 milyon işsiz vatandaşımız var; artış neredeyse yüzde 80 oranında. Bütçe açığının son iki yılda 32 milyar liradan 172 milyar liraya çıkması ya da kişi başına düşen millî gelirin 12.500 dolardan 8.500 dolara inmesi bu söylediklerimizin ispatıdır.
Biz Meclise girdiğimiz günden itibaren bu kürsüde, gece yatağa aç giren çocukların, işsizlikle imtihan edilen gençlerin, tenceresi boş kalan anaların, evladının cebine harçlık koyamayan babaların hakkını ve hukukunu savunmaya çalıştık; sizler ise çift dikiş maaşların, dopingli ihalelerin "5 müteahhidi nasıl ihya ederiz?"in tasasına düştünüz. Bu kan emici yandaş sermayeye millet olarak ödediğimiz kur farkı sadece beş yılda 61 milyar 719 milyon liradır. 83 milyonun 5 kişiye çalıştığı düzenin adıdır Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ve tarihte adını böyle alacaktır.
Hatırlar mısınız bir zamanlar adil düzenden dem vurduğunuz günleri? Millî görüş gömleğinizi çıkardınız "adil düzen" diye yola çıkıp bu haramzade düzenin vebaline maalesef ortak oldunuz ancak bu haramzade düzen ilanihaye süremez, sürmeyecektir; bu böyle gidemez, gitmeyecektir. Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener'in ifade ettiği gibi, biz geleceğiz ve bu israf düzenini değiştireceğiz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) İYİ Parti iktidarının daha ilk yılında, israf nasıl engellenir, haramzade düzen nasıl yıkılır, ülke nasıl yönetilir, uygulamalı olarak göreceksiniz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karadeniz'de yıllardır süren Rusya-Ukrayna geriliminin tüm bölgeyi etkileyecek bir savaşa dönüşmesi şu an an meselesidir. Ukrayna-Rusya savaşı yaklaşırken Amerika Birleşik Devletleri, NATO üyesi olmayan Ukrayna'nın önemli bir ortak olduğunu belirterek Rusya'nın Batı'ya doğru genişlemesini durdurma isteğini açıkça göstermektedir. Bir yandan Amerika Birleşik Devletleri'nin Karadeniz'e nüfuz etme çabası, bir diğer yandan da Rusya'nın Ukrayna topraklarını işgal etme girişimleri Türkiye'nin gündemine getirilen Montrö ve Kanal İstanbul tartışmalarının uluslararası boyutunu açıkça ortaya koymaktadır.
Batı emperyalizmi, Mondros ve Sevr Anlaşmalarıyla, Osmanlı Devleti'ne boğazların tamamen açık statüde olmasını dayatmıştır. Türk milleti, emperyalizmin boğazları Türk egemenliğinden koparma girişimlerini, İstiklal Savaşı'ndan sonra elde ettiğimiz diplomatik başarılarla bertaraf etmiştir. Bu bakımdan, Montrö Sözleşmesi, Türkiye'nin boğazlar üzerinde tam egemen ve yetki sahibi olmasının tescilidir. Türkiye'ye İkinci Dünya Savaşı'nda geniş bir manevra alanı sağlayan Montrö Anlaşması, memleketimizi 70 milyon insanın hayatını kaybettiği bir felaketten muhafaza etmiştir. Boğazlar üzerindeki egemenliğimizi tahkim eden bu anlaşmanın tam da olası Rusya-Ukrayna savaşının öncesinde gündeme getirilmesini sıradan bir tesadüf olarak görmüyoruz. Montrö'nün bölge dışı devletlerin Karadeniz'de bulundurabileceği savaş gemilerine tonaj ve süre sınırlaması getirmesi belli ki Amerika Birleşik Devletleri yönetiminin canını sıkmıştır. Bizim için asıl olan, yalnız ve ancak Türk milletinin çıkarlarıdır.
İYİ Parti olarak biz Adalet ve Kalkınma Partisine diyoruz ki: Aklınızdan bile geçirmeyin. Amerikan çıkarlarına hizmet eden, bir rant projesi olan Kanal İstanbul'un inşası ve Montrö'nün ilgası hakkındaki tartışmaları yakından takip edeceğimizi bilmenizi istiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)