| Konu: | Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 14.04.2021 |
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar, getirilmeye çalışılan bu düzenlemeyle amme alacakları yani kamu alacaklarının takibiyle ilgili süreçte birtakım düzenlemeler getirilmekte. Amme alacağı deyince önce alacaklı bir kurum ve sonrasında da bir borçlu var. Şimdi, bir alacağın tahsilinin gerçekleştirilebilmesi için de en sonunda bir satış işleminin yapılması gerekmekte.
Şimdi, menkul ve gayrimenkul malların satışı sürecinde elektronik ortamda satış yapılabilmesi hususunun getirilmesi esasen yerinde bir düzenleme olmaktadır. Ayrıca menkullerin satışında yüzde 5 teminat istenilmekte; bu, yeni bir düzenleme. Her ne kadar yüzde 5 düşük bir oransa da ilk defa teminat getirilmesi nedeniyle yerinde ancak oranın yükseltilmesinde fayda var. Yine, ihalelerden vazgeçme nedeniyle iki bedel arasında fark ve diğer zararlar için de "tecil faizi" dediğimiz faiz oranı uygulama sistemi getirilmekte.
Şimdi, 3'üncü maddede satış komisyonun düzenlenmesi maddesi var; burada alacaklı amme idaresince belirlenecek yani komisyonun ilgili kurum tarafından belirlenmesi hükmü getirilmekte. Değerli arkadaşlar, bakın, bu düzenleme esasen hatalı, neden? Şimdi, bir alacaklı var, bir borçlu var. Şimdi, sonuçta alacağın tahsilinin gerçekleşebilmesi için bir taşınmazın satılması ve de alacağın tahsil edilmesi gerekir. Burada ikili bir menfaat durumu var. Bir tarafta alacaklı kamunun menfaati, diğer tarafta borçlu şahsın menfaati. Şimdi, iki menfaatin de tam gerçekleşebilmesinin yolu bir taşınmazın gerçek bedeli üzerinden satılmasıyla gerçekleşir. Eğer ki kurum bu komisyonu kendi oluşturursa ileride, haczedilmiş olan bir taşınmazın bedelinin düşük takdir edilmesi ihtimali doğabilir. Bu durumda, bu hacizli taşınmaz satıldığında kamunun alacağının eksik tahsil edilmesi durumu doğabileceği gibi, vatandaşın gayrimenkulü satıldığında borcunu karşılamama riski de doğacaktır. O nedenle, bu teklifin gerekçesi olarak ortaya konulan "Bir ilde ya da ilçede, belediye meclis üyesini bir araya getirmek, tapudaki görevliyi bir araya getirmek, diğer yetkiliyi bulup bir araya getirmek çok zor oluyor. O nedenle bütün yetkiyi kuruma veriyoruz." demek çok doğru değil. İleride özellikle de vatandaşın aleyhine doğacak zararlar söz konusu olabilecektir. Burada kesinlikle ve kesinlikle gerçek değerden kıymet takdirinin yapılması gerekir. Bu madde haczedilmiş taşınmazın gerçek değerden kıymet takdiri yapılmasının önüne geçebilecek bir düzenlemedir.
Yine, 4'üncü maddede, gayrimenkullerde satış için yüzde 7,5 oranında bir teminat istenilmekte -menkulde yüzde 5, burada yüzde 7,5- satış bedeli için ise ilk ihale aşamasında yüzde 75'te ihalenin başlanacağı düzenlemesi mevcut ancak ikinci ihaleye kaldığında hangi orandan başlayacağı hükmü söz konusu değil. "En fazla verene ihale yapılır." hükmü var. Burada da bir eksiklik söz konusu, burada da, ikinci ihalede en düşük oranın kesinlikle belirlenmesi gerekmekte.
Şimdi, işsizlik sigortasıyla ilgili... Yiyecek ve içecek hizmeti sektöründe 2021 Mart ayında çalışanlara, ücretsiz izne ayrılandan nakdi ücret desteğinden faydalanamayanlara İşsizlik Fonu'ndan karşılanmak üzere nisan ve mayıs aylarında nakdi ücret desteği verilecek ve nakdi destek ücretini 47,70 TL'den 50 TL'ye çıkartıyorsunuz. Yani burada 3 lira bile yapmayan bir artışı öngörmektesiniz.
Önce şunu söylemek istiyorum değerli arkadaşlar: Bu pandemi süreci içerisinde iktidar olarak sınıfta kaldınız. Özellikle ekonomik anlamda doğru bir yönetim sergileyemediniz. İşçisi, işsizi, esnafı, çiftçisi, sayenizde hepsi perişan oldu. Ekonomik anlamda herkes büyük sıkıntı içerisinde, şimdi, siz sadece burada 47,70'i 50 TL'ye çıkarmakla sanki bir çare bulmuş gibi destek yapmakta olduğunuzu ifade ediyorsunuz.
Bakın, son dönemde pandeminin, sizlerin yarattığı bu tablolarla arttığını bu ülkede artık herkes biliyor. Gerekli mekanizmaları doğru oluşturamadınız ve süreç içerisinde pandemi arttı. Şimdi gelinen süreçte, özellikle turizm bölgesi olan başta Antalya olmak üzere birçok yerde otelciler kaygılı, turistin gelip gelmeyeceği belli değil. Turizm bölgelerindeki esnafın durumu perişan; görüştüğümüzde "Hazırlıklarımızı yapıyoruz ama açacak mıyız, açmayacak mıyız belli değil." diyorlar. Yani herkes şu an kaygılı bir durumda.
Efendim, turizm işçileri... Yüz binlerce turizm işçisi şu an işsiz vaziyette sayenizde. Yani bu konularla ilgili tamamen sınıfta kaldınız, her kesimi mağdur ettiniz değerli arkadaşlar.
Mahkûmların elektronik haberleşme ve görüşmelerinin kayıt altına alınmasıyla ilgili bir düzenleme... Ya, Komisyonda da bunu söyledik; bu, Plan ve Bütçe Komisyonunun konusu değil öncelikle.
Şimdi, "Elektronik yöntemlerle mektup gönderilebilir." hükmü getiriyorsunuz ama bir taraftan da bunların "denetimi, kontrol altına alınması" hükmünü getiriyorsunuz. Özellikle savunma açısından söylüyorum, bakın, avukatların yapacakları savunmalara esas teşkil edecek olan bu haberleşmelerin -her ne kadar siz "Maddede bu yok." deseniz de- kontrolü söz konusu olamaz. Dolayısıyla başta savunma hakkı bu süreçten zedelenecektir.
Şimdi, ayrıca, hükümlüyü ziyaret eden eşi, çocukları, akrabaları ve özel izinle ziyaret edeceklerin görüntülerinin, görüşmelerinin kayıt altına alınması ihtiyacı... Ya, bu nereden çıkıyor değerli arkadaşlar? Bakın, şimdi, bir hükümlü eşiyle, çocuğuyla görüşecek, siz bunu kayıt altına alacaksınız. Ya, bu bir kere insan haklarına aykırı. Böyle bir düzenleme özgürlüklere tamamen aykırıdır. Yani bu düzenlemeden mutlaka ve mutlaka vazgeçilmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Şimdi, son düzenleme çiftçilerimizin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının yapılandırılması. Şimdi, bir kere "31/12/2020 tarihine kadar olan borç" diyoruz ama bugün nisan ayındayız. Bu aradaki borçlar ne olacak? Bu arada doğmuş borçlar şimdi yapılanmaya girmiyor, bu aradaki borçlu olan çiftçilerimiz mağdur mu olsun?
İkinci konu, daha önce tarımsal kredi borçlarıyla ilgili bir yapılandırma yapıldığında... Bakın, 2017 yılındaki bu yapılandırmada faiz oranı, biriken borçlar için yüzde 11, yapılandırmada yüzde 5. Şimdi ne getirdiniz? Biriken borçlar için yüzde 18, efendim yapılanma sürecinde yüzde 12. Yani iki türlü değerlendirirsek; bakın, ülkeyi ekonomik anlamda ne kadar olumsuz noktaya getirdiğinizi buradan dahi açıkça görebiliriz, yani şu faiz oranı bile ekonomik anlamda sizin yarattığınız tablonun açık göstergesidir. Yani "Daha önce yüzde 11, yine yüzde 11 olsun." bile diyemediniz, "Yüzde 5, yine yüzde 5 olsun." bile diyemediniz. Bu faiz oranlarıyla çiftçi tamamen tefeciye teslim edilmiş olacaktır. Bakın, ekim ayı itibarıyla diyorsunuz ki "Parası olan tamamını yatırsın, olmayan yüzde 30'unu yatırsın, yapılanmadan yararlansın." Değerli arkadaşlar, sizin hiç çiftçilerle bir görüşmeniz, konuşmanız, irtibatınız olmuyor mu? Bu çiftçinin parası olsaydı, yüzde 30'unu yatırabilecek olsaydı zaten bu durumlara düşmezdi.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak şunu öneriyoruz: Çiftçinin faiz borcunu tamamen silelim, anapara borcunu da beş yıla bölelim, beş eşit taksitle yapılandırmaya tabi tutalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CAVİT ARI (Devamla) - Sayın Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
CAVİT ARI (Devamla) - Zaten çiftçimiz sıkıntılı, zaten çiftçimiz perişan, siz bu yüksek faiz oranlarıyla çiftçiyi daha çok mağdur etmektesiniz. Eğer çiftçiyi düşünüyorsak, gelin hep beraber birikmiş faiz borçlarını silelim, anapara borçlarını da 5 eşit taksite bölelim; böylelikle ülke tarımına hep beraber destek olalım diyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)