| Konu: | Kanal İstanbul'a ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 73 |
| Tarih: | 15.04.2021 |
DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ekranları başında bizleri izleyen değerli halkımız, coğrafyamız nüfusunun yaklaşık dörtte 1'ini bünyesinde barındıran İstanbul, sermaye ve onun sadık temsilcisi AKP tarafından esir alınmış durumda. İstanbul'u yönettikleri yıllar boyunca şehri bir betona dönüştüren AKP önceliği, anlayışları, şehri kimliksizleştirmek için büyük bir çaba harcamıştır, harcamaya da devam etmektedir. Bir dünya şehri olan İstanbul, AKP yönetimi altında, inşaat müteahhitlerinin ablukası altında ezilmekte, şehir her geçen gün daha büyük tahribatlar almaktadır. İstanbul, kapasitesinin üstünde artan nüfusu, inşaat patronlarının ablukası ve buradan saymakla bitiremeyeceğimiz birçok sorun yetmiyormuş gibi, son birkaç yıldır "Kanal İstanbul" olarak duyurulan büyük bir tehditle karşı karşıya kalmış durumdadır. Bu, İstanbul'a ihanet edenlerin mega projesidir. Bu talan projesi hiçbir toplumsal ihtiyacın ürünü değildir. İstanbul'un ekolojisine yönelik büyük bir saldırı olan proje, özellikle Kuzey Ormanları'nda ve yer altı, yer üstü kaynaklarında geri dönüşü mümkün olmayan tahribatlara neden olacaktır. İktidar, Kanal İstanbul girişimini hiçbir mantıkla izah edilebilir ve toplumsal çıkarı gözeten gerekçelere dayandıramıyor. Kanal İstanbul Projesi, binyılları geçkin geçmişinden bugüne kadar İstanbul'un doğasının karşı karşıya kaldığı en büyük mühendislik operasyonudur. Bu noktada, öncelikle Karadeniz, boğazlar, Marmara ve Kuzey Ege gibi geniş bir coğrafyada çok boyutlu etkileri muhtemel böyle bir projenin, ne pahasına ve hangi amaçla hayata geçeceği sorusunu her yurttaşın sorması gerekmektedir. Vicdana, akla, bilime, halka ve yüksek deprem riskine rağmen yapılmak istenen bu proje, yarımada olan tarihî şehri bir adaya çevirecektir. Bir ada şehrine çevrilmek istenen İstanbul, emekçilerden ve yoksullardan arındırılmak istenmektedir. Bir adaya çevrilecek olan tarihî İstanbul, zenginlerin, Katar başta olmak üzere, Orta Doğu burjuvazisinin korunaklı alanlarına dönüştürülmek isteniyor. İstanbul'da emlak piyasası zaten olması gereken fiyatın çok üstündedir. Konut fazlası varken mevcut durumda dahi emekçiler, yoksullar bir ev alabilmek için yüzlerce ekonomik denklem kurabilmek ve bin defa düşünmek zorunda bırakılıyorlar çünkü mevcut konut stoku zenginlere yönelik yapılıyor, eğer Kanal İstanbul yapılırsa emekçi kesimin İstanbul'da yaşaması neredeyse imkânsız hâle gelecektir.
Değerli halkımız, bu iktidarın yaşattığı tahribatları artık görmek zorundasınız. Görmek zorundasınız çünkü bu anlayış ve irili ufaklı ortakları, coğrafyamızı, ülkemizi ve halklarımızı geri dönüşü mümkün olmayan felaketlere sürüklemektedirler. Emekçiler başta olmak üzere eğer coğrafyamız halkları buna "Dur!" demezse ülkece yaşayacağımız tahribatların sonuçları hepimiz için ağır olacaktır. Uzmanlara göre, boyutları itibarıyla boğazda olduğu gibi kanal içerisinde iki yönlü bir akıntı sistemi geliştirilemeyecek ve Karadeniz'in kirli suları Marmara'ya dolacaktır. Marmara Denizi'nde bol besinli üst tabaka can çekişen alt tabakaya baskı yapacak ve oksijen hızla azalacaktır. Oksijen bitince, kanal kapatılsa bile bir daha geri dönüşü olmayacaktır. Zamanla Karadeniz'in de ekolojik yapısı bozulacaktır. Tuna Nehri'nin Karadeniz'i kirlettiğinden şikâyetçi olan Türkiye, kendi eliyle yaptığı ikinci bir boğazla bu kirliliği Marmara'ya taşımış olacaktır; bu durum Marmara'nın ölü bir denize dönüşmesiyle sonuçlanabilecektir. Yani bizler diyoruz ki: "Bu Kanal İstanbul, sadece İstanbul'da değil Türkiye'de depremin, ekolojinin, doğanın bozulmasına neden olacak ve gerçekten geri dönüşümü zor olan bir yere doğru götürüyor bizi." O yüzden, her bir ağacı, her bir canlıyı, her bir damla suyumuzu sonuna kadar savunmak zorundayız. Başta İstanbullular olmak üzere "Ya Kanal ya İstanbul." diyeceğiz "Ya ağaç, toprak, temiz su ya da beton." diyeceğiz "Ya yaşam ya da talan." diyeceğiz. Kanal İstanbul'a buradan tekrar bir kez daha "hayır" diyelim diyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)