GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:73
Tarih:15.04.2021

CHP GRUBU ADINA KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

47'nci Hükûmet dönemi Başbakanı Sayın Yıldırım Akbulut'u ben de rahmetle anmak istiyorum, mekânı cennet olsun.

Değerli arkadaşlar, 254 sıra sayılı, Denizli Milletvekilimiz Sayın Nilgün Ök ve 39 milletvekili arkadaşımızın Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine partimiz adına söz almış bulunmaktayım.

Aslında, kısaca torba kanun eleştirisi yapacaktım; çok yapıldı, hepimiz gayet iyi biliyoruz, yine bir torba kanunla karşı karşıyayız. 18 madde geldi Komisyona, 17 maddeyle Genel Kurulda huzurumuza getirildi, 9 ayrı kanunda değişiklik var. 2 tali komisyona havale edildiği hâlde işlerinin yoğunluğu nedeniyle... Ki sorduğumuzda "Yoğunluk neymiş?" diye, AK PARTİ Grubundan bir milletvekili arkadaşımız da efendim, işte, komisyondaki yoğunluk nedeniyle yapılamadığını ifade etti. Şimdi, değerli arkadaşlar, böyle bir şey olmaz yani tali komisyonda reform hazırlığı olduğu için yoğunluk varmış, böyle bir görüş bildirildi. Bu, doğru değil; özellikle 2 madde, İşsizlik Sigortası Kanunu ve Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'ndaki değişikliklerin Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun üzerindeki 2 madde değişikliğinin Adalet Komisyonuna gitmesi gerekiyordu, olmadı. Anayasa'ya aykırılık konusunda bir şey yapıldı mı? Yine değerlendirme yapılmadı, İç Tüzük 38'inci madde uygulanmadı. Komisyonumuzun ilgi alanına girmeyip diğer Komisyonu ilgilendiren konular maalesef yine Komisyonumuzda görüşüldü. Öyle ki "Hukukçu kaç kişi var?" dediğimizde Komisyon salonunda 2 hukukçu arkadaşımızın bulunduğu esnada bütün Komisyon, hukuku, Ceza İnfaz Kanunu'nu ilgilendiren konuda karar alma noktasına geldik maalesef.

Değerli arkadaşlar, Anayasa'nın 7'nci maddesi "Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez." der. Peki, gerçekte de bu böyle mi, uygulamada da böyle mi, bunu söyleyebiliyor muyuz? Milletvekili olarak bizim asli görevimiz yasama faaliyetinde bulunmak, kanun teklifi vermek. Muhalefet partisinin verdiği kanun tekliflerinin bugüne kadar kaçı Komisyonda en azından gündeme geldi? Gelmedi. Bırakın onu, bu kanun teklifine yönelik, içeriğiyle ilgili verilmiş, bizlerin verdiği bazı teklifler birleştirmeye bile layık görülmedi. Dolayısıyla yasama etkinliği, yasama kalitesi, toplumun gerçek talepleri ve ihtiyaçlarının karşılanması konusundaki çabalarımız ve millî irade yok sayıldı maalesef. Kanun tasarısı artık yok ama yürütme yani saray yasama işini de kendisi -bütün teklifleri- hazırlayarak Meclise getiriyor, komisyonlardan geçiyor gidiyor. Demokrasinin en temel kuralı çoğulculuktur oysa çoğulculuk, azınlığın da haklarının korunması, kollanması, söz hakkının ve en azından onun da bir gün iktidara gelme hakkının gözetilmesidir. Bu yok sayılıyor, çoğunluk diktatörlüğü kendini gösteriyor.

Etki analizi var mı teklifte? Yok. Ekine konulmuş mu? Hayır. Şimdi, değerli arkadaşlar, bir maddede, 13'üncü maddede kurumlar vergisi yüzde 20'den yüzde 25'e çıkartıldı. "Neden?" diye soruyoruz. Gerekçesi, sadece maddenin özeti; bir gerekçe değil, teklifle gelen gerekçe gerekçe değil. "Neden?" diye soruyoruz. Yani bununla sağlanmak istenen vergi adaleti mi, gelir adaleti mi? Etki analizi nedir, bütçeye yükü nedir, gelir beklentisi nedir daha doğrusu? Bunların hiçbiri söz konusu değil.

Evet, Türkiye'de vergilerin üçte 2'si dolaylı vergilerden yani harcamalardan alınan vergilerden -KDV, ÖTV benzeri- geri kalan yüzde 30'u dolaysız vergilerden yani beyana dayalı kurumlar vergisi, ücret-maaş üzerinden gelir vergisi, servet vergisi. Tabii, ücret-maaş üzerinden yani bordro mahkûmlarından alınan vergi ise dolaysız vergilerin yüzde 62'sini oluşturuyor yani yine yük hep ücretlinin, orta gelirli, düşük gelirli vatandaşın sırtında gerek dolaysız vergiler gerek dolaylı vergiler üzerinden.

Yani sonuçta, kurumlar vergisini yüzde 25 yapıyorsunuz, gerekçe yok. Gerekçe gelir adaletini sağlamaksa o zaman önerimiz şu: Asgari ücretten vergi almayın, asgari ücretten kesinti yapmayın. Hep yandaş, hep yandaş; böyle olmaz! Halkı, orta ve düşük gelirlileri, işsizleri düşünün, bununla ilgili teklif getirin, asgari ücretliden vergi almayın. İki yıl içerisinde 130 milyar liradan 94 milyar liraya düşürdüğünüz İşsizlik Sigortası Fonu'ndan işverene prim desteği veriyorsunuz, bütçe dışı bir kaynağı bütçe kaynağıymış gibi kullanıyorsunuz, asgari ücretliyi yine açlığa, sefalete mahkûm bırakıyorsunuz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, kanun teklifinin 15'inci maddesi Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarla ilgili. Bakalım bu borçlar, çiftçimizin borçları ne durumda? Size bir grafik göstereceğim daha iyi anlaşılabilmesi adına, önemsediğim için. Gördüğünüz bu grafikte kırmızı alan kamu bankalarına olan borç, yeşil alan özel bankalara olan borç; borcun yaklaşık yüzde 20'si özel bankalara, yaklaşık yüzde 50'si kamu bankalarına. Tabii, kamu bankalarından, özel bankalardan aldığı borç nedeniyle ne ipoteği ne teminatı kalmamış, rehin de gösterecek bir durumu yok, tefeciye mahkûm kalıyor üretici; tefecilere, aracılara, tüccara yaptığı borç yaklaşık yüzde 25 civarında, tahminî olarak. Tarım Krediye olan borç pastanın sarı bölgesi, onun da içerisinde yüzde 10'u bile olmayan yani çiftçinin toplam borcunun binde 5'i bile olmayan bir borç yapılandırılıyor. Değerli arkadaşlar, yapılandırılan toplam borçtan bahsediyorum. Bu grafik anlaşılmıyorsa şuna bakın, burada da aynı şekilde, Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borcun içerisinde onun yaklaşık yüzde 10'u kadar bir dilimi yani 900 milyon lirası yani 200 milyarlık borcun sadece 900 milyon lirası yapılandırma kapsamına alınıyor değerli arkadaşlar. Böyle olmaz.

Peki, kamu bankalarına, özel bankalara, Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçların kredi faizlerinin silinmesi, en azından önümüzdeki 2026'ya kadar faizlerinin silinerek yapılandırılması bizim çiftçiyi en azından, biraz olsun rahatlatacak önerimiz, teklifimizdir. Tabii, bunlar dikkate alınmıyor. Ayrıca, yapılandırılacak olan borç da Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borcun tamamıymış gibi algılanıyor ama öyle de değil, sadece takibe alınmış borçlar ki o da 900 milyon lira. Buna çiftçi sayısı açısından baktığımızda, bakın, burada da Türkiye'de -yararlanamayan çiftçiler dâhil- Çiftçi Kayıt Sistemi'ne, (ÇKS)'ye kayıtlı yaklaşık 1 milyon 800 bin çiftçi varken, bunun sadece 21.086'sı yani yüzde 1,2'si bu yapılandırma kapsamında. Bunu da söylemeden, belirtmeden geçemeyiz.

Değerli arkadaşlar, peki, bu 900 milyon lira borca yani çiftçinin toplam borcunun binde 5'i olan kısmına yapılandırmayla uygulanacak faiz ne? Yüzde 18; yüzde 6'sını devlet üstlenecekmiş falan. Değerli arkadaşlar, buna tefeci faizi denir. Geçen hafta Sayın AK PARTİ Genel Başkanının, Cumhurbaşkanının grup konuşmasında "Önümüzdeki dönem enflasyon oranını tek haneli rakamlara düşüreceğiz." sözü ortadayken siz yüzde 20'ye varan oranda bir tefeci faiziyle çiftçiyi borçlandırıyorsunuz ve "Yüzde 30'unu da bu yılın ekim ayında peşin ödeyeceksin." diyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, enflasyon oranını önümüzdeki dönem tek haneye indirmeyi taahhüt ederken yaptığınız bu uygulama tefeciliktir. Devlet tefecilik yapmaz; vatandaşının sırtından, onu açlığa, yoksulluğa, sefalete ve hatta intihara kadar sürükleyecek şekilde zenginleşme derdine düşmez, düşmemelidir.

Değerli dostlar, esnaf perişan, kan ağlıyor; işçi, memur, emekli açlık ve yoksullukla mücadele derdinde; çiftçi bu nedenle toprağını terk ediyor, borçlarını ödeyememenin derdiyle; 10 milyona yakın işsiz can çekişiyor, can derdinde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Son cümlem Sayın Başkan.

BAŞKAN - Toparlayın.

Buyurun.

KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - ...saray iktidarı ise 5'li çeteye yapılacak yap-işlet-devret kamu-özel iş birliği garanti ödemelerinde 31 milyar lira için kılını kıpırdatmıyor "Bunları ödeyeceğim." diyor; İstanbul Havalimanı'nın 2020-2021 kira bedelini, 18 milyar lirayı ertelemeyi bir kalemde gerçekleştiriyor; örneğin, Millî Piyangoyu devralanlara bir kalemde KDV'yi sıfırlayarak yaklaşık 18 milyar lira servet transferi yapıyor; çiftçiye gelince "Yok." esnafa gelince "Yok." Bir de bahane var bu aralar, pandemi; bunun adına ben "pandemi" değil "saray pandomimi" diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)