GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:73
Tarih:15.04.2021

AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15'inci madde üzerine partim adına söz almış bulunmaktayım.

Bir tarım ülkesi olan Türkiye'de artık domatesin marketlerde taneyle satıldığı, yurttaşların akşam pazarlarında artanları topladığı, çiftçinin değerinde satamadığı için ürününü yollara döktüğü zamanlarda yaşıyoruz. Yoksulluk, işsizlik, ekonomik çöküş tüm girdileri döviz bazında olan tarım üretim alanlarını da tamamen felç etmiş durumda. Betonlaşan ve gittikçe nüfusu artan dünyada tarım en çok değer verilmesi gereken ve üretimin öz güçle sağlandığı bir alan olması gerekirken tarımda neredeyse ithal olmayıp yerli olan tek şey tarlalar ve çiftçilerin borçlarıdır. Gübre, mazot, tohum, zirai ilaç, bunların hepsine çiftçilerimiz dolarla ödeme yapıyor. Peki, dolar ne kadar? Dolar 8 liranın üzerinde yani başınızdan kovduğunuz o çiftçiler tüm bu ödemeleri yüzde 800 zararlılık bir ödeme planlamasıyla yapmak zorunda çünkü çiftçiler dolarla aldığı gübreyi, ilacı -vesaire- işleme soktuktan sonra açığa çıkan tarımsal ürünü TL olarak satmakta. Bu şekilde nasıl verimli bir çiftçilik söz konusu olabilir? Kısacası, siz çiftçiye de bu ülkenin geleceğine de samimi ve dürüst yaklaşmıyorsunuz.

Her fırsatta verilen destekleme rakamları açıklanıyor, çiftçilerin banka hesaplarına aktarıldığı duyuruluyor ve sonra da o desteklemelere el konuluyor. Peki, kim el koyuyor? Çiftçinin banka hesabındaki destekleme ödenekleri kurumlar arasında âdeta döner sermayeye dâhil ediliyor. Bu, organize bir tarımsal çektirme niyeti taşıyan, ardının araştırılması gereken ciddi bir sorun ve hak gaspıdır. DSİ, DEDAŞ, çiftçiye müşteri gözüyle bakan bankaların icraları çiftçinin desteklemesini âdeta hortumluyor. Bunun önünü açan yetkilendirme ise bizzat Resmî Gazete'de yayımlandı. Ayrıca, bu hususta önemli bir parantez açmak istiyorum: Atatürk Barajı'ndan Urfa'nın tarımsal alanlarına sulama kanalı yapılıyor fakat sulama kanallarının çoğundan su geçmiyor, çoğu yerde çiftçiye su vermeyip kanalların yapımını da yarım bırakıyorsunuz. Bu nedenle de çiftçiler tarımsal üretim için ihtiyaç olan suyu temin edebilmek için trafo bağlatıp kuyu açmak zorunda kalıyor. Kısacası bu iktidar, suyu bile ticari faaliyete dönüştürmenin, suyu da satmanın bir yolunu bulmuş ve çiftçi son derece ince bir politikayla elektrik şirketlerine mahkûm ediliyor. DEDAŞ elektrik şirketi üzerinden çiftçiden resmen gayriresmî bir tahsilat yapılıyor. Çiftçinin ürettiği ve üreteceği her şey ülke ekonomisi açısından son derece önemlidir. Tarımsal kriz kulak ardı edebileceğiniz, gizleyebileceğiz bir durum değil çünkü artık mızrak çuvala sığmıyor. Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyaman, Antep, Suruç, Harran, Siverek, Viranşehir ve ülkedeki tüm çiftçilerin yakasını da banka hesaplarını da rahat bırakın. Bu ayıp iktidarındır.

Evet, bu Parlamentonun görevlerinden biri de çiftçinin sorunlarını çözmektir. Dövizin, dolayısıyla girdilerin yükseldiği, ülke ekonomisinin çakıldığı bu süreçte çiftçiye haciz göndermek, hesaplarının bloke edilmesi gibi durumlar insanları çıkmaza sokmaktadır.

Bakınız, 12 Nisan sabahı, İzmir Torbalı'da çiftçilikle geçimini sağlayan 3 çocuk babası Basri Yıldırım, intihar ederek yaşamına son verdi. Basri Yıldırım, tarlasını ve traktörünü sattığı hâlde kredi borçlarını ödeyemeyen binlerce çiftçiden sadece biriydi. Merhuma Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyoruz.

Evet, biz HDP olarak diyoruz ki: Küçük ölçekli çiftçilerimizin bankalara ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarıyla birlikte icralık çiftçinin borçları kamu borcu olarak devletçe karşılanmalıdır ve ödeme güçlüğü içinde olan orta ölçekli çiftçi borçları faizsiz olarak yeniden yapılandırılmalıdır. Tarımsal üretim ve çiftçilerimiz tüm ülke açısından AKP iktidarının insafına bırakılmayacak kadar değerlidir.

Buradan bir kez daha çiftçilere sesleniyoruz: Haklarınızı ve yaşadığınız sorunları biliyoruz ve sonuna kadar, elinizden alınan haklarınız için yanınızdayız ve bu temelde mücadelemize devam edeceğiz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)