GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sigortacılık ile Diğer Bazı Alanlara İlişkin Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:82
Tarih:20.05.2021

CHP GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu teklifin, 262 sıra sayılı teklifin birinci bölümü üzerinde konuşacağım. Bu teklif öyle aceleyle geldi, hemen pazartesi günü Komisyon Başkanı bizi topladı. Niye filan diye baktım, aslında ikinci bölümde olan çek maddesiyle ilgili. ikinci bölümde olmasına rağmen niye buradan başladım? Bu çek maddesi, arkadaşlar, sizin yani Meclisimizin nasıl kanun yaptığını göstermesi açısından çok ilginçtir. Biliyorsunuz, bu madde daha evvel bu Genel Kurulda, hiç komisyonlara da gitmeden Genel Kurulda geçti, önergelerle geçti ve yanlış yapıldı. Yani bile bile, nasıl fark edilmedi, onu bilemiyorum, yanlış yapıldı, dolayısıyla bir kaos ortaya çıktı. Yani insanlara "İbraz edilmeyecek." denildi, edilse bile bankalar ödemediler, problem çıktı; bu sefer Meclis toplanamadığı için, tatilde olduğu için genelgeyle düzeltmeye çalıştılar. Bakın, bu, sizin nasıl kanun yaptığınızı, nasıl ülke yönettiğinizi göstermesi açısından çok önemli bir şey. Genelgeyle... Bankalar bunu da takmadılar, "Kanun önemlidir." filan diye. Şimdi bunu düzeltmeye çalışıyorsunuz, 31/5/2021'e kadar düzelteceksiniz ve apar topar çıkarıyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, şimdi, burada el kaldırırken çok önemli bir şey yapıyorsunuz. Biraz evvel konuşan arkadaş söyledi yani bireysel emeklilikle ilgili "Zengin, imkânı olan, çocuğuyla ilgili 10 bin lira yatırsa 2.500 lira da fakir fukaranın vergisinden para alacak." dedi. Bu büyük bir haksızlık, adaletsizlik değil mi? Evet, büyük haksızlık, adaletsizlik. Sizin, bizim burada el kaldırmamızla, arkadaşlar, ciddi bir şekilde insanlar sorumluluk altına girebiliyorlar, hapse girebiliyorlar yani çok önemli bir iş yapıyorsunuz ama hiç dikkat etmiyorsunuz. Bu teklifin hemen hemen bütün maddeleri yakın zamanda bu Meclisten çıkmış. Niye arkadaşlar bunların üzerinde çalışmıyorsunuz gerçekten ya? Yani yasa yapma konusunda bu kadar kalitenin düştüğü başka bir dönem olmamıştır değerli arkadaşlarım. Bu sizin yorgunluğunuzu da gösteriyor. Adalet ve Kalkınma Partisinin gerçekten yani bu ülkeye, bu millete vereceği hiçbir şey kalmadı. Yapılacak işi ben peşinen söyleyeyim: Bir an evvel bu Hükûmetin istifa edip Türkiye'yi seçime götürmesi gerekiyor, yoksa çok büyük zarar verecek, çok büyük kul haklarına gireceksiniz ve siz de ortak olacaksınız.

Değerli arkadaşlarım, birinci bölümde iki konu üzerinde duracağım ben. Bunlardan bir tanesi büyük ihtimalle belki de bu tekliften çıkarılacak ama haftaya tekrar geleceği için bugünden konuşmamız gerekiyor. Şimdi, bu da kul hakkıyla ilgili, sizin kanun yapmanızla ilgili bir konu değerli arkadaşlarım. Bu kara yolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortasıyla ilgili düzenleme daha önce yapıldı ve yapılırken Plan ve Bütçe Komisyonunda sektörün yani sigorta şirketlerinin temsilcileri oradaydı, onların birtakım kulisleriyle, lobi çalışmalarıyla gelmişti ve bize o zaman şu anlatıldı: Sigorta şirketleri artık çok zor durumdalar, dolayısıyla onların durumlarını iyileştirmek mecburiyetindeyiz. Eğer böyle yapmazsak bu sefer sigorta primlerini artırmak zorundayız. Biz buna karşı çıktık, anlattık ama bu kanun tekrar çıktı, özellikle bu madde çıktı. Neydi bu madde? "Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır."

Şimdi, bu böyle olunca, gerçekten motorlu araçların mali sigortasından dolayı ortaya çıkan anlaşmazlıklarda vatandaş ciddi bir şekilde zarar etti, problem ortaya çıktı ve bu Anayasa Mahkemesine götürüldü, Anayasa Mahkemesi iptal etti, "Burada büyük haksızlık var, hukuksuzluk var." diye bunu iptal etti değerli arkadaşlar. İptal ettikten sonra tazminatlar yüksek gelmeye başladı.

Teklifin gerekçesinde çok fazla bir şey söylenmemişti ama Bakan Yardımcısı bakın Komisyonda ne söylüyor arkadaşlar? Söz konusu maddenin komisyonda görüşmeleri sırasında Bakan Yardımcısı, Anayasa Mahkemesi kararı sonrası yasal boşluk doğduğu, bazı mahkemelerin ödemelerin Borçlar Kanunu'nun haksız fiillere göre yapılması gerektiği yönündeki hükümleri gereği tazminatlar da ortalama yüzde 53 veya yüzde 40 artış olduğu, diğer taraftan da toplam muallak tazminat hükümlerinde yüzde 28 oranında artış olduğu, bunun da şirketlerin pasiflerinde 5,9-6 milyar TL'lik bir yükümlülük ortaya getirdiği, bu durumda da yüzde 25'e kadar sigorta primlerinde artma olacağı, dolayısıyla biz bunu yeniden getirelim. Yeniden getirince ne olacak? Tekrar eski duruma geleceğiz, tekrar garibanlar ciddi bir şekilde zarar edecek.

Ne olacak arkadaşlar? Bir tane örnek vereyim size: Diyelim ki tıp fakültesini okuyan bir öğrenci, 5 tane kardeşten 6'ncısı girebilmiş, diğerleri girememiş, hasbelkader köyden filan. Bir kaza, hiç kendisinin ilgisinin olmadığı bir kazaya dâhil oluyor ve okuyamıyor ondan sonra, zihinsel olarak özürlü hâle geliyor, farz edelim, Allah korusun, kimse olmasın ama okuyamıyor ve büyük bir zarara uğruyor. Ondan sonra, bunda tazminat hesaplanırken efendim işte, 30 bin lira hâlbuki 1 milyon lira hesaplanacak belki de hayatını, gerçekten o kaybetmiş olduğu hayatını çevresiyle ilgili daha çekilir bir hayat hâline getirecektir. Bunu engelliyorsunuz arkadaşlar, bu kul hakkıdır, gerçekten kul hakkıdır yani. Bunu yapma şeyiniz yok. Kimin adına yapıyorsunuz bunu? Hemen hemen tamamı yabancı şirketlerin elinde, uluslararası sermayenin elinde olan sigorta şirketleri adına yapıyorsunuz, lobiler adına çalışıyorsunuz. Siz sizi buraya çalışan insanları unuttunuz değerli arkadaşlar, sizi buraya taşıyan ilkeleri de unuttunuz. Kul hakkına önem verirdiniz siz, öyle değil mi? Öyle bir heyettiniz, unuttunuz bunları değerli arkadaşlar. Böyle bir şey olur mu? Nasıl yaparsınız böyle bir şeyi? Ben anlamakta gerçekten zorluk çekiyorum.

Şimdi, bireysel emeklilikle ilgili, 18 yaşının altındaki çocukları kim sigorta yaptıracak, bireysel emekliliğe dâhil edecek? Maddi durumları uygun olan insanlar yapacaklar. Yani bu şekilde, çocuklarının daha erken emekli olmasını ve daha çok parayla emekli olmasını sağlayacaklar. Peki, maddi durumları iyi olmayanların verdikleri vergilerle bir yüzde 25 de bunlara verilecek, kaynak aktarımı olacak. E, zaten eğitimde, her yerde garibanların, fakir fukaranın çocuğu geriden başlıyor. Değerli arkadaşlarım, bu ülkede, maalesef, sizin döneminizde kast sistemi oluştu. Aşağıda maddi durumu iyi olmayan işçinin, garibanın, köylünün çocuğu zaten iyi okullarda okuyamıyor, iyi üniversiteler bitiremiyor, iyi işe giremiyor, çok geriden başlıyor; yetmiyor, ne insafsız insanlarsınız ki bu insanların su içerken, çocuğuna mama alırken harcamış olduğu paralarla, vermiş olduğu vergilerle tekrar bu zenginlere kaynak aktarıyorsunuz. Niye duymazdan geliyorsunuz değerli arkadaşlarım ya? Nasıl bir heyet oldunuz, ben şaşıyorum.

Değerli arkadaşlarım, diğer bir madde de FİKKO'yla ilgili. Bu, FİKKO deyip geçmeyin... Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi, şimdi "Kalkınma" maddesini atıyoruz; o zaman da niye vardı, o da ayrı bir şey. E, ne ilgisi var? Bir de yeniden düzenleme yapıyoruz. "Finansal istikrar sağlayacak, yeniden düzenleme yapıyoruz, ne var bunda?" filan diyeceksiniz arkadaşlar, ne olduğunu -sürem daraldı, iyi de kullanamadım herhâlde- size söyleyeyim değerli arkadaşlarım. Bakın, şimdi 128 milyar doları tartışıyoruz ya arkadaşlar. 128 milyar dolar ne oldu? Hakikaten ne oldu arkadaşlar 128 milyar dolar ve nasıl oldu? Bu 128 milyar dolar uçtu falan derken cebinize falan indirmediniz ama bu ülkeyi 128 milyar dolar zarara uğrattınız. Bu, gayrisafi millî hasılanın beşte 1'inden fazladır değerli arkadaşlarım, beşte 1'i kadardır. Bu şekilde zarara uğrattınız. Ne yaptınız? Bu FİKKO'yla yaptınız, bu FİKKO'yla. Şimdi FİKO yapacaksınız, Finansal İstikrar Komitesi.

Finansal İstikrar Komitesini düzenleyen, hâlâ yerinde duran maddenin son fıkrasında diyor ki: "Herhangi bir olağanüstü durum ortaya çıktığı zaman bir tür finansal olağanüstü hâl ilan edilir ve bütün yetkiler Cumhurbaşkanına geçer. Cumhurbaşkanının alacağı kararlar da aşağıdaki kurumları -Merkez Bankasını, Bankacılık Denetleme Kurulunu, neyse, herkesi- bağlar." İşte, uyanık damat -şimdi gönderdiniz, kayboldu- Maliye Bakanı bu maddeyi kullanarak olağanüstü hâl yaptı, Cumhurbaşkanı adına karar aldı ve Merkez Bankasındaki paraları Merkez Bankası Kanunu'na aykırı bir şekilde bir kamu bankası aracılığıyla sattı. Ne uğruna sattı değerli arkadaşlarım? Şu meşhur "Erdoğanizm" dediğimiz "Faiz sebep, enflasyon sonuçtur." maddesini ispatlayacağım diye bu paraları sattı, sattı. Ne oldu sonunda? Sonunda, arkadaşlar, dolar da yüksek, faiz de yüksek, Türk parası da yerlerde sürünüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Ne oldu peki? "Efendim, işte biz bu şekilde yaptık." Bu FİKKO maddesiyle bunu yaptılar, olağanüstü hâl ilan ederek yaptılar. Bu da Türkiye'de uygulanmakta olan sistemi... Yetmiyor size, tek adam sistemini Anayasa değişikliğiyle getirdiniz ama yetmiyor, kanunlarla da bu tek adamı takviye ediyorsunuz, finansal olağanüstü hâl ilan etme yetkisi de veriyorsunuz ve bütün kurumların şeyini üzerine alıyor. Hâlbuki, ortak akıl, değerli arkadaşlarım, yani en, böyle otoriter idare edilen, tekçi idare edilen sistemlerde bile bir aşağıdan ortak akıl işler, uzmanlar bu işte gelir sizi uyarır, böyle olmaz, bu işin uzmanı da Merkez Bankası. Siz bunu Hükûmete verdiniz, bir sistemi ispatlayacağım diye, bir teoriyi -"Erdoğanizm" diyorum ben bu teoriye- ispatlayacağım diye, bu ülkenin 128 milyar doları sağa sola gitti. Hangi dönemde gitti değerli arkadaşlarım? Covid...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Biraz süre verir misiniz?

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Bekaroğlu.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlarım, bu Covid'de birtakım harcamalar yaptınız ama dünyada son derece gerilere düştük. Bakın, yüzde 1,9 yani gayrisafi millî hasılada yüzde 1,9... Meksika'dan biraz iyiyiz, bunun dışında bütün ülkelerden kötüyüz değerli arkadaşlarım ve yapılan yardımlar da 60-70 milyar TL'nin üstüne çıkmıyor ama siz, 128 milyar dolarda yaptığınız gibi, o paraları boşalttınız, kamu bankalarına devrettiniz, kamu bankaları bunları mevcut enflasyonun altında faizle piyasaya verdi, onlar da zaten kriz döneminde hiçbir şey olmuyor diye gittiler tekrar dolara yatırdılar ve Türkiye'de hem dolar yüksek hem faiz yüksek hem enflasyon yüksek. Değerli arkadaşlar, hem dolar yüksek, hem faiz yüksek, hem enflasyon yüksek akla ziyan bir durumdur. Sadece bu sebepten dolayı bu işi bırakmanız gerekiyor. Yeter, bu işi bırakmanız gerekiyor. Onun için benim size önerim, bir an evvel reisinize söyleyin seçim kararı alsın, böyle güzel bir şekilde seçim yapsın bu ülke. Bir an evvel bırakın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Selamlayın Sayın Bekaroğlu.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Yapacak ve söyleyecek bir tek sözünüz yok. O nedenle giderek kaba kuvvete falan dökülüyorsunuz. Bugün İkizdere'de ve Çayeli'nde meydana gelen olay da İYİ Parti Genel Başkanına karşı yapılan bir şekil saldırılar da kaba kuvvettir. İnsanlar organize edildi ve gittiler. Bir daha söylüyorum: Bugün İkizdere ve Çayeli'nde yapılan saldırılardan Rize Valisi bire bir sorumludur.

Bakın, İkizdere'de olağanüstü hâl ilan etti, insanları kımıldatmıyor, 3 insanı bir ara getirmiyor. Jandarma ve polis ilçede âdeta terör estiriyor, kimseyi bir yere sokmuyor -terörü başka anlamda kullandım, yanlış anlamayın- ama bu insanlara izin verildi. Bir televizyonun, bir medya kuruluşunun görevlisi organize ederek Sayın Genel Başkana saldırı yaptılar. Bir daha söylüyorum, bu saldırı Rizeliler tarafından yapılmadı, bu saldırı militanlar tarafından yapıldı. Bu saldırı küçük bir grup tarafından yapıldı, zorbalar tarafından yapıldı. O nedenle, bir Rizeli olarak ben sizden, İYİ Parti ve Sayın Akşener'den özür diliyorum.

Saygılarımla. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)