GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sigortacılık ile Diğer Bazı Alanlara İlişkin Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:82
Tarih:20.05.2021

MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Teşekkürler Başkan.

Genel Kurul ve değerli halkımız; evet, pandeminin yarattığı ağır sonuçlarla uğraşmaya devam ediyoruz. İnsanlarımız ölüyor, tüm dünyada pandemiyle mücadele ağır sonuçlar yaratarak sürüyor. Tabii, Türkiye açısından özel yanları var bunun çünkü Türkiye'de pandemiyle mücadele süreci, esasen iktidarın şirketleri kurtarma süreci biçiminde gelişti. İnsanlar açlık, yoksulluk ve işsizlikle baş başa bırakıldı. Pandemi sürecinde, pandemiyle mücadele değil halkla bizzat mücadele edildi.

Nisan ayında 249 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Bu, şu anlama geliyor: Türkiye'de her ay bir Soma yaşanıyor. Tabii, Soma'nın -biliyorsunuz- mahkemesi yeniden görülüyor ve orada da hiçbir tutuklu kalmamış durumda, işçiler göstermelik bir yargılamayla tatmin edilmeye çalışılıyorlar. İşçi cinayetleri sürmeye devam ediyor, mahkemeler bu cinayetlerin üzerine bir kez daha gidiyorlar diyelim.

Evet, 2020 yılında 100 bin esnaf da kepenk kapattı. Tabii, kepenk kapatmayanlar da hangi koşullarda ayakta kalıyorlar, tartışılır. Yani kepenk kapatmamak demek, ayakta kalıyorlar anlamına gelmiyor.

Evet, AKP Genel Başkanı ise geçtiğimiz günlerde, 1,5 milyon esnafı kapsayan, bir kereliğe mahsus, bir kereliğine -tabii, bunun altını özel olarak çiziyor yani alışkanlık yapmasın, sakın yanlış anlamayın demeye çalışıyor- 4,6 milyar TL hibe vereceğini açıkladı. Bunun bilinip birilerine 3 milyar, birilerine 2 milyar...

Şimdi, arkadaşlar, on dört aydır insanlar açlıkla karşı karşıya. Bakın, 1 tane kredi çekse bir esnaf, bunun ortalama en minimum ödemesi 2 milyardır. Yani siz, neredeyse bir kredinin aylık taksitini vermiş oluyorsunuz ve bunun da "bir kerelik" olduğunun altını çizerek "Alışkanlık yapmasın ha!" diyorsunuz. Şimdi, burada, tabii, başta söylediğim üzere, AKP'nin bu pandemi sürecini nasıl fırsata çevirdiğine çok net bir örnek, 2020 yılında şirketlere işsizlik sigortası primi olarak 11 milyar TL ödemişler fakat aynı şirketler 18 milyar TL de teşvik almışlar. Yine, salgın döneminde desteklerin yüzde 89'u büyük işletmelere verilmiş ve bankalara verilmiş; işçilere, esnaflara ayrılan pay ise sadece yüzde 11. Bu ödemelerin büyük bölümü de yine İşsizlik Fonu'ndan karşılanmış yani kendi paraları bile kendilerine verilmemiş. Türkiye'de nakit desteğin millî gelire oranı yüzde 1,9; bu oran gelişmekte olan ülkelerde yüzde 3,5; gelişmiş ülkelerde ise yüzde 12,5 yani 2020 yılında Türkiye'de milyarderler büyümüş. Evet, 2020 yılında Türkiye'de milyarderlerin toplam mal varlığı 38,3 milyar dolarken son bir yılda bu rakam 53,2'ye çıkmış yani pandemi sürecinde nasıl olmuşsa, ne hikmetse zenginler daha zenginleşmiş, yoksullar ise tümüyle açlığa ve ölüme mahkûm edilmiş. Ölüm derken, tabii, sarayın çukur medyasının -ismini vermek istemiyorum- bazı televizyonları, intihar eden işçileri, emekçileri eleştirmiş, bunları Erdoğan karşıtı olarak suçlamış; böylesine bir pervasızlıkla da karşı karşıyayız.

Peki, bunlar olurken ne oluyor? Doğaya karşı işlenen cinayetlerde bir sıkıntı yok, hiçbir duraksama yok. Burada ihaleler peş peşe yürütülüyor ve şirketlere para aktarmakta hiçbir duraksama yok. Örneğin Zafer Havalimanı son günlerde çok gündeme geldi. Burada, 2020'de 1 milyon 300 bin yolcu garantisi verilmişken sadece 16.600 kişi burayı kullanmış. Sonuçta şirkete uçmayanlar için ödenen garanti para ise 6 milyon 738 bin euro.

Evet, tablo tam olarak bu. Bunlar yaşanırken iktidar neden besleniyor? İktidar, Türkiye'yi bir güvencesiz, sendikasız işçi cennetine dönüştürmeye çalışıyor, bir işsizler ordusu yaratmaya çalışıyor, ucuz iş gücü cenneti yaratmaya çalışıyor; iktidarın kendisini pazarlamasının yegâne ayakları bunlar. "Gelin, burada istediğiniz gibi yatırım yapabilirsiniz, istediğiniz gibi sömürebilirsiniz, istediğiniz gibi doğayı talan edebilirsiniz." Şimdi, biz buradan işçilere, emekçilere, emekçi halklarımıza sesleniyoruz: Şimdi ortada bir video savaşları sürüyor, biz bu video savaşlarında işin görünen kısmı değil işin tümüyle ilgiliyiz. Bizim açımızdan bu çürüme yeni bir çürüme değil, bu suç ortaklığının doğal olarak varacağı nokta budur. Bir şer ittifakı var, bir saadet zinciri var ve bu saadet zinciri esasen beka diye tarif edilen sarayın etrafında kümelenmiş rant güçlerinin ittifakıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Çepni.

MURAT ÇEPNİ (Devamla) - Dolayısıyla, bu biçimde çürümesi, kokması çok normaldir. Bakın, videoyu konuşan da aynı dili kullanıyor, savunan da aynı argümanları kullanıyor çünkü hepsi daha düne kadar saray ittifakının en büyük koruyucularıydı.

Şimdi biz, burada şunu söylüyoruz: Biz, bunlara mahkûm değiliz ve bu hesaplaşmadan bir medet ummuyoruz. Tüm halkımız, tüm ezilenler olarak bu çürümüş düzeni tümden değiştirebiliriz, biz buna muktediriz ve bu çürümenin karşısında eşitlikçi, adaletçi, özgürlükçü bir dünya kurabiliriz. İşte, devrimcilere, sosyalistlere saldırının sebebi budur, HDP'ye dönük saldırıların, kumpas davalarının tam olarak sebebi budur. İstiyorlar ki bu çürümeden yeni başka bir çürüme açığa çıksın. Kendi derdimizi yine kendimiz kotaralım diye düşünülüyor. Oysa bunun karşısında biz yeni bir dünya kurma mücadelesini yükselteceğiz diyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)