| Konu: | ELEKTRİK PİYASASI KANUNU İLE ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 55 |
| Tarih: | 22.01.2013 |
BDP GRUBU ADINA HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elektrik Piyasası Kanunu ile Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerine Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Aslında, elektrik enerjisi kadar -su ve hava gibi- günümüzde insan yaşamını etkileyen başka bir şey yoktur. Bu nedenden dolayı Kafkaslardan, Hazar havzasından, Orta Doğu, Balkanları da içerisine alacak şekilde, ABD'nin başını çektiği küresel hegemonik güçler, yerel iş birlikçileriyle beraber Nabucco Projesi'ni ortaya çıkarmış, artık her geçen gün daha bariz bir şekilde ortaya çıkan Mavi Akım Projesi'ne yanıt olarak hayata geçirmiştir. Bu nedenle, enerji kaynaklarına sahip olmak, Kafkaslar ve Orta Doğu'yu küresel güçlerin stratejilerinin hem coğrafik hem insani mağdurları durumuna getirmiştir. Buna rağmen, Türkiye, henüz bu enerji politikasının öneminin farkında bile değildir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; meskenlerden tutun da büyük işletmelere kadar elektriksiz bir yaşamı düşünmek mümkün değildir. Büyük işletmelerde yaşanan elektrik kesintileri sanayi üretimini sekteye uğratırken meskenlerdeki elektrik kesintileri gündelik hayatı felç etmekte, vatandaşları inanılmaz bir şekilde mağdur etmektedir. Bu bağlamda, elektrik enerjisini üreten kuruluşların temel görevi vatandaşa kesintisiz, ucuz ve kaliteli hizmet sunmaktır.
Bölgeye baktığımızda, yıllardır süregelen ihmal, yoksun bırakma, böylece, cezalandırma politikasının enerji alanında da uygulandığını görmekteyiz. Kış aylarında her gün saatlerce yaşanan elektrik kesintileri, yaz aylarında yaşanan gerilim dalgalanmalarına eşlik etmekte, binlerce liralık maddi zararın yanında, vatandaşlar için yaşamı çekilmez hâle getirmektedir. Özellikle yaz aylarında Bitlis'te, Mardin'de, Diyarbakır'da, Urfa'da, Muş'ta ve diğer kentlerde yaşayan vatandaşlar, elektrik dağıtım şebekelerindeki dalgalanmalardan kaynaklı olarak elektrik ihtiyaçlarını karşılayamadıkları için perişan olmaktadırlar.
Örneğin, Bitlis'in tüm ilçelerinde, özellikle Ahlat'ta, Adilcevaz'da Türkiye Elektrik İşletmeleri AŞ her gün en az üç saat elektrik kesintisi yapmaktadır. Bu elektrik kesintisinin nedenini Sayın Bakanımıza sormak istiyorum: Acaba bu 50 megavat gücündeki trafodan dolayı mı elektrik tüketiminin karşılanmadığını söylemek istiyorsunuz? Üretim yapan? O şube müdürlerine defalarca sorduk, hiçbir zaman bize bu konuda sıhhatli bir cevap vermediler. Bu durum, yaşlı ve çocuklar için de çekilmez bir durum arz etmektedir. Bölgede yaz aylarında yüksek sıcaklardan dolayı kalp krizi geçiren yaşlı vatandaşlar hastaneleri doldurmaktadır. Yaşanan gerilim dalgalanmaları evlerde elektrikli cihazların çalışmasını engellemekte, bozulmalarına neden olmaktadır. Bölgede artık halk isyan noktasına gelmiştir. Bunun yanı sıra sanayi tesisleri çalışamaz ve üretim yapamaz duruma gelmiştir. Bölge ve ülke ekonomisi açısından da büyük ekonomik kayıpları oluşturan bu durum günden güne daha vahim boyutlara ulaşmaktadır.
Gerilim dalgalanmaları ve kesintiler nedeniyle bölgede birçok hastanede klimalar, jeneratörler, tıbbi cihazlar hasar görmekte veya çalışamaz duruma gelmektedir. Bu nedenle özellikle çocuk ölümleri başta olmak üzere ciddi can kayıpları tehlikesi söz konusudur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle sulama sezonlarında Diyarbakır'da, Mardin'de, Urfa'da, Bitlis yöresinde elektrikle tarımsal sulama yapılan yerlerden başlayan ve tüm bölgeye yayılan elektriksel problemler had safhaya çıkmaktadır.
Bölgemizde özellikle ovalarda sayıları on binleri bulan sulama pompalarıyla tarımsal sulama yapılmaya çalışılmaktadır. Bu yoğunlukta, güçte elektrik enerjisiyle sulama örneği dünyanın hiçbir yerinde mevcut değildir.
Tarımsal sulama yapılarının devlet tarafından yıllarca bitirilememiş olması çiftçiyi kendi imkânlarıyla sulu tarım yapmaya zorlamış ve ortaya bu acı tablo çıkmıştır. Bu durum bir yandan yer altı su dengesini bir yandan da elektrik enerjisi dengesini tehdit etmektedir. Ayrıca, çiftçiler elektrik faturalarını ödeyemez hâle gelmişlerdir. Ödeme güçlüğü yaşayan çiftçiler sürekli borçlanmaktadırlar.
2012 yılında GAP Eylem Planı'nı bitirmeyi hedefleyen AKP Hükûmeti bu sözünü tutmamış, sulama kanalları devreye girmemiştir. Bu nedenle çiftçiler elektrikle sulama yapmaya devam etmiştir. Aslında sorunların kaynağı çiftçiyi elektrikle sulama yapmaya mahkûm bırakmakta aranmalıdır. Sürekli bir şekilde, sulama kanallarının bir an önce tamamlanması gerektiğini, bunun hem çiftçiye ekonomik anlamda büyük fayda sağlayacağını hem de yaz mevsiminde yaşanan enerji problemlerini asgariye indireceğini dile getirmiştik. Artık söylemekten bıktık, tekrar etmekten de bıktık. Artık yeni bir şey söylemek gerekirse; AKP Hükûmetinin bölgeye yönelik tarım politikasının ve enerji politikasının iflas ettiğini söylemek zorundayız.
TEDAŞ'ın müşterisi olan ve gerilim dalgalanmalarının asıl kaynağı olan bu sulama tesisleri, TEDAŞ'ın yerinde çözüm getirmemesi nedeniyle, birleşik olan elektrik şebekesinin tamamına yayılmakta ve ortaya çıkan elektriksel problemler diğer tüketicileri de olumsuz etkilemektedir. Dolayısıyla, konuyla ilgili verdiğimiz soru önergelerine cevaben TEDAŞ'ın "Dalgalanma bizden kaynaklanmıyor." şeklindeki beyanatları gerçeği yansıtmamakta, sorumluluktan kurtulmalarını sağlamamaktadır. Ancak, böyle bir aymazlık ve beceriksizlik örneğinin sergilendiğini görmek mümkündür. Halka hizmet yerine, maalesef, kaçak elektriğin peşine düşmüşlerdir. Enerji Bakanının ifadesiyle, halk, hırsızlıkla suçlanarak, âdeta "Hiçbir hizmeti hak etmiyorsunuz." yaklaşımıyla, bu işkenceyi yaşamaya mahkûm edilmiştir.
Bölgede dağıtım ve iletim sistemini güçlendirecek kalıcı çözümler üretilmelidir. Türkiye'de elektrik üretiminin temel kaynağı olan barajların olduğu bir bölgede elektrik sıkıntısının yaşanmasına anlam vermek zor bir iştir. Bütün bölgede kullanılan kaçak elektrik batıda büyük ölçekli birkaç fabrikanın kullandığı elektrik enerjisi kadardır. Kaçak elektrik kullandıklarını iddia ederek yoksul halkı hırsızlıkla suçlamaktansa halka ucuz, kaliteli ve kesintisiz elektrik sağlamak gerekmez mi? Düşünün ki bir tarafımızda Atatürk Barajı, Keban Barajı, Karakaya Barajı varken hâlen birbirimizi elektrik çalmakla veya vatandaşımızı, insanımızı sadece elektrik faturasını ödemediğinden dolayı hırsızlıkla veya başka şeyle suçlamanın bir anlamı var mıdır sizce?
Bu nedenle, sözlerime son verirken hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.