GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasını Tadil Eden Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:84
Tarih:26.05.2021

HDP GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, sıcak bir gündemle yüz yüzeyiz ama tabii ki bu gündemin yeni olmadığını da hepimiz gayet iyi biliyoruz. Şuradan başlamak isterim: Devlet neden kuruldu, neden devlet diye bir mekanizma oluşturuldu? Öncelikle adaleti sağlamak ve toplumun çıkarlarını korumak için kurulmuştu. Fakat sınıflı toplumlarda egemen sınıfın, zengin zümrelerin çıkarlarını koruma görevini üstlendi. Ulus devlet anlayışı hâkim olduğunda bu görev daha da derinleşerek günümüze kadar geldi. Devletin sahibi olma rolüne soyunanlar, tabii ki "Bal tutan parmağını yalar." misali sanki yolsuzluk yapmak, hortumlamak, ülkenin hazinesinden para kaçırmak vesaireyi alelade, sıradan bir işmiş gibi bir doğal kabul yaratmaya çalışırlar. Ama AKP iktidarında bal tutan parmak da ne demek? Koli koli paralar, ayakkabı kutularıyla transfer edilen yeşil dolarlar, boşaltılan hazine, hesabı verilemeyen 128 milyar dolar, 5'li çetenin çıkarları, saray etrafındaki herkesin çocuklarıyla birlikte kurmuş olduğu çıkar ağları, kamuya ait malları parsel parsel yerli ve yabancı sermayeye satmalar, Reza Zarrab gibileriyle kurulan ilişkiler, Halkbank dosyası, bütün bunlar, bu ifşalar olmadan önce de Türkiye kamuoyunun ve dünya kamuoyunun zaten gündemindeydi.

Beytülmal çok zulüm ve talan gördü ama yakın zamanda birincilik AKP iktidarı ve ortaklarındadır. Yoksulluktan, işsizlikten, pandemiden kırılan yurttaşın hakkı olanı acımasızca uyuşturucu, silah ticareti trafiğine kurban ettiniz. İnsanları zehirleyen pazarların bürokrasi eliyle örgütlenmesinin önünü daha fazla açtınız ve tabii ki biz biliyoruz ki bu trafiğin ayrıca bir amacı var. Bu trafiğin amacı, biat eden bir toplumu yaratmaktır aynı zamanda, yani özel harpte kullanılan yöntemlerden biridir uyuşturucu trafiği, ticareti ve kullanıcı oldurmak insanları. Bunu da tabii ki örtmeye çalışıyorsunuz, nasıl örtmeye çalıştığınızı az önce Grup Başkan Vekilimiz detaylı bir şekilde ifade etti.

Ben de ifade edeceğim ama oraya geçmeden önce bu mafyatik ilişkilerin devletin dış politikasında nasıl önemli bir belirleyen pozisyonuna geldiğini de açıklamak isterim. Suriye'de bölgenin kaderini belirleyen bir savaş yaşanıyor, hâlâ devam ediyor, nihayetlenmedi ve iktidarın bu konudaki tarihî hatalarla, tarihî hata dizgeleriyle dolu karanlık sayfaları ortadadır, bunu bu kürsüden defalarca ifade ettik. "Devletin çıkarları" dediler, IŞİD, El Nusra ve türevlerini desteklemeyi... Biz gerçekten hep sorduk bu kürsüden: Burada devletin hangi çıkarı var? 911 kilometrelik sınırımızda Kürt halkının IŞİD'e karşı vermiş olduğu savaşı, bütün dünya kamuoyu tarafından takdirle karşılanmış olan bu mücadeleyi 911 kilometrelik sınırımızda sizler bir güvenlik meselesi gibi algılatmaya çalıştınız. Ve savaşı Suriye sınırında tutmadınız, Türkiye'nin sınırları içine çektiniz; Suruç, Ankara Gar katliamı, Reyhanlı katliamı, hatta Reyhanlı katliamında Alevi-Sünni çatışmasını bile Cumhurbaşkanı kendi eliyle tetikleyen açıklamaları yapmakta bir beis görmedi. Antep düğün katliamı, HDP binaları ve mitinglerinin bombalanması cabasıdır. Korku filmlerindeki gibi âdeta bir kasvet havası oluşturuldu bu ülkede. Tabii, bu suçlar çok büyük. Bu suçların işlenmesinin siyasal sebeplerini daha önce epey konuştuk, şimdi başka bir veçhesiyle konuşmak istiyoruz. Suriye'de savaş denkleminde uyuşturucu ticaretini -tırnak içinde ifade ediyorum- "Lâzkiye Limanı'na sevginiz ortaya çıkmıştır." Yine Suriye savaşı denkleminde silah ve savaşçı ticaretinizi çok konuştuk. AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın yakınları, aile çevresi, eş dost, ahbabın askerî sınai komplekslere yaptığı yatırımlar elbette ki bir pazara ihtiyaç duyuyorlardı, o yüzden sadece Suriye'de değil, yedi düvele savaş açacak şekilde adımlar attınız, Doğu Akdeniz'de sular o nedenle kaynadı sizin sayenizde çünkü gerçekten yepyeni savaşlara, yepyeni pazar alanlarına ihtiyacınız vardı, bunu da bir çeteyle el ele vererek yapmaya devam ettiniz.

Suriye'de IŞİD'le petrol ticareti yaptığınıza dair belgeler uluslararası mahkemelerde yargılanmanız için bir gerekçe olarak askıda durmaktadır.

Bakın, Rusya bunu açıkladı, "Elimizdeki bilgilere göre ülkenin en üst düzey siyasi liderliği, Erdoğan ve ailesi bu suç faaliyetine karışmış durumdadır." dedi ama "Ey Putin, ey Rusya!" demediniz. Rusya ne dediyse yapacağınız bir evreye girdiniz ve Rusya'yla el ele bu suçları örtmek üzere işler yürüttünüz. Mısır başta olmak üzere Doğu Akdeniz'e kıyıdaş olan bütün ülkelerle bu hatalı siyaseti devam ettirdiniz. Şimdi rücu etmek istiyorsunuz, İsrail'in Filistin'e saldırısını Allah'ın lütfu olarak görüp Gazze ve Mescid-i Aksa'yı dahi araçsallaştırarak sözüm ona Arap dünyası, İslam dünyasıyla barışmanın da aracı hâline getirdiniz. Oysaki gerçek bir Filistin dostluğundan bahsetmek asla mümkün değil. İsrail'le ilişkileriniz ticari, siyasi, her manada yerli yerinde durmaktadır.

Burada, tabii bütün bunların üstünü örtmek ve az önce sorulan sorularla birlikte yanıtı vermektense sürekli "PKK'yle, FETÖ'yle -falan falan falan- savaşıyoruz..." Velev ki siz FETÖ'yle, PKK'yle mücadele ediyorsunuz, tamam, bunu bir kenara bırakıyoruz. Orayla yürüttüğünüz savaş, sizlerin çeteler kurarak, mafya ilişkilerine girerek halkın hakkı olan, toplumun hakkı olan varlıkları yok etmeniz, iç etmeniz, sınır ötesine taşımanızı mı gerektirir, bu hakkı size tanır mı? Milyonlarca işçinin, işsizin, yoksulun, aç ve açıkta kalan insanın hakkı olanı, beytülmali, 5'li çeteye ve kendinize peşkeş mi çekeceksiniz? Bu hakkı mı tanıyor size böyle bir mücadele veriyor olmanız?

Bugün de AKP Genel Başkanı konuşuyor ve organize suç örgütleriyle, kaçakçılarla nasıl mücadele ettiğini anlatıyor. Oysa bugünkü konuşma, tam anlamıyla siyasetçileri tehdit etmek ve "Mafya düzeni devam edecektir, herkes ayağını denk alsın." konuşmasıydı. Bizlerin toplumla birlikte bunun karşısında nasıl mücadele edeceğini sizler de göreceksiniz. Burada ayağını denk alması gereken mafyanın ta kendisidir ve onunla iş birliği kurmuş olan, bu iktidarın içinde çöreklenmiş olanların ta kendisidir. (HDP sıralarından alkışlar) Hükûmet derhâl istifa etmelidir, Süleyman Soylu derhâl istifa etmelidir. Bakın bugün Peru'da, Dışişleri Bakanı aşı programı dışında aşı olduğu için istifa etti. Oysaki bugün bütün dünya kamuoyu Türkiye'de yaşanan bu kirliliği izlemektedir, Hükûmet ölü uykusunu oynamaktadır.

MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) - Kabul et teröristlerin...

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Bugün yapılan konuşmada da neyin ortaya çıktığına hepimiz tanık olduk.

Değerli halklarımız, emin olun ki bunların vatanseverlikleri az önce konuştuğumuz kadardır, ötesi değildir. Terör ajitasyonu çekerek ve devletin bekası diyerek bunun üstünü örtmeye çalışıyorlar. Emin olalım ki ar sahibi insanlar, bu ülkenin aydınlık yüzleri, demokrasi güçleri, gençleri, kadınları, temiz bir toplum ve demokratik bir cumhuriyeti bizler hep beraber inşa edebiliriz. Bunun için elbette bütün kirliliklerden arınmak gerekiyor. Kirliliklerden öyle hamasetle arınılamaz. Bu ülkenin sorunları tek tek masaya yatırılmalıdır. Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi, darbelenmiş olan özgürlüklerin yeniden bu ülkede tesis edilmesinden geçer. Halklar arasındaki çatışmaları bu ülkede körükleyerek, inançlar arasındaki çatlaklar üzerinden, bunların üzerinden oyunlar oynamaya çalışarak asla ve asla bu mafya düzeninizi örtemeyeceksiniz, bunun sonuna geldiniz.

Ülkenin en temel sorunlarının başında açlık, yoksulluk ve işsizlik gelmektedir. Bizler hep beraber buraya bakmak zorundayız ve biz "Temiz bir toplum için adalet şart." diyoruz, herkes için adalet ama. Çalınan, çırpılan her şeyin hesabını toplum olarak hep beraber sorduk, sormaya da devam edeceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)