GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasını Tadil Eden Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:84
Tarih:26.05.2021

HDP GRUBU ADINA FATMA KURTULAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben, bugün, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ve ona bağlı alt komisyon olan cezaevi komisyonunun bir üyesi olarak cezaevlerinde biriken sorunları biraz sizlerle paylaşmak istiyorum. Her ne kadar siz "İşkenceye sıfır tolerans." diyorsanız da aslında cezaevleri işkencehaneye dönmüş durumda. Çok ciddi hak ihlalleri var; sağlık sorunları, devam eden açlık grevleriyle birlikte katmerleşen keyfî disiplin cezaları, infaz yakmalar, tahliyelerin keyfî gerekçelerle engellenmesi, hasta tutuklular, Covid vakaları pik yapmaya doğru gidiyor ama dönüp bakan yok. Bu sadece bizlere yansıyan ihlaller değil sevgili arkadaşlar, Meclisi çözüm kapısı olarak görüp Komisyonumuza başvuran insanların sayısı da binlerce.

1 Aralık 2020'de Adalet Bakanının İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunu ziyaretinde, Komisyon Başkanı bir sunum yapmıştı. Başvurularla ilgili bir veri paylaştı. 6.414 başvurunun yapıldığını, cezaevlerinden insan hakları alanında Komisyonumuza bu kadar sayıda başvuru yapıldığını, bunların 5.049'unun cezaevleriyle ilgili olduğunu söylemişti. "Başvuruların dörtte 1'lik kısmının adil yargılanma hakkının ihlali iddiasıyla ilgili olduğu, suçsuzluk karinesinin ihlal edildiği, yargılamaların makul sürelerde bitirilmediği, tutukluluk sürelerinin uzunluğu, tutuklamaya alternatif koruma tedbirlerin uygulanmaması, savunma hakkının engellenmesi iddialarının olduğu görülmüştür." demişti. "Bu sorunların çözülmesi için bazı düzenlemelerin yapılması, uygulamadan kaynaklı sorunlar ile farkındalık çalışmalarıyla giderebiliriz." diye Sayın Bakana bilgilendirme yapmıştı. Yine, devamında "Başvuruların önemli bir kısmında, ailenin bulunduğu yere yakın bir cezaevine nakil talepleri bulunmaktadır. Aile birliğin sağlanması için kanuni düzenleme yapılabilir." demişti. "Muayenehanelerin görevli personel nezaretinde ve kelepçeli yapıldığı, bu da ilgili kanunda kalıcı bir çözüme kavuşabilir." demişti.

Komisyon Başkanı bu çerçevede sunumunu yaptı, Bakan dinledi, notlarını aldı, ilgileneceğini söyledi, gidiş o gidiş, ne bir dönüş oldu ne bir iyileştirme çalışması oldu. Komisyon da bunu takip etmedi, cezaevi alt komisyonu bile bunca vahim iddia varken beş ayda sadece bir defa bir cezaevine incelemeye gitti. Cezaevlerindeki zulüm ilgili kurumların gündeminde bile değil, mahpuslar idarelerin keyfî yaklaşımları ve her gün artan hak ihlalleriyle yaşamaya devam ediyor.

Son günlerde cezaevlerinde Covid vakalarının çok arttığını biliyoruz. Mardin, Diyarbakır, Silivri, Kırşehir, Tarsus Cezaevinde çok sayıda mahpusun Covid-19 olduğu biliniyor. Mardin'de durum vahim, 100'ün üzerinde mahpusun Covid olduğu iddia ediliyor. Mardin milletvekillerimizin, mahpusların durumunu öğrenmek için cezaevi idaresiyle yaptıkları görüşme girişimleri de sonuç vermedi. Son zamanlarda Covid'in bu kadar artmasının düşündürücü olduğunu görmek lazım. İnfaz koruma memurlarının gerekli koruyucu tedbirleri almaması, koğuş aramalarını ve sayımları tedbirleri almadan ve kalabalık bir şekilde yapmaları Covid'in yayılmasında en önemli etkenlerden biridir.

Mesela, Enes Cengiz, Veysel Karani Belediye Eş Başkanımızdı. Altı aydır tek kişilik hücrede, ağır koah hastası, haftada 3 kez hücresi basılıyor. Bu nedenle de 2 kez Covid oldu. Buna bilerek ve isteyerek Covid'i bulaştırma demek yanlış olmayacaktır. Koğuşlara temizlik ve diğer hijyen maddelerinin yeterli miktarda verilmemesi, Covid-19 belirtisi göstermesine rağmen kişilerin derhâl ayrı bir bölümde karantinaya alınmaması, hastaneye sevki yapılması gereken hastaların derhâl hastaneye sevklerinin gerçekleştirilmemesi Covid'in yayılmasında temel etkenlerdir.

Özellikle, cezaevlerinde Covid'e Allah'ın lütfu olarak bakıyorsunuz. Tıpkı OHAL'i kalıcı hâle getirdiğiniz gibi Covid sürecini kalıcı hâle getirme gayretindesiniz. Özellikle cezaevleri için Covid insanların peşini bıraksa da aslında siz Covid'i bırakmayacaksınıza benziyor.

Cezaevlerinde en vahim sorunlardan biri hasta tutukluların durumu. Türkiye hapishanelerinde 1.605 hasta tutuklu var. Bunlardan 604'ü çok ağır hasta; Feridun Kurt, Enes Cengiz, Emin Aladağ, Ali Osman Köse, Rıdvan Yusufoğlu, İsmail Tanboğa bunlardan bazıları. Mesela, Mehmet Emin Özkan, 83 yaşında, bugüne kadar 5 kez kalp krizi geçirdi, 4 kez anjiyo oldu. Birçok hastalığın yanı sıra duymuyor, görmüyor, hafıza kaybı yaşıyor ama derhâl salıverme yerine zulmünüzde ısrar etmeye devam ediyorsunuz, kelepçeyle hastaneye getirip götürüyorsunuz. "Kelepçeli muayene zulmünden de vazgeçin." dedikçe bu zulmü derinleştiriyorsunuz, ailesiyle son kez vedalaşmasına dahi izin vermiyorsunuz. Bu düşmanlık değil de nedir? Birçok hasta tutuklu için İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna yaptığımız, tahliye ve infazları erteleme durumlarını talep etmemize rağmen bunu reddettiniz. İsa Gültekin bunlardan biriydi, Tarsus Cezaevindeydi, çocuklarıyla son kez vedalaşmasına müsaade etmediniz, sonunda oradan tabutu çıktı.

Gözlem kurulları da bu dönemde hukuksuzluğunuza takviye bir güç olarak ortaya çıkmaktadır. İnfaz yasa teklifine ve özellikle bu maddeye çok muhalefet ettik. Biz, "adalet" "eşitlik" dedikçe siz organize suç örgütü lideri "Çakıcı" dediniz, onu kurtarmaya odaklandınız. Kadın katillerini, çeteleri salıverdiniz, yetmedi, kadına şiddeti tolere edilebilir ilan ettiniz. Mafya eliyle, mafya kılıfıyla mevzi kapma savaşında toplumun üzerine çöktünüz. Demokrasiyle çözülmek istenmeyen Kürt sorunundan beslenen bir kirli düzen yarattınız. Koltuklarınızın ömrünü uzatmak, kendi iktidarınızı sürdürmek için, mafya-siyaset-devlet ilişkilerini bir yönetim biçimine dönüştürdünüz. Dışarıda uyguladığınız baskı politikalarınızı içeride de sürdürüyorsunuz. Dışarıdaki kanunsuzluğu cezaevlerinde de kalıcılaştırmak için sürekli yasa teklifleri getiriyorsunuz. Hukuksuz telefon ve görüş dinlemelerini kalıcı hâle getirmek için yasa çıkarma derdindesiniz. İnsanları hukuksuzca içeride tutmaya devam etmek için gözlem kurullarını yetkiyle donattınız. Gözlem kurullarının yetkilerinin sınırsız ve keyfî kullanıma açık olduğu konusunda defalarca uyardık. Gözlem kurullarının, tahliye olmayı ve denetimli serbestlik hakkından yararlanmayı hak eden kişilerin, özellikle "Çok kitap okuyorsun." "Ayakta sayım vermiyorsun." "Pişman değilsin." gibi gerekçelerle tahliyelerini engellediğini biliyoruz.

Cezaevlerinden çok çok sayıda yine şikâyet var. Bunlardan Bayburt, Şanlıurfa, Siverek, Elâzığ, Elâzığ 1, 2 ve kadın kapalı cezaevlerinde özellikle sağlığa erişim konusunda çok yoğun hak ihlali var. Cezaevlerinde en temel sorunlardan biri, kulaklarınızı kapattığınız meselelerden biri açlık grevleri. Bugün tam yüz seksen bir gündür onlarca cezaevinde yüzlerce mahpusun süresiz, dönüşümlü açlık grevini sürdürdüklerini biliyoruz. Aslında, tutuklular, hukukun işlemesi için bir hukuk mücadelesi veriyorlar, hem kendi üzerlerindeki baskıların hem de İmralı Adası'ndaki Öcalan üzerindeki ağır tecridin kalkması için yani avukat ve aileleriyle yasaların tanıdığı haklar çerçevesinde görüşülebilmesi için açlık grevindeler. Nitekim, bugün 768 hukukçu Öcalan'ın hukuka uygun bu haklarını kullanması için açıklama yaptılar.

Türkiye'de birçok kez tecridin kalkması için cezaevlerinde açlık grevleri yapıldığını hepimiz biliyoruz, sonuçlarının ağır olduğunu da hepimiz biliyoruz. Bu sonuçların daha da ağırlaşmaması için bir an önce tutukluların talebi karşılanmalıdır. Nitekim, 16 Mayıs 2019'da, Adalet Bakanı, daha önceki açlık grevlerinin bitimi için bir hukuki engelin olmadığını, kısıtlama kararlarının kaldırıldığını ifade etmişti. Burada, bir kez daha, tutukluların talebi hukukidir, tecrit yasal değildir, bir insanlık suçudur; tutukluların talebi karşılanmalı, tecrit kaldırılmalıdır diyoruz.

Sonuç olarak cezaevi politikalarınızı daha çok baskı, izolasyon, tecrit ve diz çöktürme üzerinden sürdürmekten vazgeçin. İnsan haklarına uygun düzenlemelerle insanların haklarıyla buluşmasının yolunu açalım diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)