| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Guatemala Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 27.05.2021 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Niğde'de esnafları gezdim, çarşı pazara gittim, "Vatandaşın hâli nicedir?" diye baktım; karpuz dilimle satılıyor, salatalık gramla alınıyor, esnaf kan ağlıyor çünkü kirasını, sigortasını, vergisini, elektrik faturasını ödeyemiyor; verilen destekler bunları karşılayamıyor, müthiş bir gelir daralması var. Yaşadıkları sorunları ne yazık ki Ankara görmüyor. Burada geçmişte Bakanlar Kurulu vardı, bakanın yüzüne söyleyerek konuları, sorunları anlatıp en azından haberdar olmalarını sağlıyorduk; bugün artık Bakanlar Kurulu olmadığı gibi Adalet Partisinin sıralarında milletvekili de yok.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Adalet Partisi de yok şu an burada.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) - Onun için, biz buradan halkımıza da yaşanan olayları anlatalım, bilgileri olsun.
Bakan Hatay'a gitti, buğdayla ilgili hasat yaptı, biçerdövere çıktı. Türkiye'de 22 ilde kuraklık var, çiftçi "Yandım anam!" diyor; Bakan gitmiş, dönümünde 650 kilo verim alan bir çiftçinin tarlasına uğramış. Oysa TÜİK verilerine göre kuru tarımda dönümden ortalama 270 kilo verim alınır. Bu ülkenin yüzde 70'inde de kuru tarım yapılır. Niğde gibi yerlerde dönümden 140 kilo, 170 kilo verim alınır ve Bakan diyor ki: "Biz dekarda 275 lira destek verdik." Yani dekardan bin kilo ürün alınırsa dediği doğru ama gerçek ne? Dönüm başı 270 kilogramdan 3,5 dönüm buğday ektiğinizde 1 ton yapıyor ve verdiğiniz destek dönüm başı 75 lira. Dedim ki Bakanın dili mi sürçtü? Açtım Toprak Mahsulleri Ofisini, baktım oradaki internet sayfasına, "Dekarında 275 lira destek veriyoruz buğday çiftçisine." diyor.
Ey çiftçi kardeşim, dekarda 275 lira destek alan var mı? Kamuoyunu yanıltıyorsunuz. TÜİK çıkmış açıklama yapıyor, Toprak Mahsulleri Ofisi çıkmış açıklama yapıyor, "Kuraklıktan 1 milyon ton kaybımız var." diyor. Oysa, çiftçi diyor ki "En az 3 milyon ton." Bunun sonunda ne olacak?
Şimdi, ekmeklik buğday için 2.250 lira verdiler, makarnalık buğday için de 2.450 lira verdiler. Baktılar ki hasat döneminde dahi Türkiye'deki borsalarda fiyat bunun üzerinde. Ne yaptı Toprak Mahsulleri Ofisi? Dedi ki: "Yurt dışından buğday almadan önce yurt içinde satış fiyatını açıklıyorum." 2.450 lira ekmeklik buğday diye açıkladı, 2.650 lira makarnalık buğday diye açıkladı, 1.750 lira taban fiyatı verdi, arpayı da 1.950 liradan satacağını açıkladı. Şu anda, bu fiyatlarla Toprak Mahsulleri Ofisi ne kadar buğday satacak? Çünkü geçen yıl aynı Bakan, aynı Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü dedi ki: "Stoklarımızda ürün var, sorun yok." Bu yıl, bir ay önce, bu kez Genel Müdür "Geçen yıl stoklarımız sıfırdı, bu yıl tedbirliyiz." dedi. Yurt dışı piyasalarına bakıyoruz, şu anda tonu 270 doların altında, yerinde buğday yok. O zaman sen fakirin fukaranın, garibin gurebanın, yokluk çekenin yaşadığı koşulları görmeyip, vergisiyle verilen desteği alacaksın, gideceksin yurt dışındaki çiftçiye daha fazla fiyat ödeyeceksin, sonra getirip Türkiye'de piyasayı dengelemeye kalkıp kamu zararı yaratacaksın, ardından da "Yurt dışına ihracat yapıyoruz." diye hikâye anlatacaksın. TMO'ya göre bu yıl, 19 milyon ton buğday elde edeceğiz, en az 10 milyon ton da ithal edeceğiz. İthal edeceğimiz buğdayı bu açıklanan rakamlardan fazla alacağız, yurt içine de dengeleyeceğiz diye daha ucuza satacağız. Ya, arkadaş, bunu yapacağınıza gelseniz de 2 milyon hektar buğday ekim alanı ortadan kalkmış, çiftçimize destek verseniz, ilacını, gübresini, tohumunu, mazotunu, yer altından çıkan suyunun elektrik parasını indirseniz de o çiftçi daha ucuza mal etse, vatandaşımız da önümüzdeki süreçte yaşanacağı gibi, unu, ekmeği daha pahalı yemese olmaz mı? Niye bizim insanımıza destek vermiyorsunuz? Niye vatandaşı daha pahalı ürüne mecbur kılıyorsunuz? Ülkeyi tarım politikası olarak yönetemiyorsunuz.
Açıklamalarınızda algı yaratıyorsunuz, kamuoyuna sanki her şey güllük gülistanlıkmış gibi gösteriyorsunuz. Gel beraber Niğde'ye gidelim, gel beraber Mardin'e gidelim, gel beraber Diyarbakır'a gidelim, gel beraber Kırıkkale'ye gidelim, bir bakalım tarlada durum ne. Yani bir ülkenin Bakanı gerçeklerden bu kadar kopuk olabilir mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Gürer.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) - Söylenecek çok söz var ama taşeron firmada kalan işçi arkadaşım diyor ki: "Bizi de söyle Vekilim, ne zaman kadroya alacaklar?" Emeklilikte yaşa takılanlar diyor ki: "Bizim sorunumuzu bir an önce çözün." Öbür tarafta atama bekleyen öğretmenler var, sağlıkçılar var. Bir de haziran ayında Millî Eğitim Bakanlığında daimî işçi kadrosundaki 32 bin işçi iki aylığına işten çıkarılacak. Onlar da diyor ki: "Bizi de sürekli işçi kadrosuna alsınlar."
Esnafın sorunu var, işçinin sorunu var. Emekli "Yandım anam." diyor, pazara, çarşıya çıkamaz duruma gelmiş; ülkenin gündeminde bunlar yok. Ülkenin gündeminde algıyla, pembe tablolar çiziliyor. Ortada bir gerçek var: Yokluk artıyor, yoksulluk artıyor. Çiftçisi, işçisi, esnafı, emeklisi, engellisi, dar gelirlisi mağdur durumda, sorunlu durumda, yokluk içinde.
İktidar da bunu duysun diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından "Bravo!" sesleri, alkışlar; İYİ Parti sıralarından alkışlar)