| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Guatemala Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 27.05.2021 |
MHP GRUBU ADINA TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti devleti ticari, siyasi, kültürel ve diplomasi kanallarının tamamını kullanarak sağlam bir zemin üzerinde onurlu bir yürüyüş gerçekleştirmektedir. Bunun gereği dünyadaki birçok ülkeyle ilişkilerini güçlendirme gayreti göstermektedir. Stratejik ve mütekabiliyet esasına dayalı anlaşmalarla stratejik pozisyonlu güçlendirme gayesi taşımaktadır. Görüşmekte olduğumuz, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile -Latin Amerika ve Karayipler bölgesinde son derece önemsediğimiz bir ülke olan- Guatemala Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi'ni de bu manada önemli bulmaktayız. Bölgenin en büyük nüfusuna ve ekonomisine sahip Guatemala'nın stratejik pozisyonu, bu ülkenin hava ulaştırma alanındaki uluslararası bağlantılarını araştırma isteği, Türk Hava Yollarının İstanbul-Guatemala güzergâhında uçuşlara başlama noktasındaki talebi de göz önünde bulundurularak yapılan anlaşmanın faydalı sonuçlar doğuracağı muhakkaktır.
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Türk milleti, dostluğu güven veren asil bir millettir. Tarihi insanlık tarihiyle eş bu büyük millet, âlemde nizamı tesis etme gayesiyle birçok devlet kurmuş, kurduğu devletlerle de bu ulvi gayesini yüzlerce yıl gerçekleştirme şerefine nail olmuş tek millettir. Ne var ki büyük sorumluluğunun büyük düşmanlıkları da beraberinde getirmesi kaçınılmaz olmuş, barışa hasım, insanlığa düşman toplulukların ve ülkelerin hedefi olmak da Türk milletinin kader yazısı olmuştur. Bugün Avrupa Kıtası'nın ele geçirdiği, açık olan, ırkçılık, İslamofobi ve Türk düşmanlığının yaygınlaşması tesadüf görülmeyecektir. Sözde medeni dünyanın önde gelen aktörleri bu şeytani silahı tutan iblisleri beslemekten çekinmemekte hatta daha da ileri giderek bizzat bu silahı kullanmaktan geri durmamaktadırlar. Siyasi şizofreni teşhisi koymanın çok da zor olmadığı, bazı ülkelerin siyasi statü sahiplerinin ardı arkası kesilmeyen Türk ve İslam düşmanlığının tezahürü saldırıları ve aldıkları kararlar İslam dünyasını ve Türk milletini hedef alan suikast girişiminin ne denli ciddi olduğunun da göstergesidir.
Hem yakın hem uzak tarihinde ırkçılığın hâkim olduğu Avrupa'nın bugün de siyasi çıkarlarını ırkçılıkta araması ibretliktir. İbretlik olan bir diğer husus ise Avrupa'yı pençesine almış bu hastalığın geçmişte hangi acı hatıraları beraberinde getirdiğinin bilinmesine rağmen yine tecrübe edilmeye çalışılmasıdır. Son yıllarda Avrupa başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde yaşananlar, kadim Türk ve İslam düşmanlığının tezahürü, Türk ve İslam düşmanlarının başlattığı son Haçlı Seferlerinin tatbikidir. Bu yüzdendir ki kaynağını Türk İslam ülküsünde bulmuş Türk milliyetçileri hedef gösterilmekte, ırkçılıkla suçlanmakta, Türk milleti üzerinden İslam dünyasının kudreti sınanmaktadır.
Türk ve İslam düşmanlığının siyaset stratejisi hâline getirildiği Avusturya'da Bozkurt işaretinin büyük bir pişkinlikle terör örgütlerinin işaretleriyle bir tutularak bir yasa marifetiyle yasaklanması, Türk ve İslam düşmanlığının devlet politikası hâline getirildiği Fransa'da Bozkurt işaretinin ve ülkücü hareketin faaliyetlerinin Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasaklanması... Avrupa Parlamentosu tarafından hazırlanan, 19 Mayıs 2021 tarihinde Avrupa Parlamentosu Genel Kurulunda kabul edilen Avrupa Komisyonu 2019 ve 2020 raporlarında ülkücü hareketten derin endişe duyulduğu kaydedilmekte, AB ülkeleri, ülkücü hareketin AB terör örgütleri listesine eklenme olasılığını araştırmaya, derneklerini yasaklamaya, faaliyetlerini yakından izlemeye davet edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Avrupa'nın kirli siyasetinin figüranlığına soyunan bazı soysuzların, Türk milletinin göz bebeği Milliyetçi Hareket Partisini ve mensuplarını, partimizin kurucusu Alparslan Türkeş Bey'e de iftiralar atarak, zan altında bırakmaya çalışması tesadüf değildir. Anlaşılan odur ki sicilleri bozuk, tarihleri karanlık, geçmişleri ise utanç vesikası fiillerle dolu Avrupa'nın siyaset cemiyeti, ırkçılık denen ölümcül hastalıktan kurtulamamış, hastalığın belirtilerini örtbas etmek için de İslam dünyasının son sancaktarı Türk milletini ve devletini hedef hâline getirmiştir.
Yaşananların, Avrupa'nın ve küresel siyaset aktörlerinin "şark meselesi" olarak tanımladığı ve dayattığı hususun kışkırtılması ve beslenmesinin sonucu olduğu ortadadır. Türk milletinin tek yumruk hâlinde Karabağ'da kazandığı zaferin ardından, sicili utanç verici soykırımlarla dolu devletlerin, Türk milletine ve devletine "soykırımcı" iftirası atmasının sebebi de tarihî Karabağ zaferi, gelecek nesillere bırakılan kahramanlık destanıdır. Müslümanların inanç özgürlüklerinin kısıtlanmaya çalışılmasının, Türk milletinin varlıklarının, haysiyetli duruşunun hedef alınmaya çalışılmasının da yegâne sebebi budur. Avrupa'da yaşayan Türkleri ve Müslümanları ırkçılıkla suçlayarak ırkçılık yapanlar, kendinden olmayanları hakir görüp soykırıma tabi tutanlar kendi tarihlerini okuduklarında ırkçılığı kimin yaptığını, soykırımı kimin gerçekleştirdiğini elbette net bir şekilde göreceklerdir.
Lakin, liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin ifadeleriyle bir kez daha buradan takrir etmekte fayda görüyorum: "Geçmişimizin parlak sayfalarında ırk düşkünlüğü, ırkçı saplantı aransa bile kesinlikle bulunmayacaktır. Soy başka, ırk başkadır; soysuzluk başka, ırkçılık bambaşkadır. Biz, Türklüğümüzü laboratuvar imkânlarıyla kabullenmedik; biz, Türklüğümüzü kafatası ölçümleriyle keşfetmedik; biz, Türklüğümüzü başkalarını hor ve hakir görerek elde etmedik. Gaspıralı İsmail Bey'in dediği gibi: 'Dilde bir olduk, fikirde bir olduk, işte bir olduk.' Farklılık varsa belki talihtedir, belki tarihtedir, belki de tanımdadır. Millet; aynı kültüre, aynı inanca, aynı dile, aynı maziye, aynı geleceğe sahip insanlardan meydana gelen canlı bir organizmadır. Millet anlayışımız, millî değerlere, manevi kıymetlere, ahlak ve fazilet esaslarına dayanmaktadır. Verilecek cevabımız budur." Elbette, liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin bu sözleri aklı olanlara ders, aklı yetmeyenlere rehber, aklı karışıklara ise cevap olabilecek kadar nettir. Açık bir şekilde söyleyebilirim ki İslamiyet'in doğuşunda el birliğiyle Müslümanlara nefret kusan müşriklerin aklı neyse İslam'ın son sancaktarı büyük Türk milletini, Müslüman ahaliyi düşman gösteren akıl aynıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iftira olduğu açık, haksız olduğu malum, ardı arkası kesilmeyen kara propagandalar elbette hedefine ulaşmayacaktır. Terör örgütleriyle el ele tutuşan, İslam güneşini karanlığa hapsetmeye çalışan, hilali söndürüp yıldızını mahkûm etmeye çalışan bu zihniyet elbette yenilmeye mahkûmdur. Düşmanlığı rehber, cehaleti ise kıble tayin eden bu akıl elbette tutulmaya mahkûmdur. Saldırı nereden gelirse gelsin, ateşin şiddeti ne denli yüksek olursa olsun, düşmanın kuvveti ne kadar yüksek olursa olsun, gelen neye benzerse benzesin, Müslüman Türk milleti geleni göğüslemeye muktedirdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
TAMER OSMANAĞAOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 27 Mayıs Gün Sazak ve ülkücü şehitlerimizi anma günü sebebiyle ülkücü şehitlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)