GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti Maliye Bakanlığı Arasında Gümrük Konularında İş Birliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:85
Tarih:27.05.2021

SERKAN TOPAL (Hatay) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinize saygılarımı sunuyorum.

Öncelikle buradan insanlık adına bir çağrıda bulunmak istiyorum: SMA Tip 1 hastası Hataylı bir hemşehrimiz Nefes bebek... Buradan Sayın Cumhurbaşkanına, Sayın Sağlık Bakanına, bütün bakanlara, bütün vatandaşlarımıza sesleniyorum: Tabii, Türkiye'deki bütün SMA Tip 1 hastalarına -gerçekten de aslında- Sayın Cumhurbaşkanının, Sayın Bakanın el atması gerekiyor. Tedavileri gerçekten şu anda çok çok yüksek maliyetli. Bu yüzden buradan da Nefes bebeğe herkesin nefes olmasını -anne Sayın Nilay Yeşil ve baba Sayın Cemil Yeşil'in de telefon numaraları- bebeğin fotoğrafını bütün vatandaşlarımızın görmesini ve el atmalarını diliyorum. Özellikle, Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Sağlık Bakanı, lütfen gereğini yapalım. Teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, "yakmak" kelimesinden bahsetmek istiyorum: Yakmak, sadece nesnelerin yakılması olayı değil, aynı zamanda manevi yakmak da vardır; umutların yakılması gibi, hayatların yakılması gibi, geleceklerin yakılması gibi. İktidar neleri yaktı, neleri yakmaya çalışıyor, burada ifade etmek istiyorum.

Bakın, çiftçi, kredisini ödeyemiyor, elektriği kesiliyor. Traktörüne haciz konulan, ürünü tarlada kalan çiftçinin emeklerini, alın terini yakmayın diyoruz.

Esnaf SGK primini ödeyemiyor, yanında çalışan emekçinin maaşını ödeyemiyor, kirasını, vergisini ödeyemiyor. Borcunu ödemek için bankaların kredi batağına düşen esnafın uykularını yakmayın diyoruz.

Tayin engeline takılan, eşinden, çocuğundan ayrı düşen öğretmeni yakmayın diyoruz.

Borç harçla okuyan üniversite mezunu işsiz kalıyor, evlenemiyor, intihar ediyor. Lütfen, işsiz gençlerin umutlarını yakmayın diyoruz.

Araba taksitini ödeyemeyen, artık çocuğuna bir şey alamayan, "Evimize ekmek götüremiyoruz." diyen servis şoförünü yakmayın diyoruz.

Pandemi nedeniyle dışarı çıkamayan, çıksa virüse yakalanan, çıkmazsa aç kalan vatandaşı lütfen, yakmayın diyoruz.

Sorunlu eğitimle liseli gençlerin geleceğini yakmayın diyoruz.

KPSS yolsuzluklarına göz yumarak iş arayan vatandaşlarımızın ve mezunların umudunu yakmayın diyoruz.

Yurt dışında çalışarak ülkemize döviz kazandıran, izlenen dış politikalar yüzünden ülkemize gelse bir daha yurt dışına çıkamayan gurbetçilerin hayallerini yakmayın diyoruz.

609 lirayla geçinemeyen engelli vatandaşlarımızı yakmayın diyoruz.

İnternete erişmek için soğuk kış günlerinde dağ başında baz istasyonu arayan ve bu yüzden de gerçekten doğru dürüst eğitim alamayan öğrencilerimizi yakmayın diyoruz.

Aylardır çalışamayan, ekmek parası için müzik aletlerini satan, 1.000 TL ödeme beklemeye mahkûm edilen müzisyenleri yakmayın diyoruz.

Kapalı olan tiyatrolarda sanatını yapamayan binlerce sanatçıyı ve sanatı yakmayın diyoruz.

FETÖ'cülere devleti teslim ederek Silivri zindanında ordumuzun subaylarını yakmayın diyoruz. Devletimizin sırlarını, maalesef, FETÖ'ye teslim ettiniz ama bizim iktidarımızda bu olmayacak, gerekeni de biz yapacağız.

Bizler eskiden soba tutuşturmak için gazete kâğıdını biriktirir, sonra da yakmaya kıyamazdık. İktidar, gazeteleri de gazetecileri de yakmaya çalışıyor, lütfen yakmayın diyoruz.

Darbe dönemlerinde darbeciler kitapları yakardı, şu anda da iktidar yazarları yakmaya çalışıyor, kitap yazarlarını lütfen yakmayın diyoruz.

Vatandaşımız kombileri yakamıyor çünkü iktidar, kombinin düğmesine basanları da maalesef yakıyor, yakmayın diyoruz.

Evet, arkadaşlar, adaleti savunan avukat yanıyor, adaletli karar veren hâkim mesleğinden oluyor. "Yoksulluk var." "Yolsuzluk var." "Yasaklar var." sözlerini kim söylese cehennem ateşine atılıyor. Çünkü bu sözleri 2002'de AK PARTİ geldiğinde onlar söylemişti, iktidar oldu ama onları da şu anda söylemek yasak; pardon "serbest değil" diyelim çünkü "yasak" demek de yasak. "Yolsuzluk" diyen yanıyor "yoksulluk" diyene askıda kuru ekmek gösteriliyor, yasaklar ise yeni normalimiz. Bu yeni normalimizde adalet istemek yasak, Anayasa'ya uymak yasak, mahkemelerin kararlarını eleştirmek iktidara serbest ama vatandaşa yasak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SERKAN TOPAL (Devamla) - Son olarak, herhâlde bir dakika daha süre verirsiniz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

SERKAN TOPAL (Devamla) - Demokrasi iktidar isterse serbest, vatandaş isterse yasak. İktidar hakaret ederse eleştiri, vatandaş eleştirirse hakaret. Birisini tutukla, kanun "serbest" derse suçu değiştir, "Cumhurbaşkanına hakaret"e sok, içeri at. Cumhurbaşkanına hakaret yasak ama Cumhurbaşkanının kendisinin bizatihi vatandaşa hakareti serbest. İktidarın bu yeni normali ülkeyi yangın yerine çevirdi maalesef. Adalet yanıyor, demokrasi yanıyor, vatandaş yanıyor, ümitler yanıyor, gençler yanıyor, gençlerin geleceği yanıyor, bunca yıldır ne güçlüklerle elde edilen cumhuriyetin kazanımları yanıyor. Kayyumcu mantıkla üniversiteler yanıyor ama bundan zerre kadar ders alınmıyor maalesef.

Değerli arkadaşlar, büyük usta Nazım'ın dediği gibi: "Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?" Evet, belki çok insan yanacak ama biliyoruz ki bu ülke aydınlığa yakılan ümitlerle çıkacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SERKAN TOPAL (Devamla) - Sayın Başkanım, son konuşmacı ben olduğum için herhâlde bir dakika daha söz verirsiniz.

BAŞKAN - Engin Altay, ne diyorsa onu yapalım.

SERKAN TOPAL (Devamla) - Bir dakika daha süre verebiliriz diyor.

BAŞKAN - Ne diyorsunuz?

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Takdir sizin Başkanım.

BAŞKAN - Ama Hatay'dan bahsedeceksen söz vereyim, Hatay'ı ihmal ettin sen ya.

SERKAN TOPAL (Devamla) - Hatay'dan bahsedeyim.