| Konu: | Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 87 |
| Tarih: | 02.06.2021 |
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan kanun teklifinin 9'uncu maddesine dair söz aldım. Söz konusu maddeyle kanunun uygulanmasına ilişkin ortak hükümler belirlenmekte. Arkadaşlarımız hem geneli üzerine de hem de madde konuşmalarında -sıklıkla- kanun teklifinin eksikliklerini ve değiştirilmesi gereken yönlerine dair fikirlerimizi dile getirdiler. Tabii ki sunulan kanun teklifinin temel eksikliği borçtan kurtarıcı yapılandırmaların söz konusu olmaması ve en önemlisi de bir vergi adaletini içermemesi. "Adalet" deyince bu Hükûmetin karnesi maalesef hep kırık. Sadece vergi meselesinde değil yaşamın her alanında, toplumsal adalet konusunda yıllardır sınıfta kaldı bu iktidar. Biz her defasında dile getiriyoruz, sizler her defasında görmezden geliyorsunuz fakat hakikatleri bizler dile getirmeye devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, isminde adalet olan bu iktidar dönemindeki muhalif olanlara yönelik adaletsizliklere dair birkaç şeyi dile getireceğim: 83 yaşındaki yirmi beş yıllık tutsak Mehmet Emin Özkan, son on gün içerisinde defalarca hastaneye kaldırıldı, birçok kronik hastalığı var -Hişyar Vekilimizin bahsettiği kelepçeli görüntüsü de burada- neredeyse bacakları sürünerek -ayakta duramayacak şekilde- hastaneye götürülüyor. Durumu uzun süredir dile getiriyoruz, sosyal medyada duyarlı yurttaşlarımız durumu ifade ediyorlar, tahliye edilmesini istiyorlar ve maalesef insanlar artık Twitter'dan hak aramak zorunda kalıyor, sesini duyurmaya çalışıyor.
Yine, üç hafta önce, Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevinde 7 tutsakta corona tespit edildi. 7 tutsak aynı koğuşa toplandı -bırakın tedavilerini yapmak- ne doğru düzgün bakımları yapıldı ne de tedavileri. Öksürük sesleri bütün cezaevini inletirken diğer tutsak arkadaşları "Bırakın bari biz yardım edelim." derken cezaevi yönetimi on yedi günlük kapanma sürecinde -sanki kendi evlerine gidiyorlarmış gibi- kantine ve revire kilit vurdular. Tutsaklar on yedi gün boyunca sınırlı sayıda çalışan olduğu için ne doğru düzgün bir muhatap bulabildiler ne de ihtiyaçlarını karşılayabildiler.
Bir diğeri, siyasi tutsaklar, müdürlerin odalarına çağrılıp "Pişman olursanız şartlı tahliyeden yararlanabilirsiniz." denilerek hukuk dışı yollarla sorguya çekiliyor. Pişman olup olmadıkları soruluyor ve keyfî olarak infazları yakılıyor. Bu saydıklarım cezaevinde yaşanan adaletsizliklerin sadece küçük bir kısmı. Bütün bunlar cezaevlerindeki kadınlar tarafından bizlere iletildi. Artık bu ülkede içeri ve dışarı ayrımı kalmadı ama dışarıda uygulanan adaletsizlikler, hukuksuzluklar almış başını gidiyor. Bir hukuk garabeti olan ve iktidarın istediği gibi hukuku çiğnediğini gösteren bir karardan bahsetmek istiyorum. Bir facia olarak, Diyarbakırlılarla alay eder gibi karpuz heykeli dikmeyip halk belediyeciliği yaptığı için yerine kayyum atanan Ergani Belediye Eş Başkanlarımızdan Sayın Ahmet Kaya kayyum atamaya gerekçe yapılan davadan beraat etti. İtiraz süreçleri işledi, herhangi bir itiraz yapılmadı, istinaf yoluna kapalı bir şekilde karara bağlandı ama bu karar sonrası ne mi oldu? Karar üzerine görevine iade edilmesi gerekirken, hukuka aykırı bir şekilde Valilik ve İçişleri Bakanlığının itirazı sonucu karar iptal ettirilmiş. Valilik ve Bakanlık "Bu karar, bizi mağdur edecek bir karardır." diyor ve dosya bozularak hukuksuz bir şekilde istinafa gönderiliyor. Yani itiraz süreci bittiği hâlde dosya bozuluyor. Yurttaşın en basit idari bir davasında dahi bir gün gecikmeli herhangi bir itirazı kale almazken, bir günlük gecikme yüzünden insanlar icralık olurken Bakanlık ve Valiliğin bir emriyle koskoca bir dosya hukuksuz bir şekilde bozuluyor ve halk iradesi gasbedilerek oturdukları koltuktan vazgeçmemek için hukuk yerlerde âdeta paspas ediliyor.
Değerli milletvekilleri, iktidarın devlet kurumlarını kullanarak gerçekleştirdiği bu faaliyetlerin kim tarafından, nasıl organize edildiği mafya-iktidar ilişkilerinin de ciddi bir şekilde ifşa olduğu bugünlerde hepimizin malumu. Demokratik siyasetin önünü tıkayan, halkların iradesini "hukuk" kisvesi adı altında ayaklar altına alan, hukuku kendi elinde âdeta oyuncak yapan, yasal faaliyetleri kriminalize eden bu anlayış kendinden öncekiler gibi yok olmaya mahkûmdur. Bizler parti olarak bu anlayışı en başından beri kabul etmediğimizi dile getirdik. Bu yanlışlardan dönülmediği sürece de ne demokrasiden ne insan haklarından söz edilemeyeceğini bir kez daha dile getirmiş olalım.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)