GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Van'da yaşanan hak ihlallerine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:4
Birleşim:88
Tarih:08.06.2021

MURAT SARISAÇ (Van) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; siyasi iktidarın, demokrasi ve özgürlükler, hukuk ve adalet, ekoloji ve ekonomi alanında yarattığı tahribatı HDP olarak yıllardır anlatıyoruz. AKP Hükûmeti, Van halkını beş yıldır tecrit altında tutuyor. Bütün demokratik haklar baskı altına alınmış, askıya alınmış bir durumda. İlk başta, biliyorsunuz, Van'da yerel yönetimler feshedildi, halkın seçme ve seçilme hakkı elinden alındı, sonrasında da yine kayyum atandı.

Şimdi, bu kayyum bu durumdan çok keyif almış durumda, AKP Hükûmeti de bu durumdan gayet memnun çünkü bu hukuksuzluk hâli, bu demokratik olmayan durum sürekli kendini tekrar ediyor ve bunu da güvenlik politikalarıyla, sürekli halkı baskı altında tutarak bir şekilde devam ettirmek istiyorlar. Özellikle canhıraş bir şekilde bu güvenlikçi politikalara sarılmalarının da sebebi yine bu kayyum rejimini devam ettirmek, halkı, orada kendi iradesini gösterecek, kendi iradesine sahip olabilecek durumdan uzaklaştırmak içindir. Çünkü ortada çok büyük bir rant var, Van'ın ekonomisi ve bu birikimlerin hepsi küçük bir azınlık tarafından bugün sömürülüyor. Bunlar, Van halkı -sadece halkı değil, STK'leri- Vanlıların hiçbiri, kendi memleketlerinde ne sağlıkla ilgili ne ekonomiyle ilgili ne de kent yaşamıyla ilgili hiçbir söz hakkına sahip değiller.

Değerli milletvekilleri, Van'da bin altı yüz yetmiş altı gündür bir yasak var. İstisnasız, her on beş günde bir bu yasaklar tekrar ediliyor. Tabii, bu yasak dediğimiz şey, sadece HDP'ye ve muhaliflere dönük bir yasak. Çünkü AKP istediği zaman kongre yapabiliyor, istediği zaman miting yapabiliyor. Hatta şunu söyleyeyim: Biz HDP olarak, kendi siyasi parti faaliyetlerimizi yürütmek için, herhangi bir insani olaya tepki göstermek için kendi parti binamızın önünde bile bir basın açıklaması yapamazken AKP -bazen hamaset yapıyor ya- sadece Kudüs'le ilgili ya da Gazze'yle ilgili çıkıp konvoylar düzenliyor, mitingler yapabiliyor. Biz bugün HDP olarak çıkıp Kudüs'le ilgili, Gazze'yle ilgili, İsrail'in yapmış olduğu bu faşist politikalarla ilgili bile bir şey söylemek istesek kendi parti binamızın önünde herhangi bir açıklama yapamıyoruz. Buna rağmen, polis eliyle bir sürü provokatör, bir sürü kişi getirilip bizim partimizin önünde, bizim partimizin siyasi faaliyetlerini engelleyecek bir şekilde açıklamalar yapılıyor, bize hakaretler ediliyor, parti binalarımız taşlanıyor. Yani anlayacağınız, Van'da polisler bile, Van Emniyeti bile bizim parti binamızın önünde bizden daha çok eylem ve etkinlik yapabiliyor.

Van, her seçim dönemi geldiğinde, AKP Hükûmetine haddini sandıkta bildirdiği için, Van'da çok büyük bir cezalandırma politikası da var. Yani bugün Van'ın hangi köyüne giderseniz gidin, hangi ilçesine giderseniz gidin, bu ilçelerde eğer HDP'ye oy çıkmışsa, orada AKP oy almamışsa kışın yolları açılmaz, yazın onlara su verilmez. Zaten son bir yılda yani 2020 yılında İHD'nin verilerine göre de bu, açık bir şekilde ortaya çıkıyor. İHD'nin açıklamış olduğu verilerde 2.410 tane hak ihlali yaşanmış. Bu bile açık bir cezalandırma olduğunu zaten önümüze seriyor. Mesela, Van'da işsizlik ülke ortalamasının en az 2 katı. Van kişi başına düşen gelirde son sıralarda; sadece 2020 yılı içerisinde 947 esnaf kepenk kapattı. Bu yüzden, 2020 yılında Van'da iş bulamadığı için başka kentlere gidip çalışmak zorunda kalan 20 işçi hayatını kaybetti. Oysaki Van'ın İran'la 4 ilçesi sınır durumda yani Orta Doğu'ya açılan ticaret kapısı ama bundan da faydalanamıyor. Biz sınırı nasıl biliyoruz Vanlılar olarak? Sadece, Kürtlerin öldürüldüğü, hendeklerde ya İran askerleri tarafından ya da Türkiye askerleri tarafından gençlerin öldürüldüğü yer olarak biliyoruz; sınırın bu faydası var. Hatta şöyle bir örnek de vereyim: Geçen gün Parti Meclis üyemiz Fırat Keser tutuklandı, mahkemenin ona söylediği şu: "Sınır bölgesinde olduğun için kaçma şüphen var." Sadece bu gerekçeye dayanılarak Parti Meclis üyemiz Fırat Keser arkadaşımız tutuklandı.

Bir diğer konu: Evet, dediğimiz gibi, her anlamda; hem ekolojik anlamda hem ekonomik anlamda hem sosyal anlamda hem de siyasal anlamda Van halkı cezalandırılıyor AKP tarafından, bugün bir talan alanına dönüşmüş Van onlar için. Bunda da en belirgin özelliği...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

MURAT SARISAÇ (Devamla) - Teşekkürler Başkan.

Bir örnek vermek istiyorum: Biliyorsunuz 2011'de biz 2 tane büyük deprem yaşadık. Bu 2 depremde ne halka verilen sözler tutuldu ne afet bölgesi ilan edildi ne de vergi terkini yapıldı, hâlâ Van halkı o döneme ait TOKİ borçlarını ödemek zorunda kalıyor. Yani o dönemde 30-40 bin liraya mal edilen TOKİ'ler bu halka çok büyük paralarla satıldı. Sonrasında da biliyorsunuz, yine Şubat 2020'de de bir Başkale depremi olmuştu. Başkale'de de 6 köy yine bu depremden etkilendi. Buradaki politika orada da devam ediyor. Yani Başkale halkına şu an 60 ile 80 bine mal olacak prefabrik evleri şu an AKP Hükûmeti 189 bine satmaya çalışıyor. Evet, AKP'liler her zaman söylüyor: "Biz Vanlılara büyük yatırımlar yaptık. Hatta kaybolan 128 milyar doları da yine "Van depreminde Vanlılara verdik." gibi söz söyledi.

AHMET ÖZDEMİR ((Kahramanmaraş) - Hiç öyle bir şey yok.

MURAT SARISAÇ (Devamla) - Yo, yo, haklısınız.

Faize yatırdınız, 3-4 katıyla şu an, Vanlılara siz o 128 milyarı faizle vermiş görünüyorsunuz. Yaptığınız Emniyet binaları, yaptığınız karakollar bugün Van halkına, AKP Van milletvekilleri tarafından "yardım" diye lanse ediliyor.

Halkımızı saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)