| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 88 |
| Tarih: | 08.06.2021 |
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli vekiller; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İktidar grubu sıralarına bilip bilmediklerini merak ettiğim iki isim sormak istiyorum: Birincisi Yıldırım Demirören, diğeri de Fahrettin Aktaş.
Şimdi, bir gün Yıldırım Demirören'in canı medya patronu olmak ister. Tesadüf bu ya, Beştepe'nin de bir medyaya ihtiyacı vardır o zaman, tam böyle iki ihtiyaç karşı karşıya gelmiştir ve Yıldırım Demirören'in niyeti Doğan medyayı almak şeklinde tezahür eder. Fakat, ne yazık ki o kadar parası yoktur. Ziraat Bankası tam böyle bir anda durumdan vazife çıkartır ve iki yıl ötelemeli, on yıl vadeli olmak üzere, Yıldırım Demirören'e Beştepe'nin direktifleri doğrultusunda 675 milyon doları toka eder. Fakat iki yıl geçer, 2020'nin Nisanında iki yıl dolar, Yıldırım Demirören'den 5 kuruş para geriye gelmez. İşin tuhafı, Ziraat Bankası bu kredinin arkasına da düşmez, ne olduğunu da sormaz. Tam bu esnada, değerli arkadaşlar, 685 binden fazla çiftçi Ziraat Bankasına borçlu durumdadır, 2 bini icralık durumdadır, üretim araçları icra edilmiştir ve işte, tam böyle bir anda, az önce sorduğum iki isimden ikincisi olan Fahrettin Aktaş, Milas'ın bir köyünde, bu bankaya olan borçları ertelenmediği için, ötelenmediği için, yapılandırılmadığı için intihar eder, borçları sebebiyle canına kıyar.
Bir gün Ahmet Çalık'ın canı medya patronu olmak ister. Fakat bunun için elbette krediye ihtiyacı vardır. Çalık Holding, TMSF'den 1,1 milyar tutarında Sabah ve ATV'yi 2008'de satın almak için Halk Bankasından ve Vakıfbanktan 350'şer milyon dolar kredi kullanır. Yine, tam Beştepe'nin bir medya ağına, bir propaganda makinesine ihtiyacı olduğu bir dönemde ihtiyaçlar karşılıklı belirlenir ve buradan Çalık medya patronu olur fakat 17-25 Aralık tapelerinde bu sürecin, bu kredi alışverişlerinin nasıl olduğu kamuoyuna sızdığında, bu defa Sabah ve ATV yine iktidarla iltisaklı Zirve Holding tarafından satın alınır, 630 milyon doların 200 milyon doları yine Ziraat Bankasından karşılatılır.
Şimdi, 2 tane örnek, buna benzer irili ufak ufak başka şeyler de var tabii. 2019'da "Bu gidişat -yani bu kamu bankalarından birtakım medya kuruluşlarının satın alınması için çıkarılan krediler- ülkenin ekonomisini çok ciddi manada riske sokmaktadır, geleceğini tehlikeye atmaktadır." diye bir değerlendirme Sayıştay raporlarının 2019 yılı nüshasına girmiş. Ziraat Bankası, bu tür durumlarda kredinin arkasına düşmek yerine -çiftçinin arkasına düşüyor ama toprağına haciz getiriyor ama- bu medya patronlarının arkasına düşmek, peşine düşmek ve bunları ödetmek yerine artık yeni bir finans politikası belirlemiş değerli arkadaşlar, bu finans politikası da bu kurumlara bu borcu yeniden yapılandırma biçiminde. Bakın, Türkiye'de 40 milyon dönüm arazi haczedilmiş durumda özel-kamu bankaları vesair kuruluşlar tarafından. Şimdi, bu 40 milyon dönüm arazinin haczedilmesi demek, çok açıkça Türkiye'de tarımsal üretimin akamete uğrayacağı, kendi ihtiyacımız olanı üretemeyeceğimiz bir tarım sürecinin başlayacağı anlamına geliyor. Ziraat Bankası 4,5 milyar lira civarında bir borcun arkasına düşmüyor ama bu borç ne zamanki çiftçinin, yoksul köylünün, küçük ölçekli çiftçinin borcu olursa, bu devlet bankası anında şahin kesiliyor. Öyle ki insanların üretim araçları ellerinden alınıyor, üretim araçları haczediliyor ve bunun sonucunda, insanlar traktörü olsa, malı, davarı olsa, toprağı olsa üretecek, belki borcunu ödeyecek ama, bunlar ellerinden alınmış olduğundan dolayı bu insanlar üretim de yapamıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
RIDVAN TURAN (Devamla) - Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak şu soruyu sormamız gerekiyor: Kardeşim, bu işler nasıl oluyor? Çiftçiye kredi vermekle mükellef olan bir banka, esnafa kredi vermekle mükellef olan ve böyle kurulan bankalar, iktidarın ayakta kalması adına, iktidarın propaganda makinesinin oluşturulması adına nasıl krediler çıkarıyor? Burada hangi ilişkiler, hangi kirli ilişkiler ortalığa dökülüyor? Kimler aracı oluyor? Bu kredi vermenin yolu ne, yöntemi ne? İşte, gelin, bunların hepsini araştıralım diyoruz. Hepsini araştıralım. Bunlar zaten ortalığa saçılacak, ortalığa saçılmadan, biz, oturalım efendi gibi, neyse mevzu, onları Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı altında tartışalım. Bunun için bir Meclis araştırması açılmasını öneriyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)