GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:89
Tarih:09.06.2021

HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öyle enteresan bir ekonomimiz var ki TÜİK bir taraftan 2021'in ilk çeyreğinde yüzde 7 büyüme gerçekleştiğini açıklıyor, diğer taraftan da kişi başına düşen yıllık gelirin son on dört yıldaki en alt seviyede, 8.599 dolar olduğunu açıklıyor. Öte yandan, salgının derinleştirdiği ekonomik kriz icra ve iflas dosyalarında patlama yaratıyor. İcra dairelerine gelen dosya sayısı 1.100'ü aşmış vaziyette. 2021'in ilk çeyreğinde iş yerini kapatan esnaf sayısı da yüzde 11 artmış. Pandemi kısıtlamasında 31 Mayısa kadar durdurulan icra ve iflas işlemleri muhtemelen haziran ve sonrasında daha da artacak.

Görüştüğümüz kanun teklifiyle, boğazına kadar borç içinde olan çiftçi, esnaf ve öğrenci borçlarına haciz konması kolaylaştırılıyor ancak Demirören'in kamuya olan 750 milyon dolarlık borcu sümen altı ediliyor. Doğan Medya Grubunu satın almak için Ziraat Bankasından iki yıl ertelemeli kredi çeken Demirören, 2020 Nisan ayında ödemeye başlaması gerektiği kredi taksitlerini şimdiye kadar ödememiş. Evet, ben ilk haczime Demirören'e gitmiştim, eğer beceremiyorsanız yaparım gene yani hacze gidebilirim, onu da bu arada anekdot olarak düşüreyim. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, salı günü "Kamu bankalarındaki usulsüzlükler araştırılsın." diye verdiğimiz araştırma önergesini reddettiniz, aslında bu davranışınızla iddiaları da doğruladınız. Şimdi, Ziraat Bankasının devredildiği Varlık Fonu'nun başında kim var? Erdoğan. O hâlde borcun ödenip ödenmediğini açıklaması gerekenlerden birisi de kendisi ama ne yapıyor Erdoğan, halkına "Nankör." diyor, "Nankörlük yapmaya devam etsinler." diyor.

TAMER DAĞLI (Adana) - Sayın Cumhurbaşkanımız halkına söylemedi o sözü, muhalefete söyledi.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Geçen hafta sermayenin vergi borçlarını ertelediniz, bu hafta ise sermayeye para akışını hızlandırıp tahsilat kolaylığı sağlıyorsunuz yani her şey sermaye için.

10 Ekim duruşmasındaydım bugün, 10 Ekim Gar katliamı duruşmasında. AKP'nin tek başına iktidarını noktaladığımız 7 Hazirandan 1 Kasım seçimlerine giden süreçte yaşatılanlardan biriydi 10 Ekim. İnsanlar "Barış istiyoruz." derken öldürüldüler ve bugün yargılanan IŞİD'liler katliamın tek sorumlusu değil; bombacıları içeri sokan, yolunu açan kamu görevlileri de vardı. Bugün bir kadın tanık çok net olarak bir ifade verdi. Kendisine soruldu "Eşinizde, tanıdıklarınızda silah var mıydı?" diye, "Evet, Suriye'de evde herkeste silah vardı." dedi. "Peki, geçiminizi kim sağlıyordu, IŞİD'den mi alıyordunuz?" diye soruldu kadına, "Evet, 35 dolar, 50 dolar, farklı paralarla bize onlar sağlıyorlardı." dedi. Ama bununla bitmedi, devamla "Adıyaman'da sadece on dakika ifade verdim." dedi. O kadar, "On dakika ifade verdim." dedi. İşte, bu insanlar için yol geçen hanına çevirdiniz siz o sınırları.

Mafya, siyaset, bürokrasi, medya arasındaki kirli ilişkilerin ülkeyi nasıl bir çukura sürüklediğini izliyoruz bugünlerde. Ankara Gar katliamının sorumlularını ortaya çıkarmak için bu ilişkileri de soruşturmak gerekiyor. Suriye'ye silah göndermeye, sınır geçişlerine izin verenler 10 Ekim katliamının önünü açtı. Mahkemeye sunulan dosyalarda yer alan, görevini yapmayan ya da kötüye kullanan devlet görevlilerinden bu kürsüde defalarca bahsettik, araştırma önergeleri verdik gereği yapılmadı çünkü siz "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." sözünü "Derin devleti yaşat ki insan yaşamasın." olarak uyguluyorsunuz.

Eski ortağınız ancak bugün mafya lideri olduğunu hatırlayarak "Sözüne kulak asmayın." dediğiniz şahıs hepsi birbirinden vahim iddialarda bulunuyor. Ne hâkimi ne savcısı ne bakanı kılını kıpırdatmıyor. Meclis soruştursun diyoruz, yok, iktidar ortakları tarafından o da reddediliyor. Evet, Peker'in iddiaları ilk defa onun söylediği şeyler değil, örneğin IŞİD'in kontrol ettiği bölgelerdeki petrolün satılmasında Türkiye'nin yardım ettiğini ta 2015'te Putin de söylüyordu. Türkiye-Rusya arasındaki ticaret hacmi Rusya'nın lehine genişleyince Putin bu mevzuyu kapattı, ee, mafya lideriyle de mi ticari anlaşma yapacaksınız, onun sözlerini nasıl kapatacaksınız? Hadi onu susturdunuz diyelim, ömrünü gerçekleri ortaya çıkarmaya adayan gazeteciler sizin tehditlerinizle susacak mı? Devlet hangi devletten söz ettiğinize, nasıl bir devlet tahayyül ettiğinize ya da etmediğinize bağlı olarak şekillenir. Bu devletin polisinin işkenceyle aramızdan aldığı Metin Göktepe'nin kardeşidir Ahmet Şık; en mühimi de bu ülkede sözüne en çok itibar edilen gazetecilerden birisidir, sizlere pabuç bırakmaz. Evet, Metin Göktepe'yi aldı bu devlet, Tahir Elçi'yi aldı, Hrant Dink'i aldı; daha gerilere gidersek sevgili hocam Coşkun Üçok'un eşi Profesör Bahriye Üçok'u aldı, Abdi İpekçi'yi aldı, Doğan Öz'ü, 12 Eylülde binlerce genci aldı. Musa Anter'i, Konca Kuriş'i aldı; Sivas'ta, Maraş'ta canları aldı. Hiçbir olay münferit değildi, hiçbir olay. Biz devletle hesaplaşırız, evet. Bizler için hiçbir zaman demokratik olmayan bir devletle tabii ki hesaplaşırız. Bağımsız ve demokratik bir Türkiye için mücadele ettik, etmeye de devam ederiz. Hiçbir zaman kullanışlı müttefik olmadık, devrimciyiz, dik dururuz ve mücadele ederiz.

İlhan Uzgel, haftaya gerçekleşecek NATO görüşmelerini değerlendirdiği yazısının başlığında "Kullanışlı müttefik" ifadesini kullanmıştı. Herhâlde son dönemde AKP için bundan daha iyi bir tanımlama olamaz. Evet, ABD için kullanışlı müttefik, Rusya için kullanışlı müttefik. Tabii, sadece dış siyaset mi? Nasıl bir zamanlar Gülen cemaati için kullanışlı ortak olmuş ise herhâlde bugün en çok da küçük ortağı MHP için öyle. Küçük ortağın kefili olduğu mafya için, o bayıldığınız tabirle söylersek eski Türkiye'nin çeteleri ve derin devlet için. Ama ittifaklar çöküyor. Başımıza bunca çorabı örenlerden, sürekli kandırılıp af dileyenlerden, helallik isteyenlerden çözüm beklemiyoruz biz. Bu mücadeleyi büyütecek olan halktır, o yüzden halka çağrımızdır: Siz seyirci değilsiniz, bu işin öznesi sizsiniz. Nasıl kadınlar sokaktan vazgeçmiyorsa, nasıl emekçiler sokaktan vazgeçmiyorsa, mücadeleye her yerde devam ediyorsa sesinizi yükseltmedikçe kimse önünüze sandık koymayacak; gerçekten bu böyle. Çaldılar çırptılar, hesap sormadıkça bu sistem değişmeyecek. Bunun hesabını soracak özne de, evet, sizsiniz sevgili halkımız; çalınan sizin paranız, sizin hakkınız. Artık bu ülke darbelerle, Susurluk gibi çetelerle, faili meçhullerle, yargısız infazlarla on yıllar, yirmi yıllar kaybetmesin. Gerçekten huzurlu, demokratik bir ülke olsun diye tercihini yapacak olanlar da sizlersiniz.

Erdoğan bugün "7 Haziranı unutmadık." demiş. Unutamaz 7 Haziranı çünkü 7 Haziran demokrasinin ve çoğulculuğun yeşerdiği bir gündü. Biz de unutmadık 7 Haziranı, hiçbir zaman unutmayacağız.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - 23 Haziranı da unutmamıştır.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Partimize kapatma salvoları da yapsanız, bazıları üç maymunu oynamaya devam da etseler biz 7 Haziranı unutmadık ve bu ülke daha nice nice 7 Haziranlar görecek diyorum; bunlara layıksınız, layığız diyorum.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)