GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:89
Tarih:09.06.2021

CHP GRUBU ADINA ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, tabii, İcra ve İflas Kanunu'nda yapılacak değişiklik elbette önemli, çok önemli. Bunu değerli milletvekillerimiz uzun uzun izah ettiler, etmeye de devam edeceğiz. Ancak ben burada müsaadenizle biraz daha resmin büyüğüne bakmaya sizleri davet etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, adalet, eşit olmadığı sürece bir anlam ifade eder mi? Yani biz İcra ve İflas Kanunu'nda, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda tek tek, ayrı ayrı çok iyi düzenlemeler yapsak da eşitlik olmadan adaletten bahsedebilir miyiz? Bakın, bunu nasıl uygulamada görebiliriz? Hukuk herkese eşit mi uygulanıyor yoksa Türkiye'de kişiye özel hukuk uygulaması mı var? Şimdi, 2 siyasi partinin hazırladığı, açıkladığı belgeler, bilgilerle ilgili yargının verdiği refleksten örnek vereceğim size. Bakın, birincisi şu: AKP'de yönetim katında yer alan birisi çıktı bir kitap yazdı. Cumhuriyet Halk Partisine yönelik en ağır ithamlarda bulunan, başlığı da "Yönünü Şaşıran Ok" olan, çok ağır, çok asılsız iddialarda bulunan bir kitap yazdı. Bu, Türkiye'de neredeyse bütün kitapçılarda, reyonlarda da var. İsteyen gider o saçmalığı okur, isteyen gider bakar.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Boyu devrilsin.

ZEYNEL EMRE (Devamla) - Nasıl olsa o saçmalığı okuyan herhangi bir vatandaşımız muhakeme ettiğinde bunun bir saçmalık olduğunu fark eder. Cumhuriyet Halk Partisi AKP-FETÖ ilişkilerini ortaya koyan -21 soruda 21 cevap- ve tamamen geçmiş dönemde görev yapan bakanların, başbakanların ifadeleri, eylemleri, açılışlarını resimlerle örnek vererek bir kitapçık hazırladı. Ne oldu biliyor musunuz? Bakın, ilkiyle ilgili ne bir tazminat davası, ne bir toplatma kararı, ne bir ceza davası var. Diğeriyle ilgili, Cumhuriyet Halk Partisinin Merkez Yönetim Kurulu üyeleriyle ilgili suçlamalara bakın. Halkı kin ve düşmanlığa sevk var, kamu görevlisine hakaret -TCK/125- var, Cumhurbaşkanına hakaret -TCK/299- var. Yalnız, savcılar size yaranmada hızını alamıyor, Türk Ceza Kanunu'nun 310'uncu maddesine göre -yani burası biraz fıkralık gerçekten- Cumhurbaşkanına fiili saldırıdan da dava açıyor. Cumhurbaşkanına fiilî saldırı... Bakın, Türk Ceza Kanunu'nun 310'uncu maddesinin (2)'nci fıkrası.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Nasıl oluyor?

ZEYNEL EMRE (Devamla) - Nasıl mı oluyor? Şöyle: Biliyorsunuz, milletvekili olanlara fezleke geliyor. Milletvekili olmayan Sayın Gökçe Gökçen'e iddianame düzenlendi, ağır ceza mahkemesinde sanık, suçlama Cumhurbaşkanına fiilî saldırı. Gökçe Hanım'ın hayatında da Cumhurbaşkanının bulunduğu 5 kilometrelik alana girdiğini zannetmiyorum. Aynı karede fotoğrafı yoktur ama fiilî saldırıdan hakkında ceza davası var, ağır cezada sanık.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Hayalî.

ZEYNEL EMRE (Devamla) - İşte, kişiye özel hukuk, 2 partinin siyasetine yönelik yargının verdiği karar çok somut ortada. Şimdi, İcra ve İflas Kanunu'nda o madde böyle olmuş, şu madde böyle olmuş, bununla Türkiye'de yargıyı düzeltemeyiz. Türkiye'de yargıyı düzeltemediğimiz sürece de hiçbir şeyi düzeltemeyiz. Bu, birinci örnek.

İki, birçok ülkenin ceza kanununda tıpkı bizim ülkemizde olduğu gibi etkin pişmanlık hükmü vardır, itirafçılık vardır. Suç işleyen, suç işlediği iddia olan, alacağı muhtemel ceza karşısında yargı makamlarına kolaylık gösterirse hem indirim alır hem de iddiaları gerçekten ortaya çıkarsa çok ciddi bir oranda kanunda karşılığı vardır, cezasının neredeyse yarısından fazlası düşer. Bütün benzer demokratik ülkelerde böyle bir sistem vardır. Şimdi, daha evvel uzun süre aynı hedef için mücadele ettiğiniz, birlikte fotoğraf verdiğiniz, birbirinizin sırtını sıvazladığınız, para alışverişi yaptığınız, daha evvel de mahkûm olmuş, organize suç örgütü lideri olarak mahkûm olmuş bir adam çıktı ve -soyut iddialara ilişkin bir şey söyleyemem ama- somut olarak yer veriyor, tarih veriyor, olay veriyor, sonuç veriyor, isim veriyor, görüntü ve ses kaydı var, "Baz istasyon bilgilerini isteyin." diyor. Doğrulayan şahıslar var iddiayla ilgili. Ve mesela hepimizin basından bildiği Doğan Yayın Holdingin basılması... "Azmettirdiniz, ben yaptım." diyor. Karakolda bir eski milletvekilinizin dövdürülmesi... "Bir milletvekiliniz geldi istedi, ben yaptım." diyor. Kutlu Adalı cinayeti... "Ya, işi bana havale ettiniz, en sonunda başkası bunu gerçekleştirdi." diyor. Somut, gerçekleşen olaylar.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bunun gibi olaylar karşısında azıcık hukuk bilgisi olan bilir, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 160'ıncı maddesi- cumhuriyet savcısı ister kendisine yazılı başvuru olsun ister herhangi bir şekilde suç işlendiğine ilişkin bilgiye, belgeye, kanaate sahip olsun soruşturma açar ve zaman aşımına da soruşturma sonrasında karar verilir. Önce soruşturma açar, ilgilileri çağırır, suçun ağırlığına göre gözaltı kararı verir, zaman aşımı sonra. Şimdi, bakın -tarihi itibarıyla dikkatle izledim- bu iddialar karşısında uzunca bir süre sessizlik. Hani, Süleyman Soylu'ya sahip çıkan falan da yok uzun süre. Yirmi beş gün, yirmi beş gün çıt yok, savcılar da bir işlem yapmıyor, herkes bekliyor "Acaba AKP Genel Başkanı ne diyecek?" diye. Yirmi beş günün sonunda Tayyip Erdoğan çıktı "Bakanım, benim Bakanım, sahip çıktım. Cumhuriyet savcıları da herhâlde bu iftiralar karşısında gereğini yapacaktır." dedi. Peşine cumhuriyet savcıları soruşturma açtı iftiradan, işte, örgütlü bilmem neden, vesaireden. Şimdi, bu kadar ortada. Şimdi İcra ve İflas Kanunu'nda madde değişikliği yapacağız. Bütün bu ortaya saçılan kirli ilişkilerin, bu iddiaların yüzde 1'i Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarda olduğu herhangi bir belediye içerisinde olsaydı 500 ayrı yerden gözaltı kararı verilirdi. Bakın, ayrı ayrı, böyle hevesle -6 bin cumhuriyet savcısı var ya- önce kim göze girecek diye mücadeleye girerlerdi.

Şimdi, gelelim, biz Türkiye olarak bu rezaletleri neden yaşıyoruz? Gladyo, Türkiye gibi ülkelerde, sizin iktidarınızdan önce, soğuk savaş döneminde varlık gösterdi. Amaç neydi biliyor musunuz? Amaç, o ülkedeki sol hareketleri, sosyalist hareketleri baskılamak ama faili meçhul cinayetlerle ama başka şeylerle onları baskı altında tutmak; amaç buydu. Soğuk savaş dönemince de, işte, antikomünizm, Komünizmle Mücadele Derneği, farklı ad altında aslında bildiğin adi suç işleyen mafyatik tipler çok vatansever, ülkesini düşünen, işte milliyetçi, aslında kahraman pozlarına girdiler ve bunlara ağırlıklı olarak sizin de dâhil olduğunuz sağ iktidarlar meşruiyet kazandırma yarışına girdi, birlikte fotoğraf verdiler, desteklediler, zaman zaman kullandılar. Ve ne oldu biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Soğuk savaş bitti, gladyoyu, benzeri örgütlenmeleri olan ülkelerde gladyo varlıkları yavaş yavaş, temiz eller operasyonuydu, şuydu buydu, faili meçhulleri araştırmaydı, temizlendi, bizde konsept değiştirdi, tırnak içinde terörle mücadele... Devlet terörle mücadele edemiyor da suç işlemesine göz yumduğu işte o kirli paralardan beslenen insanların terörle mücadele etmesiyle biz ülkemizi korumuş oluyoruz. Bunlar da bu konsept dâhilinde cinayetler işleyebiliyorlar, kumar oynatıyorlar, kaçakçılık suçlarına bulaşabiliyor, hepsini devlet içinde yapıyorlar.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Uyuşturucu.

ZEYNEL EMRE (Devamla) - Kurtlar Vadisi dizisi gibi diziler de "Bak, aslında aktörler çok vatansever" algısını bu topluma yerleştiriyor. Şimdi, burada bir orta oyunu var, burada artık kral çıplak ve buradaki tüm kirli ilişkilerin içerisinde siz el birliğiyle yaptınız, biz uyardık. Bu insanların beyanları karşısında karşı duran herkese ama "PKK'lı" dediniz, ama "FETÖ'cü" dediniz, başka suçlamalar yaptınız. Şimdi gelip bize şunu söylemeyin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

ZEYNEL EMRE (Devamla) - "Dış güçler, FETÖ'cüler kumpas kurdular." işte "Türkiye kalkınacaktı, paçasından tuttular." Bu hikâyeleri geçin arkadaşlar, mesele bu değil, mesele sizin yönetim şekliniz. Sizin yönetim şekliniz böyle problemler ortaya çıkarıyor. Bu problemlerle siz yüzleştiğiniz zaman Türkiye yüzleşmiş olmuyor, sizin rezilliğiniz oluyor bunlar. Türkiye'ye karşı değil, sizin Türkiye'ye verdiğiniz zararları, sizin Türkiye'ye karşıtlığınız ortaya çıkıyor. Dolayısıyla, bu alanda konuşulacak çok şey var ama ben özetle şunu söyleyeyim, son cümlelerim olsun. Nerede sıkışıyorsunuz "Petrol bulduk." Nerede sıkışıyorsunuz "Gaz çıkardık." Nerede sıkışıyorsunuz "Altın bulduk, uzaya çıktık."

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Uzaya, uzaya.

ZEYNEL EMRE (Devamla) - Ya, bu hikâyeleri de geçin Allah aşkına yani bunlara çocuk inanmaz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)