| Konu: | İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 89 |
| Tarih: | 09.06.2021 |
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, güzel İzmir'imizin Gaziemir ilçesinde yaşanan bir çevre felaketiyle ilgili söz almış bulunuyorum ve bu konuda yapılamayan, yapılmayan, göz ardı edilen ve kaderine terk edilmiş bir çevre felaketinden bahsetmek istiyorum. Gerçi devriiktidarınız çevre konusunda oldukça sabıkalı; Kaz Dağları'ndan Salda Gölü'ne, Kuzey Ormanları'ndan Marmara Denizi salyasına, en son İkizdere'de zaten çevreye ne kadar duyarlı olduğunuzu biliyoruz. Çözüm ise, doğanın yeşilini doların yeşilinden daha çok seven bir iktidarda saklı. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Gaziemir ve İzmir'imiz on dört yıldır nükleer santral kaynaklı atıkların yol açtığı radyoaktif bir kirlenmenin tehdidi altındadır. Bunu nereden biliyoruz? 1950'li yıllardan beri Gaziemir'de faaliyet gösteren kurşun ve gümüş geri dönüşüm fabrikası, 16 Nisan 2007 tarihinde cüruf atığını bertaraf etmek için İzmit İZAYDAŞ tesislerine bu cürufları götürüyor. Tesisin girişinde bulunan sabit radyasyon ölçüm cihazı alarm veriyor ve ardından konu Türkiye Atom Enerjisi Kurumuna bildiriliyor. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından tesiste yapılan inceleme ve ölçümler sonucunda fabrikanın depolama sahasında, fırın bölgesinde ve kapalı istif sahasında radyoaktif madde bulaşmış atıkların olduğu tespit ediliyor. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu yaptığı incelemede, radyoaktif maddenin nükleer santrallerde kullanılan çubukların eritilmesiyle ortaya çıkan ve kansere neden olan "Evropiyum-152" maddesi olduğunu tespit ediyor. Daha sonra, sahada, 17 Haziran 2008 tarihinde İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü de bir inceleme yapıyor. Fabrika arazisinin 21 noktasında iş makineleriyle kazı yapılıyor ve 19 noktada tehlikeli atıklara rastlanıyor. Fabrikanın açık depolarında 200 ton radyoaktif tehlike taşıyan atık tespit ediliyor. Sonrasında, Çevre ve Orman Bakanlığı denetçileri Temmuz 2008'de bir daha fabrikaya gidiyor. Bu kez de başka bir alanda 180 ton aynı içerikli tehlikeli atık tespit ediyor. Daha sonra Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ile İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yetkilileri 9-10 Eylül 2008'de fabrikada bir daha inceleme yapıyorlar 70 dönümlük arazinin 97 bin metreküplük bölümünde çok sayıda radyoaktif madde bulaşmış malzeme olduğunu tespit ediyorlar. İlgili kurumların dışında herhangi bir işlem yapılmaması için fabrika uyarılıyor fakat uyarıdan sonra da herhangi bir işlem yapılmıyor.
Değerli milletvekilleri, tehlikenin boyutunu gösteren bir başka saptamaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Bakanlık, 2013 yılında radyoaktif cürufu tekrar teyit ederek yer altı sularına karışması konusunda çekincesini belirtiyor fakat Nükleer Düzenleme Kurumu yine hiçbir işlem yapmıyor. Faaliyetine 2010 yılında ara veren fabrikanın etrafı tel örgülerle kapatılıyor ve bu hâliyle tehlike saçmaya devam ediyor.
Değerli milletvekilleri, arazide yapılan ölçümlerde normalden 219 kat daha fazla nükleer ışıma tespit edilmiş. Bununla ilgili çalışma yapan 9 Eylül Üniversitesi çevre mühendisi öğretim üyelerinin söyledikleri ise aslında olayın ne kadar vahim olduğunu bize gösteriyor. Öğretim üyeleri "Cihaz alarm verince daha ileriye gidemedik. Belki arazinin ilerisinde normal değerinin 1.219 katı radyasyona rastlayacaktık." ifadesini kullanıyorlar. Ülkeye girişi yasak olan bu atıkların hangi yollarla ülkeye sokulduğu, işletmenin bu atıkları nereden aldığı hâlâ belirsiz. Bu atıkların izi mutlaka sürülmeli ve kaynağı bulunmalıdır.
Bir iddiaya göre, fabrikanın sahibinin 27 yaşındaki oğlu kanserden ölmüş. Bu fabrikada çalışan acaba kaç kişi kanser olmuştur şimdiye kadar? Bölgede bulunan atıkların yaratacağı sorunların telafisi pek mümkün görünmemektedir. İzmirliler adına soracağımız şu soruların iktidar tarafından ivedilikle yanıtlanması gerekiyor: Gaziemir'de tespit edilen ülkeye girişi yasak radyoaktif atıklar hangi yolla gelmiştir? On dört yılda bu atıkların ülkeye girişi ve gelişigüzel gömülmesiyle ilgili açılan idari ve adli soruşturma var mıdır? Bu atıkların bertaraf edilmesi için daha ne beklenmektedir; kanser vakalarının artması, can kayıplarının olması mı bekleniyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
EDNAN ARSLAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Radyoaktif kirlilik ve etkilerine yönelik izleme ve ölçümler düzenli olarak yapılmış mıdır? Kirlenmenin boyutları ne safhadadır? Kirlilik yer altı sularını etkilemiş midir, etkilemişse ne ölçüde etkilemiştir? Son olarak, tehlikeli atığın kaldırılması için gereken bütçe nedir? Tüm İzmirliler olarak bu soruların yanıtlarını bekliyoruz.
İzmir'in -tespit edilen tarih itibarıyla- on dört yıldır yaşadığı bu kâbustan bir an önce kurtulması için ilgili tüm kurumları bir kez daha göreve çağırıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)